İçinde bulunduğum durumdan kurtulmak istercesine derin bir iç çekiş eşliğinde göz kapaklarım aralandı. Nerede olduğumu, kim olduğumu bir an idrak edemesem de bu durum kısa sürdü. Dudaklarımın kuruluğu rahatsız ediciydi. Ellerimi yüzüme yerleştirdikten sonra yaşadıklarımın beni nasıl bu hale getirdiğini düşündüm. Gözlerim yanar gibi oldu ama bu duyguyu hemen kovaladım. Güçsüzlere yer yoktu dünyada ve ben de güçsüz olmayacaktım. Bir ayağımı geniş yatağımdan sallandırarak görüşümün bulanıklığının gitmesini bekledim. Bu histen nefret ediyordum. Ayağa kalktım ve ağır adımlarla evimin içinde yürümeye başladım. Saate baktığımda 03.00 olduğunu gördüm. Bu durum afallamama sebep olmuştu. Sürekli bu ilginç rüyalardan uyandıktan sonra bu saatte uyanmam bir an ürkmeme neden olsa da bu düşünceyi def etmeye çalıştım.
Saati fark edince yatağıma geri döndüm. Gözlerimi kapattım fakat sürekli bu rüyayı düşünmeye başladım. Cam mavisi gözlerindeki derinlik beni kendimden almış başka yerlere götürmüştü. Kusursuz yüz hatlarındaki ciddiyet aklımın orta yerine oturmuş bağdaş kurmuştu. "Beni bul..." dedi. Bir an gerçekten böyle bir insanın olup olmayacağını düşünsem de bu düşünceme iç sesim alaycı bir kahkaha attı. Gerçekten aptallık ediyordum. Kendime kızarak uykuya daldım.
Sabah olduğunu ev arkadaşım Melis, her sabah olduğu gibi bağırarak beni uyandırmaya çalışırken hatırlattı. Yine ne saçmaladığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Kendime gelmemi bile beklemeden heyecanla bir şeyler anlatmaya başladı. Kendime geldiğimde sonlarına yetişmiştim. Gece yine bir yakışıklının kollarında bitmişti anlaşılan. Ah, gerçekten bu kız beni delirtiyordu. Saf olduğu yetmezmiş gibi kendini kullandırtmaya bayılırdı. Aslında bunu bilerek yapmıyordu. Çok saftı ve insanların ona gerçekten değer verdiğini düşünüyordu. Kimse kimseye değer vermiyordu ve kimse de iyi niyetli falan değildi. Bunu ona ezberletmem gerektiğini bir kere daha anladım.
"Seni arayacağını söyledi mi?" diye alayla sordum. Dudaklarını büzüştürerek bana kırgın bakışlarını yolladı. Kırılırsa kırılsındı, umurumda değildi. "Evet, ama öncekiler gibi değildi. Arayacağına eminim. Neden inanmıyorsun?" diye sordu. Burnumu kırıştırarak ona alaycı bir bakış attım. Gerçekten bu kadar geri zekalı olamazdı. "Pekala Melis, sen bekle arar o." Diyerek onu orada öylece bıraktım. Çok salak!!! Böyle davrandığında kafasını duvarlara sürtüp çıkan kıvılcımlarla hidroelektrik santrali kurmak istiyordum.
Günlerden Pazar günüydü ve benim tek tatil olan günüm bu gündü. Yarım gün bir işte çalışıyorum ve aynı zamanda işletme bölümünde okuyorum. Açıkçası bu bölümü neden seçtiğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Yeteneklerimi ve isteklerimi keşfedememiş olmam da benim açımdan büyük bir sorun. 19 yaşındayım ve şu ana kadar hiçbir işimi ciddiye almadım. Umursamaz oluşum, alaycı bakışlarım, birkaç insan haricinde insanlardan nefret etmem etrafımdakiler tarafından sürekli eleştirilir. Fakat ben onları da umursamam. Soğuk bir kişiliğim olması, yaşadıklarımın bana bir armağanıdır. Ancak ben ne kadar soğuk olursam olayım, insanlar bunu bir türlü kabullenmek istemezler. Sağ şakağımda bulunan gül şeklindeki doğum lekemin onları bu kanıya zorladığına adımın Asya olduğu kadar eminim. Bunun dışında annemin tek kızıyım, keşke olmasaydım. Bir kardeşim olsaydı ve sürekli onunla ilgilenmek durumunda kalsaydı eminim hayatıma burnunu sokacak vakti kalmazdı.
Tek Pazar günümü de feda ederek işe gitmeye karar verdim. İşime aşık falan olduğumdan değil. Kafam dağılıyor diye. Gidip o lanet barı temizlemek görevi benim ve patron orayı pis görürse beni ne yapacağı konusunda hayal gücümü bile zorlayamıyorum. Pisliğin tekidir.
Hızla hazırlanıp evden dışarı çıktım. Yeşil gözlerim güneşte olduğundan daha açık görünüyordu. Güneş gözlüğümü takarak motoruma bindim. Hız tutkunu olduğumu söylemiş miydim? İşte benim dünyama hoş geldiniz...
Barın bordo kapısını araladığımda Pazar günü olmasına rağmen ne kadar kalabalık olduğunu fark ettim. İçerdekilere lanet ederek hızla barmen kısmına ilerledim. Deri ceketimi çıkartıp küçük vestiyere asarken derin sırt dekolteli tişörtümün dikkatleri üzerine çektiğine hiç şüphem yoktu. "Bir soda limon alayım." diyen adama yöneldim. Çarpık bir gülümsemeyle yüzüme bakıyordu. Soğuk görünüşümün altında utangaç bir tarafım vardı ve böyle durumlarla karşılaştığımda duvarların arkasından bana göz kırpıyordu. Barın arka kapısından Ümit abi ve yüzünü tam göremediğim biri çıktı. Ümit abi barın sorumlusu olduğu için kimse ona bir şey sormaya cesaret edemezdi. Ama ben öyle değildim. Beni terslese de garip bir adamla ne haltlar karıştırdığını soracaktım. Bir süre sonra tekrar girdiler içeri. Uzun boylu genç adamın yüzünü saklayarak bardan ayrıldığını görebildim sadece. Karışmamak en iyisiydi ve ben de öyle yapacaktım.
Ertesi gün okulda işletme bölümü bölüm başkanı hocamız bir projeden söz etti. Kura çekilecek ve biz alt sınıflardan biri bile olsa birleşip bir yerin işletme projesini yapacağız. Hayatımda bundan daha saçma bir ödev duymamış olsam da notum berbat olduğu için hocaya bunu söyleyemedim tabii ki. Kura çekme sırası bana geldi. Rastgele bir kağıt çektim ve kağıdı açtım. "Ali Gezer". Tanımıyordum. Sınıfını öğrenmek için danışmaya sordum. Tam o sırada biri yanımda belirdi ve "Asya Aslan hangi sınıfta acaba?" dedi. Aradığım kişi bu olmalıydı. Kafamı çevirmemle ağır bir travma geçirmem bir oldu. Başta sadece aşina olduğumu sansam da bu o'ydu! Rüyamdaki cam mavisi gözleriyle bire bir karşımda duruyordu şimdi. Yüzüne nasıl bir dehşetle baktıysam o da şaşırmış gibi suratımı inceliyordu. Kusursuz yüz hatları... Tıpkı o!
"Merhaba sen Asya olmalısın." dedi çarpık bir gülümsemeyle. Beni öyle bir süzüyordu ki sapık mı diye düşünmemek elde değildi. "Evet." Demekle yetindim. Yaşadığım şoku sindirmeye çalışıyordum. Sinirlerim iyice gerilmişti. "Proje yapacağız anlaşılan. Ben üçüncü sınıfım. Çömezsin ama işe yararsın ha?" dediğinde suratına sağlam bir yumruk çakmamak için kendimi zor tuttum. Rüyalarıma giren adamdan ne bekliyordum ki? Benim rüyam sonuçta...
Ertesi gün kütüphanede çalışmak için anlaştık. Sonra telefon numaramı aldı. Daha sonra bana yine öyle hastalıklı bir bakış atarak yanımdan uzaklaştı. Yanına gelen sarışın ve mini elbiseli kızı belinden sardı ve okuldan çıktı. Tam bir geri zekalıya çatmıştım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
=TESADÜF=
Teen FictionRüya, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan özgür ruhlu bir kız ve işletme bölümünde okuyor. Gördüğü bir rüya sonucu hayatındaki dengeler tamamen değişiyor. Ali ile tanışıyor ve hayatının dönüm noktasına ilk adımını atmış oluyor. Keyifli okumalarr...