Sonbaharın sert rüzgarı yüzümü yalayıp geçerken, yolların ıslak olduğu bir ara sokağa girdim . Nereye gideceğimi bilmiyorum . Sadece gidiyorum . Döneceğim yer belli olsada, uzaklaşmak iyi geliyor . Girdiğim ara sokakta küçük ve şirin gecekonduların yanı sıra havanın soğukluğuna aldırmadan oynuyan küçük çocukları izledim bir süre . Minik bir oğlanın yeşil kocaman gözleri bana doğru çevrilince bakışlarımız birleşti, hemen kafamı eğdim ve yürümeye başladım . Minik bir çocuğun böyle bir suratı hatırlamasını istemem . Birden bacaklarıma yapışan ellerle irkildim . Minik çocuk içindeki masumiyeti dışına yansıtan bi gülüşle yüzüme bakıyordu, dudaklarımı kıvırmaya çalıştım fakat eğer bunu yaparsam bacaklarıma yapışan ve bana gördüğüm en güzel gülümsemeyi vahş eden minik çocuğun ağlayacağını ve korkak bir şekilde kaçacağını düşündüğümden bu çabamdan vazgeçtim . Çocuğun ellerinden tutup hafifçe kenara ittirdim . Üzerimdeki kazağın kollarını biraz daha aşşağı çektim ve yürümeye başladım . Sanırım eve gitme vaktiydi, tabii biraz daha oyalandıktan sonra gidebilirdim .
✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧
Ev demeye utandığım yerin kapısından girdiğimde salonda bulunan üçlü koltuğa yayılmış kapalı televizyona bakıyolardı . Onları takmayıp odama doğru ilerliyordum ki Faruk -üvey babam- "Saat kaç küçük fahişe" dediğinde saate baktım, Bence o kadar da geç bir saat değildi "ikiye beş var" dedim düz bir sesle . hızla yanıma geldi ve " Sen benimle dalga mı geçiyosun lan orospu !" diye bağırdı ve ardından yüzüme inen sert tokatla yüzüm yanmaya başladı sanırım bunun da diğerleri gibi izi kalıcaktı ama bunu umursamamayı öğrenmiştim artık . Bu sahneyi bir çok defa yaşadığım için artık ağlayıp krizler geçirmiyor yada kendime zarar vermiyorum . İfadesiz bir surat ve boş gözlerle ona bakarken daha da sinirlenip kıpkırmızı oldu - acı çekmemden ve ona yalvarmamdan zevk alıyordu pezevenk , aksini yapınca da kuduruyor - şimdi ne geliceğini çok iyi biliyorum ... Kemerini çıkarttı ve bana doğru savurdu , acı bir inlemeyle birlikte yere doğru eğildim . Kemeri ardı ardına vururken aşşağılayıcı küfürler yağdırıyordu . Kemeri bir köşeye fırlatıp yerde yatan bedenime tekmeler atmaya başladığında büzülmüş ruhumla anneme baktım , elinde sigarası açmış olduğu televizyona bakıyordu . Bilincim kapanmadan önce duyduğum son şey annemin
"yeter" demesi ve ardından karanlık .
✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧ ✦ ✧
Gözlerimi açtığımda bilincimin kapandığı eski halının üzerindeydim . Karnımda ve sırtımdaki inanılmaz acıya rağmen doğruldum . Etrafıma baktığımda Faruk'un salondaki koltukta uyuduğunu gördüm . Zorda olsa ayağa kalktığımda sırtımdaki sızlamayı hissettim artık bıkmıştım doğrusu henüz kabuk bağlamamış ruhuma yeni yaralar açılmasından bıkmıştım artık dayaktan , tacizden . Her seferinde göz yaşlarımın yanaklarımı yıkamasından . işte şimdi gitme vaktimin geldiğini anladım . Aldığım bu ani kararla odama doğru ilerlerken kapalı yatak odası kapısının ardından annemin sesine karışan erkek sesi duymam pekte şaşırılacak bir şey değil açıkcası . Odamın kapısından girip eski dolaptan bir bavul çıkardım kitapları kıyafetleri ve kulaklığı alıp bavula yerleştirdim bavulun fermuarını kapatıp dış kapıya doğru ilerledim . Hayatımın yarısını mahvettiğim eve bakma gereği duymadan kapıdan çıktım . Umarım mutlu olmayı becerebilirim
ilk defa yazıyorum umarım beğenilir yazım hataları olabilir amatörlüğüme sayın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Leke
Teen FictionAcıyla bütünleşmiş ve kendi benliğini unutmuş bir kız , acının beden bulmuş hali ile tanışırsa ne olur ? Acıya son mu verir yoksa onunla yaşamaya devam mı eder ? kalplerindeki siyah leke onları bitirmeden mutlu olmayı becerebilecekler mi ?