1

25 6 2
                                    

"Olum çok saçma, nasıl böyle birşey olabilir?"

Donghyuck elindeki sütün pipetiyle uğraşırken bir yandan da anlattıklarıma yorum yapıyordu.

"Jaem acaba paralel evrende geçiş falan yapıyor olabilir misin?"

Hyuck'un söylediğiyle göz devirerek oturduğumuz bankta geriye doğru yaslandım.

"Saçmalama hyuck belki de sadece şanstır bir yere vurmuş da olabilirim."

Söylediğim cümle bana bile saçma gelmişti. Hyuck elindeki süt kutusunu bankın yanındaki çöp kutusuna attı ve bir kahkaha patlattı.

"Şans eseri boynunu hem de tam köprücük kemiğini nasıl o şekilde vurabilirsin ayrıca dün gece olmadığını söyledin. Uyurgezer değilsindir herhalde. Doyoung hyunglar fark ederlerdi o zaman."

Üst üste kurduğu cümlelerden sonra başını omzuma yasladı ve derin bir iç çekti. Bense hala boynumdaki morluğu düşünüyordum. Sabah çığlığımla bütün evi odamaa toplamış, böcek var bahanesiyle Sungchan'a bir saat böcek aratmıştım. Hyuck başını omzumdan kaldırarak ofladı.

"Kanka bence çok düşünüyorsun. Evet saçma ama olmuş bir şekilde işte yapacak birşey yok."

Hyuck'a hak veriyordum ama bir yanım cidden çok merak ediyordu. Sadece uyumuştum ve bir rüya görmüştüm bu iz de neyin nesiydi. Birden hyuck'un hareketlenmesiyle gözlerimi yerden kaldırdım. Bana heyecanla bakıyordu.

"Güzel görünüyor muyum. Makyajım nasıl. Ya saçlarım..." Gibi sorular sormaya başladığında ne olduğunu anlamıştım. Bunun bilinciyle arkamı döndüm ve işte, oradalardı.

Mark Lee ve Lee Jeno. Hyuck yaklaşık 1 yıldır Mark Lee'ye platonikti. İşin komik yanı asla yanına yaklaşmıyor hatta köşe bucak mark'tan kaçıyordu. Ve hala onu fark etmesini bekliyordu. Ben birini sevsem herhalde bir dakika beklemez gidip açılırdım. Üç günlük dünya sonuçta.

Zilin çalmasıyla bahçedeki insanlar toplu bir şekilde okula girmeye başlamışlardı. Bizde kalkıp sınıfın yolunu tuttuk. Her zamanki gibi gün sıradan ve sıkıcı geçmişti. Öğle arasına gelene kadar.

Yemeğimizi alıp hyuck ile boş bir masaya karşılıklı geçmiştik. Konu yine bu sabahki izdi. Hyuck artık sıkılmış olmalıydı.

"Off Jaemin kanka evinize biri girip boynuna o izi birakacak değil ya olmuş işte bir şekilde rüya da tesadüf."

Hyuck söylediklerinde haklıydı. Bir tesadüf olmuştu ve ben fazla kafaya takıyordum.

"Oturabilir miyiz?"

Gelen sesle hyuck'la aynı anda kafalarimizi kaldırıp sesin geldiği yöne bakmıştık. Mark ve Jeno ellerinde tabaklarıyla başımızda dikiliyorlardı. Hyuck bir anda deli gibi öksürmeye başladı. Galiba mark'ı görünce yedikleri boğazında kalmıştı. Ve o an olmaması gereken birşey oldu. Mark elindeki tabağı masaya bırakarak hyuck'un sırtına vurdu. Mark'ın bu hareketiyle hyuck daha da öksürmeye başlamıştı. Kısaca bütün yemekhaneye rezil olmuştuk. Bir süre sonra hyuck sakinleşmiş ve mark ile Jeno yanımıza oturmuşlardı.

Mark hyuck'un yanına, Jeno ise benim yanıma oturmuştu. Hyuck'un ne kadar stresli olduğunu görebiliyordum. Ben ona göre daha sakin olsam da gergindim. Sonuçta okulun popüler ikilisi yanımızda oturuyorlardı. Mark yemeğinden bir kaşık daha aldıktan sonra boğazını temizledi ve hyuck'a döndü.

"Lafı uzatmayı sevmem donghyuck. Biliyorsun ki okulun bitmesine az kaldı ve yıl sonu balosu yaklaşıyor. Benimle gelmeni istiyorum."

İkimiz de duyduklarimizla şok olmuştuk. Hyuck donakalmış bir şekilde mark'a bakıyordu. Mark'ın bir cevap beklemediği belliydi. Zaten sorar gibi değil söyler gibi konuşmuştu. Hyuck'un kendine gelmesi için hafifçe boğazını temizler gibi yaptım. Bakışlar anında bana dönmüştü. Hyuck da fırsattan istifade kendini toparladı.

"T-tabiki gelirim."

Kekelemesine gülümseyerek yemeğimle oynamaya devam ettim. Sabahki olay iştahımı da kapatmıştı. Hiçbir şey yemek istemiyordum.

"Siz de beraber gitsenize, tabi Jeno'nun gideceği biri yoksa. Jaemin'in yok çünkü."

Hyuck bize bakıp sırıtarak konuşmuştu. Ah bu çocuk mutlu olduğu zaman cidden şeytana dönüyordu. Jeno sırıtarak bana bakmış bakışlarını çekmeden konuşmuştu.

"Bence harika fikir tabi Jaemin de kabul ederse."

Yutkunarak bakışlarımı ondan çekip yemek tabağına odaklandım. Kafamdan binbir türlü düşünce geçiyordu. En basitinden Sungchan Jeno'yu hiç sevmiyordu. İkizimin sevmediği çocukla yıl sonu balosuna gitmek pek de iyi bir fikir değildi. Sungchan kavga çıkarabilirdi.

"Jaemin cevap versene."

Hyuck'un seslenmesiyle kendime geldim kafamı kaldırdığımda Jeno'nun dibime girdiğini gördüm. Neden bu kadar yaklaşmıştı ki. Bana bir cevao beklercesine bakıyordu. Ben de gereken cevabı verdim.

"Olabilir yani gitmeyi düşündüğüm biri yoktu."

Hayır vereceğim cevap bu değildi. Ama bir anda dudaklarımdan bu kelimeler dökülmüştü. Ben söylediğim şeylere anlam veremeden hyuck sevinçle ellerini çırpmıştı. Bir süre daha orda oturduktan sonra Mark ve Jeno işleri olduğunu söyleyerek yanımızdan kalkmışlardı.

Şimdi ise hyuck'u dinliyordum.

"Kanka resmen Mark Lee geldi ve benimle baloya gitmek istediğini söyledi. Hala inanamıyorum acaba senin gibi rüya mı görüyorum ben de."

Gülerek onu dinlerken söylediği şeyle tekrar yüzüm düşmüştü. Hala bulamamıştım boynumdaki izin gizemini. Boş da veremiyordum. Sürekli aklımı kurcalıyordu.

Zil çaldıktan sonra derse girdik. Ders biyolojiydi. Ders boyunca üzerimde bakışlar hissetmiştim ama kimse bana bakmıyordu. Garipseyerek önüme döndüm ve derse odaklandım. Ders bitiminde hyuck ile vedalaşarak Sungchan'ın yanına gittim. Beni gördüğünde yüzü düşmüştü. Büyük ihtimalle bu öğlen Jenolarla oturduğumuzu görmüştü. Eve gidince gönlünü almayı aklıma yazarak arkasından eve doğru yürümeye başladım. Bugün gerçekten de garip bir gündü...

.
Herkese selam yb attım ama hiç bakmadım açıkçası ve fic hiç içime sinmedi siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Silmeli miyim yoksa bir şekilde düzeltebilir miyiz?
Her neyse biraz geç geldi bölüm bu aralar meşgulüm biraz o yüzden
Bunun yanında jaeyong nct ve skz kurgularim var şuan isterseniz onları da yayınlayabilirim
Yorum ve oy bekliyorum biraz hepinizi öptüm çok çok 😘🌹

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 02, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dream | NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin