Hey küçük kız! yanına gelen topu atsana.
Küçük kız elindeki bez bebeğini nazik bir şekilde yanındaki taşın üzerine bıraktı. İlk önce ona seslenen kişiye baktı. Ona seslenen çocuk Kehribar gözleriyle ona bakıyordu. Yanağındaki gamzesi çok belirgindi çünkü yanındaki kişinin söylediklerini dinliyip gülüyor hemde küçük kızı gözleriyle takip ediyordu. Küçük kızın gözleri kocaman olmuştu bir anda. Bu oydu evet düşünce kanayan yarasını sarıp ağlamaması için çikolata alan kişiydi. Küçük aklı her şey belirli sürede unutup onu unutmamıştı. Sonra etrafına bakındı, dediğin topu bulabilmek için. Biraz ötesinde duruyordu capcanlı kırmızı top. Narin bir şekilde topu ona vermek için ilerledi. Bir anda hızlı bir şekilde ona çarpan çocukla yine dizlerin üzerinde düşmüştü sert bir şekilde. Kehribar gözlü çocuk hemen koştu narin kız çocuğun yanına. Hey küçük bir şeyin var mı? Küçük kız gözleri dolu dolu oldu hemen. Yeşil gözleri yağmur akıtacak kadar dopdoluydu. Kehribar gözlü çocuk hemen tanımıştı bu narin kız çocuğunu. Nasıl hatırlamasın başak gibi saçlı bu kız çocuğunu. Saç rengi kolay kolay kimsede görünecek bir renk değildi. Kehribar gözlü çocuk cebinden çıkardığı temiz pamuklu mendille narin kız çocuğun yarasını yavaş bir şekilde temizledi. Hey küçük kız! Senin yaranı sarmak yine bana kaldı desene hafif bir tebessüm vardı. Sakın doldurma güzel ormanlarını. Bir daha düşme sakın dikkatli ol. Kim bilir yaraları saracağın zaman yanın da olamam. Eğer olursam yaralarını hep ben sararım sana Mehmet sözü olsun. Kehribar gözlerini, yeşil orman gözlere bakarak sözünü vermişti. Kim bilecekti göz göze geldikleri zaman kaderleri olacakları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR LEYLA MASALI +18
RomanceHey küçük kız! yanına gelen topu atsana. Küçük kız elindeki bez bebeğini nazik bir şekilde yanındaki taşın üzerine bıraktı. İlk önce ona seslenen kişiye baktı. Ona seslenen çocuk Kehribar gözleriyle ona bakıyordu. Yanağındaki gamzesi çok belirgindi...