~1~

22 1 2
                                    

Yoongi'den

     Sabah perdeden sızan ışıkla uyandığımda Hoseok'u yanımda görememiştim. Bir de bana işkolik derdi canım sevgilim. Benden daha işkolikti ama haberi yoktu. Üzerimi giyinip aşağıya indikten sonra Jin ile karşılaştım. Mutfakta nefis kokularla kahvaltı hazırlıyordu. Jin benim en yakın arkadaşımdı. Yemek ve ev işleri konusundan da biraz anlıyordu. Gerçekte asla Hoseok'um kadar becerikli olamazdı ama olsun. İşleri o yapmasın diye Jin'e yalakalık yapıyorduk. Jin'in yanından ayrıldıktan sonra Hoseok'la ortak olarak kullandığımız çalışma odasına girdim.  Bütün dikkatini önündeki işe vermiş beni farketmiyordu bile. Yavaşça odadan içeri girdim ve arkasından sarıldım. O inanılmaz gülümsemesiyle bana dönüp dudağımdan öptü. İşte benim asıl güneşim şimdi doğmuştu.

"Günaydın aşkımm"

"Günaydın güneşim dee çalışmak için biraz daha bekleseydin. Bu aralar sende bir şeyler var bir şeyler saklıyor gibisin ama hayırlısı bakalım"

"Aaa aşkım ne saklayabilirim ki yani "

      Yanakları kızarmaya başlamıştı. İşte benim sevgilim de böyleydi. Yalan söylemeyi beceremeyen çocuk  kadar saf ve masum.  Ben de o yüzden aşık olmuştum ya zaten ona. Ama yine de bu aralar bir şeyler çevirdiği çok belli. Ona güveniyorum hemde kendimden daha çok. Ama başına bir şey gelmesinden korkuyorum.
         Aşağıda sesler yükselmeye başlayınca Hoseok'u biraz zorlayarak da olsa aşağı indirmeye başardım. Bizim ekip toplanmıştı yine. Bundan tam 3 ay önce ilk ve tek aşkım Hoseok'la evlenmiş  şirketleri birleştirerek iyice büyümüştük. Hoseok'un yakın arkadaşları Namjoon ve Taehyung,  benim yakın arkadaşlarım Jungkook, Jin ve Woojin hep birlikte aynı şirkette çalışıyorduk. Bir insan hayatta daha ne isterdi ki. Bunlar yetmez miydi mutlu olmaya. Artardı bile. Haa tabi  bir de Hoseok ile görüştüğümüz bir çocuk vardı. Belki de yakında evlatlık edinerek ailemize girecek olan o çocuk.
        Hep birlikte kahvaltı masasına oturduk. Havadan sudan normal şekilde sohbet ediyorduk. Tabii bir masada herkes aynı yerde çalışırsa sohbet işe gelmez mi. Gelir tabii. Gerçi Hoseok bundan hoşlanmazdı. Biz Namjoon ile ne zaman oturup sohbet etmeye başlasak konu iş gelirdi. Tamam kabul ediyorum biraz işkolik olabilirim. Ama bu benim elimde olan birşey değildi. Hoseok benim hayatını aydınlatama kadar beni mutlu edecek hiç birşey yoktu bu yüzden de hep işlere yüklenmiştim. Hoseok ile evliliğimizin ilk kavgası da bu yüzden  olmuştu. Ona göre işten dolayı bazen onu bile görmüyordum. Ama o bilmiyordu ki o aklımdan bir an bile çıkmıyordu. Neyse ki bu kavgalar illa bir şekilde tatlıya bağlanıyordu.

      Bugün tatil günümüzdü. B u yüzden evde oturup bir şeyler yapmak istedik. Kalabalık bir grupla oynanan masa oyunumuz vardı. Hoseok gitti ve onu çıkardı. Hep birlikte onu oynamaya başladık. Bu arada Namjoon Jin'den, Jungkook ise Taehyung'dan hoşlanıyordu. Tabi benim kadar cesaretli olamadıkları için açılamamışlardı.

Ne yazık ki Woojin'e üzülüyordum. Çünkü o Park  Jimin'den hoşlanıyordu. Yani karşı şirketin sahibi. Asıl sorun şu ki Jimin bir ara bizim en yakınımızdı. Arkadaş grubumuzdandı. Ama sırf babasına uyup bize ihanet etti. Ondan herkes nefret ediyordu. Woojin hariç. Tamam o da ediyordu ama aynı zamanda aşkına da engel olamıyordu. Jimin bize ilk ihanet ettiğinde Woojin'de bizi bırakıp onun peşinden gidecek diye çok korkmuştum sonuçta bir arkadaşımızı kaybetmiştik diğerinin de gitmesi hepimize ağır gelirdi. Neyse ki Woojin bizim yanımızda durmaya devam etmişti. Hep birlikte güzelce eğlendik ve herkes evlerine dağıldı. Normalde yarın da tatildi ama bizim önümüzde çok önemli bir proje vardı. Başarılı olursak şirketimizi marka yapıcak ama başarısız olursak bizi iflasa sürükleyecek. 

       Bu arada ben size şirketimizi anlatmayı da unuttum. Şirketimiz Hoseok'la birleştirdiğimiz için iki koldan oluşuyor. Bir kısmı moda ile ilgili ve genel olarak Hoseok'un denetiminde. Diğrer kısım ise benim denetimimde bir mimarlık şirketi. Bu önemli projede mimarlık projesi. Bu yüzden şuanlık moda kısmına fazla yüklenmiyoruz. Hoseok'ta bizim toplantılarımıza katılıyor. Tam olarak mimar olmasa da yaratıcılığı ile bize birçok şey katıyor. Herkes gittikten sonra Hoseok'a yardım ettim ve etrafı topladık. Sonra ben gidip attım, kısa süre sonra Hoseok'ta geldi. Gelince onu direkt kollarımın arasına aldım ve dudağından öptüm. Çok özlemiştim onu. Ama ne yazık ki koşturmalardan dolayı erkenden yatıp erkenden kalkıyorduk. Şu işleri başarıyla hallettikten sonra Hoseok'la birlikte baş başa tatile çıkmayı aklımın bir köşesine yazdım. 

THE BETRAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin