Giriş: RÜYA

24 1 0
                                    

Sesler ve uğultular kulağımı tırmalıyordu. Tam da alnımın orta noktasını hedef alan tatlı bir rüzgar eser gibi oldu ama yanıltıcıydı. Saçlarım rüzgarda omuzlarımı aşıp belimde dalgalanmaya başladı. Tatlı bir rüzgar olarak nitelendirdiğim esinti, sert bir kasırgaymışçasına yüzümü yaladı. Bu his korkutucuydu, bu his çok tanıdıktı. Rüzgar o kadar sertti ki gözlerimi aralayamadım. Bu yaşadığımın ne olduğunu ve ne yapacağımı bilmiyordum. Yer ve zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Nerede olduğumu ve kim olduğumu bilmiyordum. Tek hissettiğim sert esen rüzgar ve ne kadar rahatsız edici oluşuydu. Bir kurtarıcı arıyordum içimde, ne yapmam gerektiğini söylemeliydi bana. Yoksa bu sert rüzgar bir hortuma dönüşecek ve beni güvensiz kolları içine alıp bilinmezliğe savuracaktı... Yürümek istediğimi fark ettim. Bir adım attım fakat üç adım geriye gittim. Rüzgar o kadar güçlüydü ki, yerimden biraz daha kıpırdarsam sanki bir tüy parçasıymışım gibi beni göklere süzülmek üzere fırlatacaktı. Tam çaresizliğin pençesine düştüğüm anda bir el belirdi bulanıklığın ardından. Kocaman bir eldi bu, yardım eli olup olmadığını bilmediğimden tutmadım. "Elimi tut." Dedi uzaklardan bir ses. "Bana güven.". Ürkek adımlarla boşlukta yürümeye başladım. Rüzgarda ilerlemek zordu ancak imkansız değildi. Dört beş adım geriye gitsem de bazen, vazgeçmedim. Sonunda ele ulaştığım anda, bir ses duydum. Gök delindi sanki. Ani bir hortum manevrasını yapmış, beni içine çekmeyi iştahla bekliyor gibiydi. Hiç tereddüt etmeden eli tuttum. Beni kendine çekti. El bir anda uzun boylu bir adama dönüştü. Genç bir adamdı bu. Güven veren ellerini yanağıma yerleştirdi. Baş parmağıyla yüzümü okşadı. Bir elini yanağımdan çekerek, belime sardı ve beni kendine çekti. Kokusu burnuma doldu. Çok sert ama bir o kadar da güzel bir kokusu vardı. Boy farkımız hatırı sayılır derecede fazlaydı. Baş parmağıyla çenemi nazikçe kaldırdı. Cam mavisi gözleriyle sıradan kahverengi gözlerim buluştu. Bu sefer uğultu rüzgardan değil kalbimden geliyordu. Bu uğultu karşısında duyma yetim dizlerini çöktü. Yabancının dudakları düz bir çizgi halini aldı ve "Beni bul." Diye fısıldadı. Sesi sanki bir melodiydi kulaklarımda. Güven veren kolları bir kalkandı üzerimde...

=TESADÜF=Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin