Zaman denilen kavramın; beklerken çok yavaş, hüzünlüyken çok uzun mutluyken ise çok kısa sürdüğünü duymuştum eskiden.
Sahi,son 5 yıl benim için o kadar uzun ve yavaş geçmişti ki.
Onunla geçirdiğim 2 yılın ise her anı dolu dolu olmasına karşın bir o kadar kısa sürmüştü.
Ve şimdi,bakışlarını benden çektiği o ana kadar zaman benim için nasıl geçiyordu,bilmiyordum. Tek bildiğim ona duyduğum bu özlemime hiçbir akrep ve yelkovanın yetişemeyeceğiydi.
"Şaka gibi be oğlum,yıllar sonra buradasın resmen."
Ege Çağrı'ya sıkıca sarıldı. Çağrı da kısa bir duraksamanın ardından sarılmasına karşılık verdi. Partideki diğer kişilerle de kısaca sarılıp hasret giderdikten sonra Ege Çağrı'yı bizim olduğumuz tarafa doğru çekiştirdi.
Birkaç adım geriye gittiğimi fark ettiğimde duraksadım. Ona sarılmaktan mı korkuyordum?Hayır. Sarıldığımda bırakamamaktan korkuyordum.
"Vay be,onca zaman sonra yeniden bir araya geldik." dedi Ege heyecanla.
Lisede hep birlikte vakit geçirirdik. Hazal 11. Sınıfta bize dahil olmuştu ama çok kısa sürede onunla da kaynaşmıştık. Çağrı da Ege'yle çocukluktan beri arkadaştı.
"Hoş geldin Çağrı." dedi Hazal ona doğru giderek.
"Çok özlettin kendini,biliyorsun değil mi?" dedi sarılmanın ardından tatlı bir sitemle.
"Ben de özledim kızım,çok özledim hem de."
Son cümlesine doğru saliselik olarak bakışları bana doğru döndü. Bu o kadar kısa sürmüştü ki gerçek olup olmadığından bile emin değildim.
Ege ve Hazal'ın gözleri ikimiz arasında gidip geliyordu. Ben ise onun olduğu taraf dışında her yere bakıyordum,özellikle de yukarı doğru. Aksi taktirde onun karşısında ağlayabilirdim.
Ben Ege ve Hazal kadar küçük bir sitemle bunu geçiştiremezdim. Bir kerecik kucaklaşmayla özlemimi gideremezdim.
Bana 1804 gün borçluydu,bana birçok sarılma borçluydu.
Bana çok şey borçluydu.
"Hoş geldin." diyebildim sadece.
Hoş geldin,
İyi ki geldin...
Bunca yılın ardından neden geldin?
Bu iki kelimenin ardında ne çok duygu saklıydı böyle.
"Hoş buldum,Zeynep." dedi dümdüz bir sesle.
Adımı öyle bir söylemişti ki... O an kendi adımdan nefret etmiştim resmen.
"Ee bu mu yani? Kuru bir hoş geldin mi sadece, bir sarılsaydınız özlem giderseydiniz falan?"
Hazal ortamdaki gerginliği yumuşatmak için neşeli bir tavır takınmaya çalışıyordu.
"Özlediğim kim varsa sarılıp kucaklaştım zaten, başkasına gerek yok." dedi omuz silkerek.
Neredeyse geçen 5 yılda çok değişmişti. Saçları uzamış alnına dökülüyordu, sakalları çıkmış hatta lisedeyken takmayı pek sevmediği o küpeleri de kullanmaya başlamıştı. Yine de her şeye rağmen eşsiz gözüküyordu,bu hal de ona çok yakışmıştı.
Ha bir de acımasız,soğuk ve bir o kadar da yabancı birisine dönüşmüştü fakat bu hal ona hiç yakışmamıştı,belki de ben yakıştırmak istememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade | ZeyÇağ
Teen Fiction"Ne olmuş sana böyle Zeynep, çok değişmişsin " dedi gözlerimin içine bakarak. Orada gördüğü her neyse kabullenememiş bir halde başını sağa sola salladı. "Gözlerindeki o ışıltı kaybolmuş resmen." "Senin beni ardında bıraktığın karanlığın içinde kaybo...