Sabahın 2'sinde terden sırılsıklam gözlerini açmak Jimin için büyük bir panik sebebi olmamalıydı.
Uykusunda çok sıcak hisseden biriydi, bu yüzden gecenin bir yarısı uyanıp bir bardak su alması ve saçları her yere dağılmış, gözleri yarı kapalı, şişmiş halde tökezleyerek yatağa geri dönmesi hiç de alışılmadık bir durum değildi.
Ama Jimin çok, çok paniğe kapılmıştı.
Kıç yanaklarının arasında hissettiği ıslaklık sadece 'ter' olmadığı için gerçekten utanmıştı.
Bu kahrolası kayganlıktı. Çok fazla.
Jimin yatakta doğrulurken inledi, iç çamaşırı ve pijaması durmadan ıslanıyordu ve acele etmezse çarşafları da mahvedecekti. Beceriksizce ayağa kalktı ve pantolonunun önündeki devasa çadırı fark edince nefesi kesildi. O sadece ıslak değildi, aynı zamanda bir kaya kadar sertti.
Harika. Islak bir rüya görmüş olmalıydı - gerçekten çok güçlü bir rüya. Jimin'in zihninden yan komşusunun onu bir yatağa dümdüz etmesi ve onunla birden fazla pozisyona girmesiyle ilgili görüntüler geçince, deliğinden daha fazla kayganlık sıvısı salgılanmaya başlamıştı. Jimin tısladı ve uyluklarını birbirine bastırarak düşüncelerinin akışını kontrol etmeye çalıştı.
Gülünç bir şekilde banyoya yürüyerek, vücudundaki yapışkan kumaş katmanlarını soymaya ve karo zemine fırlatmaya başladı. Hızlı, soğuk bir duş aldı ama pek yardımcı olmuyor gibi görünüyordu.
Hem de hiç yardımcı oluyor gibi görünmüyordu.
Hâlâ biraz ateşi varmış gibi hissediyordu ve yeni boxerının içinde yarı sertti. Jimin aynaya baktığında pembe yanakların ve büyümüş göz bebeklerinin ona baktığını gördü.
"Kahretsin..." Jimin kendi kendine küfretti ve parmak boğumları beyazlaşana kadar lavaboyu tuttu.
O ön kızgınlıktaydı.
İşaretleri karıştırmasına imkan yoktu. Yavaş ama sıcak bir uyarılma dalgası tüm kollarını kaplarken, tüylerinin diken diken olmasına neden olurken Jimin hafifçe inledi. Deliğinin küçük bir şekilde daraldığını hissediyordu ve yeniden sızdırmaya başladığını zaten biliyordu.
Oh, siktir hayır.
Jimin buna hazır değildi. Kızgınlığı dört haftaya kadar olmayacaktı ve her zaman inanılmaz derecede düzenli döngüleri vardı. Jimin, dört yıl önce bir omega olarak kendini gösterdiğinden beri, hiç kızgınlığa bir şekilde gafil avlanmamıştı. Bu hiç mantıklı değildi!
Neden bu kadar erken ön kızgınlığa girsin ki?!
Cevap onun için zaten açıktı ama durup üzerinde düşünemeyecek kadar da heyecanlıydı.
Jimin ofladı, inanılmayacak kadar sinirlendi ve kayganlık pedlerini almak için hızla banyo dolabını karıştırmaya başladı. Duştan hemen sonra iç çamaşırını tekrar değiştirmek istemiyordu.
Ama neredeler?
Jimin banyodaki tüm ürünleri gözden geçirdi, dolaptan ve çekmecelerden her şeyi çıkaracak kadar ileri gitti ama eli boş çıktı.
"Ne oluyor..." diye mırıldandı.
Banyoda olmalılar. Lanet olası kayganlık pedleri neden banyoda değil?!
Jimin fırtına gibi fırladı, hüsran içinde oflayıp üfledi, aşırı ısınmış teninde bir kez daha ter damlacıkları oluşmaya başladı. Yatak odasına yönelip ve şifonyerinin içine, komodinin içine, yatağın altına baktı-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cashmere and chocolate, jikook ✓
Fanfiction[smut, tamamlandı] Bir omega, gecenin bir yarısı ön kızgınlığa girdiğinde ve evinde sıfır kayganlık önleyici ped olduğunda ne yapmalıdır? Çoğu insan asla "Sıcak alfa komşunuza sarhoş edici bir koku ile kapıyı açın ve sakinleştirici feromonlar salara...