Köyde canımız sıkıldığında gece vakitleri saklambaç oynardık. Yine bir gece başladık oyuna, ben Şükriye halanın evine girdim, Öz halam değil mahallede hep öyle deriz. Şükriye hala geçen yıl ölmüştü. Neyse, bahçeye girdim, ağaçların arasında saklandım. Şükriye halamın kimsesi yoktu, ev harabe olmuştu, saklandığım yerden içeriye baktım gölgeler dönüyordu. Hemen kaçmak istedim koşa koşa, yalnız evin önünden geçerken birşey beni tuttu, arkama baktım kimse yok ama koşamıyordum, evin içinden ki gölgeler artmıştı, mahallede yanan ışıklandırma birden patladı. Her yer karanlık oldu. Gölgeler gözükmüyordu. Ayağımda bir acı hissettim sonra sürüklenmeye başladım. Çok hızlı sürükleniyordum. Sonra durdum. Kalbim duracaktı korkudan. Tam dua edeceğim sırada kendimi tekrar sürüklenirken buldum. Ateş yanan bir yere getirdiler. Ama etrafta kimse yoktu. Ateş söndü o an gözümü kapattım, o gün kuran kursunda öğrendiğim Ayetel kürsüyü okudum. Sonra koşmaya başladım Şükriye halamın bahçesine geldim, kapıdan çıktım eve gittim. Sonra cama vurma sesleri geldi, arkadaşlarım gelmişti, bana hadi saklambaç oynayalım dediler, ben az önce oynuyorduk ya dedim. Hayır biz daha yeni çıktık dışarı dediler. Peki onlar kimdi?