2 Şık 1 Seçim

Yeni Bir Hayat

Hikaye denince akla ilk gelen şey, kağıda yazılmış, masallara benziyen bir şeydir değil mi? Hikayeleri aslında hayat gibi düşünmeliyiz. Hikayelerin nasıl biteceğini bilemeyiz, tıpkı hayat gibi... Fakat aralarındaki fark şudur:
Hikayeleri okuyup bitirdikten sonra sonunu bilebiliriz. Ama hayatta ise bunu bilemeyiz...
Hikayeler genelde mutlu son ile biter. Ama bazı hikayeler ise üzgün bir son ile biter. Peki ya bu hikayenin sonu nasıl bitecek?...
                      6 YIL ÖNCE
Lise öğrencisi olan Jo-jo yeni bir liseye gideceği için çok heyecanlıydı. Hazırlandı ve okula gitti. Her yer çok güzel gözüküyordu. Herkes yanına gelip tanışmak istiyordu. Sınıfına girdi ve herkes ile tanışmıştı. Teneffüs zili çaldı, dışarıya çıktılar. Tam teneffüs bahçesinde dolaşırken birine rastladı. O kişi dünyada gördüğü en yakışıklı,...en iyi,...ve en tatlı kişiydi... Gözleri siyah, saçları kahverengi ve gülümsemesi çok güzel biriydi. O an göz göze gelmişlerdi... Tam gidecekken arkalarına dönüp birbirlerine samimi bir gülümseme atmışlardı. Jo-jo içinden: "Vay canına, gözleri ne kadar da güzel...", diye düşünmüştü ve o an aslında ikisi birbirlerine aşık olmuşlardı...
                          2 AY SONRA
Okul gezisi vardı. Jo-jo sınıfı ile birlikte gidecekti. Kamp yerine varmışlardı. Jo-jo'nın o günkü planı sevdiği kişi Hyunk-Kyung'a açılmaktı. Akşam olmuştu , sevdiği kişiye açılma vakti gelmişti. Derin bir nefes alarak odasının kapısını tıkladı. Kapıyı açan kişi sevdiği kişiydi. "İki dakika dışarıya gelebilir misin lütfen? Bir şey söylemem gerek...", demişti. "Tamam",diyerek cevap verdi. Dışarıya çıkmışlardı, fakat Jo-jo ona bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. "B-ben...", diyerek başlamıştı söze. "Evet,sen?",diyerek sordu Hyunk-Kyung. "Ben sana aşığım",diyerek devam ettirdi Jo-jo. Hyunk-Kyung orada ne diyeceğini bilemediğinden dolayı bir şey demeden gitmişti.
                              6 YIL SONRA
Artık Jo-jo her gün Hyunk-Kyung'un evinin önünde onu beklemişti... Her gün onu görmek umudu ile kalkıp, her gün onu görmek umudu ile yatmıştı. Her gün vazgeçmeden,durmadan ve yorulmadan onun evinin önüne gidip onu bekliyordu... Taakî o güne kadar... Umutsuzca kalkıp Hyunk-Kyung'un evine giden Jo-jo artık yorulmuştu, fakat yinede onun evinin önünde son kez olsun biraz beklemek istiyordu. Neredeyse 3 saat boyunca evinin önünde bekleyen Jo-jo tam umutsuz bir şekilde eve gidecekken yağmur yağmaya başlamıştı... Şemsiyesi olmayan Jo-jo artık dayanamayıp orada ağlamaya başlamıştı... İhanete uğramış gibi hissediyordu... O anda arkasından bir ses geldi ve bir adam : "Burada ne yapıyorsun?", diye sormuştu. Adam uzun boylu, şık giyinimli ve çok yakışıklı biriydi. Gözleri siyah, saçları siyah ve soğuk kanlı bir adama benziyordu. Jo-jo ağlıyarak: "Sen Hyunk-Kyung'u tanıyor musun?",diye sordu. Adam hiç birşey demeden ona elinde olan şemsiyeyi uzattı ve eve gitmesini söyledi. Jo-jo tekrardan ağlıyarak adama: "Lütfen, Hyunk-Kyung'u tanıyorsan ona buraya gelmesi söyle...",dedi. Adam hiç birşey demeden tam gidecekken arkasına döndü...Biraz bekledi...ve kızı hiç düşünmeden öptü. Jo-jo'nun elindeki şemsiye yere düştü. O an Jo-jo çok tuhaf hissetmişti. Bir başkası tarafından sevildiğini hissetmişti. İşte o an yeni bir aşk daha doğmuştu...
  ...................................
Jo-jo orada çok şaşırmıştı,çünkü hiç görmediği ve tanımadığı bir adam hiç düşünmeden ona bir öpücük vermişti. Adam tam gidecekken Jo-jo'ya dönüp, garip bir ses tonuyla: "Emin ol onu şu anda görmemelisin.", demişti. Bunun ne manaya geldiğini anlamayan Jo-jo adamın arkasından koşmuştu, fakat ona yetişememişti... Artık ne yapacağını bilmeyen Jo-jo eve gitmeye karar verir. Eve giderken aklına takılan bir sürü soru vardır: "Neden onu görmememi söyledi? Neden beni öptü? Hyunk-Kyung beni unuttu mu? Neden Hyunk-Kyung'u tekrardan göremiyorum?", gibi bir sürü soru aklına takılmıştı.

~Handan