Haftanın ilk günü pazartesi, yeni bir hafta başlıyordu. Aykut yeni sınıfına alışmıştı bile. Yeni arkadaşlar edinmişti. Teneffüste ve çıkışlarda hep Hamit, İlkay ve Uğur ile dolaşıyordu. Aykut'a çok iyi geliyorlardı onlar. Kısa sürede ısınmış, can dostu olmuşlardı. İstiklal marşını okuduktan sonra sınıfa girdiler. İlk ders matematik olduğu için hiç kimsenin ders dinleme isteği yoktu. Haklılardı, "ilk ders sabah sabah matematik mi olur lan?" diye içinden söyleniyordu Hamit. Aykut ve Hamit aynı sırada oturuyorlardı hoca gelmeden öne uykulu uykulu sohbet ettiler ama bu sohbetleri kısa sürdü hemen gözleri kapandı, uykuya daldılar. Bizimkilerin matematik hocası -Meltem hoca- yaşlı olmasına rağmen çok dinçti. Meltem Hocanın mottosu "Yaş sadece bir sayıdan ibaret" idi. 67 yaşında olmasına rağmen çok dinç hızlı ve yorulmayan bir öğretmendi. Bu seneden sonra artık emekli olacaktı. Meltem hoca geldiği gibi herkesi uyurken gördü ve şaşırmadı çünkü hep aynı manzara ile karşılaşıyordu. Hemen tahtadan son ses ders videosu açtı çoğu kişinin uykusu bölündü. Meltem hoca bunu yapmak zorundaydı yoksa onlarla beraber o da uyuyacaktı. Her neyse herkes uyandı ve istemeye istemeye ders dinlemeye başladı ama bir kişi hariç, Semra. Semra gözlüklü, kumral, ay tenli çalışkan bir kızdı. Bu sene üniversite sınavına girecekti bu yüzden çok heyecanlıydı ve kaygıları vardı, tıp istiyordu. Bir yandan da Fransızca ve İngilizce öğreniyordu çünkü yabancı bir ülkede üniversite okuyup, orada ve çalışmak ve yaşamak istiyordu. Ülkesini, Türkiyeyi seviyordu ama ülkesi git gide kötüye gidiyordu. Doktorlara değer verilmiyor hatta "İsterseniz gidebilirsiniz." deniliyordu. Semra bu durumda Türkiye'de kalamazdı. Büyük ihtimalle çoğu doktorun başına geldiği gibi o da dayak yiyecekti. Bu da Semrayı ürpertiyordu. Kısacası yurt dışında çalışacaktı.
Dersin ortasında yonca girdi. Yonca, Semra ile Aslı'nın yakın arkadaşıydı. Kendisi sayısalcı bölümde olduğu için B şubesindeydi Yonca bir duyuru yapmak için gelmişti. Elinde özensizce yazılmış yazıların olduğu kağıda bakarak:
-Hocam, Bir duyurumuz var: Okulumuzda şubeler arası futbol turnuvası yapılacaktır. Maça 8 kişi ile çıkılacak ve 4 yedek olacak. Toplamda kadroda 12 kişinin olması lazım. dedi ve iyi günler dileyerek kapıyı kapattı.
Aykut Futbolu ne kadar sevse bile o kadar iyi oynayamıyordu ama sınıfta zaten 12 erkek olduğu için her türlü kadroda olacaktı. Tek sıkıntı maça çıkması zor olmasıydı. Kendini maç gününe biraz geliştirdi. Toplamda 4 maç olacaktı. Sadece 12.sınıfların olduğu turnuvada Sayısal bölüm olan A ve B şubeleri, dil sınıfı olan C şubesi ve eşit ağırlık şubesi olan D ve E şubeleri vardı. ilk maç A şubesine karşıydı. Turnuvadaki en iddiasız sınıftı. Maçtan önce Aykut'un sınıfındaki herkesin motivasyonu yüksekti ve rehavete kapılmışlardı. Maç saat 16:00 da başlayacaktı. Yedeklerde idi ama 2.yarıda girmesi kesindi. İlk yarı normalin aksine 45 dakika değil 35 dakikaydı. İlk yarıda gol sesi çıkmadı ve çok sıkıcı geçmişti. Top A şubesine geçince kendi kendine paslaşıyor, E şubesi topu kapınca direk kaleye atıyorlardı. Rehavete kapıldıkları için attıkları şutlar kaleyi bulmuyordu, bulsa bile zaten A şubesinin en iyi oyuncusu kaleci olan İbrahim olduğu için hemen tutuyordu. İkinci yarı başlar başlamaz Aykut 5 numaralı formasıyla sahaya girdi. Bir defans olduğu için bütün takım arkadaşları ondan gelen atakları kesmesini istiyordu. Kendisi de bu görevi elinden geldiğince yaptı, ama maalesef ki 68. dakikada İlkay'ın kaptırdığı top 12/A'nın forveti Süleyman'ın önüne geldi ve 12/A'nın ilk isabetli şutu gol oldu. Bu gol de maçın skorunu belirledi: 12/A: 1 - 12/E: 0 .
Maç sonunda herkes şaşkındı. Aykut'un sınıfı ezici bir çoğunlukla yeneceklerini düşünürken son dakika golü ile mağlup olmuşlardı. Sonraki maç 2 gün sonra en iddialı takım olan B şubesiydi. Hemen kadroyu yenilemeleri lazımdı. Takım kaptanı Utku hızlıca çizip plan kurduğu kağıdı çıkardı.
Kağıtta yazan kadro aynen bu şekildeydi:
Utku hemen kalem ve silgiyi eline aldı başladı kadroyu baştan yapmaya. Efe'yi Yedeklere aldı çünkü hiç en kötü oynayan oydu. Kızlara yaranmak için maç boyunca topla artistik hareketler yapıyordu, aynı Neymar gibi olmaya çalışıyordu. Tek amacı birkaç kız düşürmekti fakat hareket yapayım derken birçok top kaçırdı. Hem kızların arasında dedikodu malzemesi olmuştu hem de yedeklere alınmıştı. Serkan, Efe'nin pozisyonunda -forvet arkası- yer alacaktı. Hamit sol kanatta görev alacaktı. Yunus ve Aykut zaman zaman oyuna gireceklerdi. 12/B maçı öncesi en yakın kız arkadaşı Ceylin ile telefonda konuştular. Ceylin ve Aykut çocukluktan beri çok yakın arkadaşlardı. Ceylin'in ailesinin maddi durumu çok iyi olduğu için Ceylin özel okulda okuyordu. Ceylin ve Aykut telefonda çok samimi konuştukları için arkadaşları Aykut'a "oooo manitan mı var aykutt!!" diyorlardı. Aykut da "Hayır ya o benim çocukluk arkadaşım." diyordu. Telefonda konuşurken maçın başladığını fark etmemişti Aykut. Hemen "Maç başladı canım, kapatmam lazım." diyerek telefonunu kapattı ve yedek kulübesinden maçı izlemeye başladı. İkinci yarı başlar başlamaz İsmail'in yerine oyuna girdi. Maç normal bir seyrinde gider iken maçın son dakikasında, top Aykut'un önüne geldi. Bekletmeden hemen İlkay'a pas attı. İlkay, çok klas bir duvar pasıyla Aykut'a topu geri attı. Aykut önüne gelen duvar pasını direkt Serkan'ın önüne doğru uzun bir pas attı. Serkan koşarak topa yetişti ve anında sertçe vurdu. Kaleci sadece bakmakla yetinebilmişti. Serkan sevincinden sahada formasını çıkarmış bir şekilde korner direğine koşuyordu. Herkesin en az bir kere yaptığı diz üzerinde kayma sevincini yaptı. Sevinçten çıldıran sınıf tek tek Serkan'ın üzerine atladı. Hepsi sevinçten ağlıyordu. Golden sonra yapılan santra vuruşunun hemen ardından hakem -beden hocası- maçı bitirdi. 2. günde D şubesi bay geçmiş -turnuvada 5 takım olduğu için biri dışarıda kalıyor- B şubesi ise puan kaybetmişti. Bu sayede Aykut'un sınıfı liderliğe yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I MUHAL
Romance12.sınıfta arkadaşlarıyla yeni sınıfına geçen Aykut, Sınıfından Aslı adında bir kıza aşık olur. Aslı, derslerine önem veren, çalışkan ve yüzmede derece alan başarılı bir kızdır. İlk başlarda Aykut çekinir ve Aslı ile fazla konuşamaz. Bir ekim sabahı...