Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
[ Oikawa x Hinata ]
[ Oikawa x İwaizumi ]
[ Atsumu x Hinata ]
| Premier Amour |
! bu kurgu da Apollo (Güneş Tanrı) 'nun Daphne ile olan aşk hikayesinden alıntı alınmıştır.
defne yaprakları onun en sevdiği oldu, sarayını defne yapraklarıyla donattı. Ve defneler kuruyup canlanana kadar yüreğini coşkuyla attıran adamı bekledı ama unutmuştu bile o adamı...
Karanlık sarıp sarmaladı eski yıllarında küçücük yüreğini. Zirveyi tattı, tapılmayı tattı. Işıktan, aydınlıktan nefret etti. Yüce, kutsal olduğunu hissetti. Mutlak gücün onda olduğunu, kimse karşısında yıkılmayacağını sandı.
Oturdu büsbüyük tahtına, her şeyin istediği gibi gitmesi bozdu sinirini. Kaldırdı cüsseli bedenin tahtının önüne. Kimseye bir şey demeden çekti gitti, bir hışımla. Gezdirdi gönlünü nefret ettiği ışıklarla. Gözlerinin acısıyla kırpıştırdı gözlerini, Güneş Tanrısına nefretini döktü en derinlerinden.
Her zaman ukalaca kalkık kaşları, bu sefer sertçe indi aşağıya. Tüm karabulutlar çöktü küçük taşra köyüne.
Ama bir yer aydınlık kaldı, nefretiyle baktı oraya. Gerçek güneşi görmesiyle saydı yerinde. Baktı bir süre, nefret edemeyeceği tek ışığa. İlk defa tattı karanlık kalbi aydınlığı, tutkuyu.
Attı adımını ona ulaşmak istercesine, ama attı bir adım geri. Engelledi kendini, tuttu nefesini. Gözleri aramayı kesti güneşini. Koştu sarayına, görkemli ustalık ve kölelik yapılan sarayına vardı.
Kalbini dinledi bu sefer, anlamlandıramadı bu melodiyi. Aklında canlandı, hiç bir zaman sevmediği samimi olan gülümseme. Geçti aynanın karşısına, baktı gözlerine, yüzüne görmemişti doğumundan beri böyle bir zavallı ifade.
Cezalandırmak istedi güneşi. Kendisinin olmasını istedi turuncularla donatılmış saçları, beyaz pürüz teni.