"Talihsizlik."
•••Hani bazen insan dünya üzerinden yok olmayı ister ya, şu an bende onu istiyordum. Şu lanet olasıca dünyadan silinmeyi istedim hem de çok, her şeye lanet ediyordum en çok ta üzerimdeki biricik kedili tişörtümü bugün giydiğime.
Ne olurdu başka gün giyseydim şunu ya! Rezil oldum müstakbel kocama! Ne yapacağım şimdi!?
Çoktan yüzüm kızarmıştı bile kaçsam kaçamam gördü bile, hay ben böyle hayatın içine sıçayım cidden!
Her şey yolunda gitse ne olurdu ki? Bunak teyze! Kokuşuk dayılar! Calvin Klien! Jerry'li tişörtüm! Hepinizin amına koyayım saygılarla!
Yeter be! Ne bu böyle!
Dilimi yuttum. Yemin ederim dilimi yuttum sanırım, hem güzelliğinden hem de rezaletimden. Yeni boyanmış sarı saçları, makyajsız duru yüzü ve hiç kimseye yakışmayacak fakat o giyse çuval bile yakışacak türden olan eşofman takımı.
Game over.
Lee Minho 1, Han Jisung -1.
Bu hayatta zaten hep millet kazansın amına koyayım! Ben bu hayata hep kaybetmeye gelmişim zaten! " Ah! Siz tanışıyor musunuz?"
" Oğlunuz bay Han mıydı?" Minho ayaklanarak konuştuğunda ben hala utanmaktan yerin dibine girme ile meşguldüm. " Evet. Siz nerden tanışıyorsunuz Minho evladım?"
Parlak gözleriyle beni mi süzüyordu o? Pardon???
Yüzüne yerleşen yan gülüşüyle beni boydan süzdükten sonra anneme döndü. Bu adamın hala evimizde ne yaptığı hakkında gram fikrim yoktu. Yani koskoca manken benim evime niye gelsin ki?
" İş arkadaşım. Değil mi.." Daha ismimi bilmiyordu ki..
Ben daha ismimi bile bilmeyen bir adama aşıktım, asılan suratımla bir şey anlamaması için zorlukla tekrardan gülümsedim. " Evet anne Bay Lee iş arkadaşım." Hala ona bakıyordum konuşurken.
İsmimi bilmemesi beni gerçekten incitmişti ama bu onun problemi de değildi ismimi bilmesine gerek yoktu ne de olsa.
İkizler burcu muyum neyim ben ya? Bir olacak diyorum bir olmayacak ve beni bu ikileme sokan da sensin Lee Minho.
" Ben artık gideyim. Çok teşekkür ederim efendim." Annemin önünde eğildiğinde annem hemen onu durdurdu. Ne yapıyorsun anne bırak gitsin işte!
" Olmaz öyle! Geç otur yemek yiyeceğiz! Sende bize katılacaksın!"
" Gerçekten hiç gerek yok efendim. Size rahatsızlık vermeyeyim." Mahçup bakışlarla anneme bakıyordu, annem ise ısrar etmeye devam ediyordu.
" Hadi hadi! İtiraz kabul etmiyorum! Sofra zaten hazır! Jisung geç arkadaşına servis aç Minho evladım geç sende otur şuraya. A-a ben asla evime gelen hem de yemeğin üzerine gelen hiç kimseyi aç göndermem!"
Ama.
"Pekala çok ısrar ettiniz." Minho sandalyeye oturdu..
Şansıma tüküreyim! Ben hala dikiliyorken annem koluma çimdik attı. "Ah!"
"İyi misin?" Minho arkasını döndü ve bana baktı, kolumun acıdığına mı ağlayım? Yoksa rezil olmaya devam ettiğime mi? " İyiyim iyiyim! Sorun yok."
Ayaklarımı yere sürüye sürüye dolaba gittim ve bir tabak çatal takımı alarak Minho'nun önüne yerleştirdim, hala üzerimdeki tişörtüme bakıyordu. Bakma artık yeter yalvarırım utançtan erime aşamasına gelmeden buharlaşmak üzereyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
into you, minsung
FanfictionHerkes bizi izliyor Öyleyse bunu saklayalım Birazcık skandal ama görmelerine izin verme bebeğim.