ZAMAN YOLCUSU

RÜYALAR

Frida, bir süredir uyanıktı. Ona ait olmayan demir başlıklı bir yatakta doğrulmuş, şaşkın gözlerle etrafını izliyordu. Oraya nasıl ve kim tarafından getirildiğine dair bir fikri yoktu ama bunun için endiselenmek yerine birazdan tamamen uyanacagini düşünerek kendisini teselli etti.

Bir kaç zamandır böyle gerçekçi rüyalar görüyordu.  Etkisi uzun süre onu saran ama sonunda mutlaka uyanıp gerçeğe döndüğü rüyalar...

Hatta geçen gün bir köpek kulübesinde yerde uzandığını ve siyah bir köpeğin ona köpek maması uzatarak yemesi için ısrar ettiğini görmüştü. Köpeğin isteğini yerine getirmek için doğruluğunda, o upuzun boyunun minik bir kaplumbağa kadar küçülmüş olduğunu fark etmişti ve bundan duyduğu endişe neredeyse içinde bulunduğu rüya kadar gerçek gelmişti ona. Neyse ki yerde duran mamaya uzandığı sırada nefes nefese ve kül rengi saçları terden yüzüne yapışmış bir halde uyanmıştı.

Bu tarz rüyalardan sonra tüm günü berbat geçiyordu. Çizim yapmak, kalemlerle, boyalarla ve renkli kağıtlar ile uğraşmak bile böyle rüyalardan uyandığı gün ona iyi gelmiyordu. Sanat okuluna gitmediği nadir günler genelde hep böyle günler oluyordu. Tüm günü odasından çıkmadan kafasını yastığa gömüp, uyumamaya çalışarak -çünkü yeniden uyandığı rüyaya geri dönmeye korkuyordu - geçirmek istiyordu. Bu davranışı için anne ve babasına açıklama yapmak zorunda olması bile umrunda olmuyordu o an.

Ona ait olmayan demir başlıklı ve yeni fark ettiği damalı nevresim takımları olan bu yatakta doğrulmuş beklerken yine tek duyduğu endişe biraz sonra uyandıktan sonra depresif geçireceği zorlu bir gün olmuştu. Çünkü en son olduğu gibi bir köpek kulübesinde uyanmamıstı bu kez. Onu korkutan herhangi bir şey yoktu ve birazdan uyanacagindan emindi.

Bir süre odanın sessizliğine eşlik etmek ister gibi hiç kımıldamadan yatakta oturup gözleriyle etrafı kolacan etti. Hemen yatağının yanında eskitme gibi görünen küçük bir komodin vardı. Üzerinde küçük bir kuş olan saat, sabahın çok erken saatlerinde olduğunu gösteriyordu. O anda Frida aklına olağanüstü bir fikir gelmiş gibi heyecanla yatakta doğruldu. Düşündüğü şey; hemen bir kağıt kalem bulup gördüğü her şeyi ve her ayrıntıyı yazmaktı. Bu rüyadan uyandığında kağıdın yanında olup olmayacağını merak ediyordu.

Yataktan kalkıp ayağını yere bastığında kendisini garip hissetti. Son gördüğü rüyalar çok gerçekçi olabilirdi fakat bu diğerlerinden daha canlı gibi geldi Fridaya. İçini garip bir ürperti kapladı ama o bu düşünceleri görmezden gelmeye kendisini zorladı ve  kapının solunda duran yine eskitme ahşaptan yapılmış çalışma masasına doğru ilerledi. Adımlarını yavaşça atmaya cabalaması yer döşemesinin ahşap olmasından ötürüydü. Her minik adımda yerler gıcırdıyordu ve Frida rüyada bile olsa içeriye birinin girmesinden cekiniyordu.  

Dağınık çalışma masasının üzerinde kalem ve kağıt bulmak Frida için oldukça zordu çünkü kendisi tam bir düzen perisiydi. Masanın sağ alt tarafında bulunan küçük cekmeceyi açtı ve renk renk not kağıtları olduğunu görünce bir anda yüzü aydınlandı. Neredeyse uyandığından beri odada kendisine uygun hiçbir şey bulamamıştı. Renkli olan her sey  Fridayi yansıtan ve ona uygun olan şeyler olmuştu her zaman.

Yüzündeki gülümseme eşliğinde önündeki kağıt tomarından fosforlu pembe olanını seçti. Kafasını yukarı kaldırdığında masanın üstünde bölmeler seklinde bulunan raflardan birinde birkac dergi arkasında duran bir kalemlik olduğunu fark etti. İhtiyacı olan şeyleri bulmuştu, hemen sandalyeye oturdu ve uyanmadan yazmak istedi.

"Bugün saat 8 civarında yerden yaklaşık yarım metre yüksekliğinde, demir başlıklı ve damalı nevresim takımları olan bir yatakta uyandım. Üzerimde bana ait olmayan saten bir gecelik var ve sanırım şu an 18 yaşında değilim. Odada neredeyse herşey eskitme ahşaptan yapılmış. Yatağın hemen yanında küçük bir komodin ve üzerinde çalar saat var. Kapının solunda duran çalışma masası benim olamayacak kadar dağınık ve tozlu görünüyor. En son ne zaman temizlendiği tahmin edilemeyecek kadar hem de... Yerler de ahşaptan ve yine oldukça eski. "