onun buraları,

2.6K 236 104
                                    

taehyung tuhaf bir oğlan.

yemin ederim öyle sinir bozucu ki benim için delirdiğini bilmesem hareketlerini başka şeye yorarım.

bir heykeltıraş atölyesindeki öğrencileriz. bana öğrenci demeye bin şahit ister, gelmişim yirmi dokuz yaşıma mesleğimin adrenali yetmiyormuş gibi killere tutulur olmuşum. benden büyük kimse yok, en yaşlı olmanın burukluğunu yaşamak istesem bile bu sarışın öyle bir şey ki beni zerre yaşlı hissettirmiyor.

aksine hissettiğim tek şey yaşımın büyüklüğünün ne kadar cezbedici olduğu.

fena biri taehyung. yaptığı heykellerin çoğu benim vücut ölçülerimi andırıyor. nü bedenlerine eklediği detaylar kafamı manyak gibi yakıyor. nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde onun eserlerine baktığımda kendimi görüyorum ve işin en vurucu tarafıysa bana benzediğini tek ben görmüyorum, diğerleri rahatça "jeon hyung bu." deyip ıslık çalabiliyor, kendi aralarında gülüşüp onu övebiliyor.

ve o bu süreç boyunca yalnızca yüzünde edepsiz bir sırıtış varken beni izliyor.

hiç unutmuyorum, bir gün yalnızca üst vücut üzerine çalışıyorken göğüs oluğumdaki dövmeyi uzun uzun seyredip kendi heykeline de eklemişti. sağ göğüs ucumdaki piercingi es geçmemesi de cabası. fazla detaycı, iyi bir gözlemci ve en boktanı gerçekten onu durdurmak istemiyorum.

sonrasında o heykelle ne yaptı bilmiyorum ama yapılan sergiye asla getirmedi. soranlara da evde dedi, evde durması daha iyi, kendi manzaramı kendi ellerimle şekillendirdim ve o baş köşemde.

bunu duyduğum andaki sıcaklığı anlatmam mümkün değil.

başta sinir bozucu derken şunu vurguluyorum; evet sinir bozucu ama bu aynı zamanda ateşli de.

saçlarının sarılığı müthiş bir tonda. ruhu da kendisi de sarışın. hareketleri bile sarışın. lafları, cilvesi bile sarışın. bazen sahiden ayar oluyorum, tepem atıyor, çok arsız ve yüzsüz olduğu için katlanamıyorum ama her derste benden parçalar adına ellerini kile bulaması içimi yakıyor.

ne istediği belli, ne için çıldırdığı belli. eminim ki ellerimi işlediği heykeli bilerek orta ve yüzük parmağım daha içe doğru gelecek şekilde yapmıştır. ya da bir şeyi tutuyormuş gibi.

heykelleri kullandığını anlamak zor değil, devamlı beni izler ve isterken, eserlerine yansıtırken gerçekten zor değil. adımı seslenirken kayan bakışları, dilini dudakları üzerinde gezdirişi ve daha fazlası. sıcaklık konusunda bir numara ve sayesinde onunla yarışıyorum.

şimdi de zamana karşı yarışırken yaptığına bakıyorum, bu bir yüz heykeli. üstü küçük altı büyük dudaklar, çene hattanın keskinliği, büyük bir burun, büyük göz çevresi ile aynaya bakıyor gibiyim. hatlarımı çizmiş gibi. krokimi narince çıkartmış gibi.

gülüyorum haline, tüm bunlara rağmen zerre adım atmayışı ironik. atsa onu yemeyeceğim, hayır yiyeceğim, onu dişlerim arasında çiğneyeceğim ama yapmıyor, bundan mahrum kaldığını bilse heykelimi boylu boyunca sürmez.

onun kafası bu, zihniyeti bu. en ufak şeyi kirli hale çevirebilir. tüketebilir fütursuzca. zira her beden kısımlarında beni referans almasını başka bir nedenden dolayı olduğunu düşünemiyorum.

bugün atölyede toplasan beş kişiyiz, geri kalan on kişi nerede bilmiyorum. mühim de değil, amacım kafa dağıtmak, hobimle uğraşmak. ama zaman geçtikçe azalıyor oluşumuz onu sinsice gülümsetiyor. o gülümsedikçe ben de gülümsüyorum.

bulaşıcı taehyung.

arzusu da, zevkleri de, inanışları da bulaşıcı.

ve ben de ondan bir şeyler kapmanın neden bu kadar cezbedici olduğunu düşünmekle meşgulüm.

onun buraları, kilden dudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin