1950
Yongbok, bisiklet sürüyordu. Bir yandan da şarkı mırıldanıyordu."Beraber güldük,
Beraber ağladık.
Bunlar basit duygulardı ama,
Benim için herşey demekti..."
(Jeon Jungkook-Still With You)Yongbok bisiklet sürmeye devam ederken bir anda bomba sesi duyuldu. Anlamamış şekilde etrafa bakarken annesi geldi.
"엄마, 무슨 일이야?!"
(Anne, neler oluyor?!)"얘야, 그냥 귀를 막고 소리 내지 마, 알았지?"
(Oğlum sadece kulaklarını kapat ve ses çıkarma tamam mı?)"알았어 엄마"
(Tamam anne...)Yongbok'un annesi son kez oğluna sarılıp gitti. Felix annesi gittiği gibi elleri kulaklarında ağlamaya başladı. Savaş sesleri ile ağlaması şiddetlendi. Olduğu yerden kalktı ve annesini aramaya başladı. Kulakları hâlâ kapalıydı.
*********************
Yongbok aramaya devam etti. Aradı, aradı. Ama bulamadı. Pes etmedi. Aradı, aradı. Ama yine bulamadı...
________________________"Ya hadi be oğlum! Üç saat süslenmeni bekliyorum ya!"
Kravatımı da düzeltip aşağı indim.
"Subay adamız oğlum biz. Dışarıdan bir duruşumuz olsun."
Diyip Minho'nun kravatını sıktım. O da anında gevşetti.
"Sıkma şunu tasma gibi. Nefes alamıyorum senin yüzünden!"
Bende bütün oyunculuğumu kullanarak konuşmaya başladım.
"Ama biz yoldan geçerken Jisung kapıda seni bekliyor olmayacak mı?"
"Olacak değil mi?"
"Evet. Jisung'un karşısına böyle mi çıkacaksın?"
"Olamaz! Sık şu kravatı!"
Gülümseyip yanına yaklaştım ve kravatını sıktım. Her sabah böyle geçerdi.
Arkamızdan gelen Changbin ve Bang Chan'ı görmem ile bisikletime bindim. Hızla yol alırken
Jisung ve Seungmin'in evlerinin kapısının önünde durduk. Minho ve Chan hızla inerken, Seungmin'in arkasından koşarak gelen Jeongin, hızla Changbin'in boynuna atladı. Bende onları izliyordum.Ardından Minho konuşmaya başladı.
"Sizinkiler de güzel de, benim Jisung'um bir ayrı be."
"Siktir lan!"
Onların atışmasını izlerken saate baktım. Zaman geliyordu.
"Çifte kumrular saat geliyor."
"Sikerim saatini."
"Namjoon komutan kızmasın sonra."
"Doğru sıçar ağızımıza."
"O zaman görüşürüz güzelim!"
"Görüşürüz!"
Vedalaştıktan sonra bisiklete atlayıp yola çıktık. Geldiğimiz de her zamanki gibi Müslüm Gürses dinleyen Namjoon komutana selam verdik.
"Rahat. Şimdi gençler direkt olarak konuya gireyim. Biliyorsunuz ki Kore'de savaş var. Bu yüzden yardıma ihtiyaçları var. Bizde Güney Kore'ye yardıma gideceğiz."
"Ama komuta-"
"Efendim? Duyamadım bir daha söyle."
"Yok birşey komutanım..."
"Bende öyle düşünmüştüm. Yardım edeceğimiz ülke zor durumda. O yüzden akşam gemiyle yola çıkacağız. Şimdi evlerinize gidip hazırlanın."
"Anlaşıldı komutanım!"
_____________________________
1 Ay Sonra
"Geldik Hyunjin! Uyan hadi!"
"Ne? Nasıl?"
"Sonunda! Geldik geldik!"
Minho'nun bağırması ile kalktım. Bir ay sonunda gelmiştik. Hızla kalkıp formamı giydim ve çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War|HyunLix
RandomSubay Hyunjin G.Kore'de ki savaşa yardım için görev alır.Ayrıca savaş sırasında minik bir çocuk ile karşılaşır... (Ayla filminden esinlenerek yazılmıştır.)