03.21 am
Felix, boş sokaklarda elinde sigarasıyla yürüyordu. Gece yarısı olduğundan sokaklar tamamen boş oluyordu ve Felix rahatlıkla gezebiliyordu. Eve geldiğinde kapıyı açıp içeri girmişti. Kapının üstündeki minik çan birinin geldiğinin haberini çoktan vermişti."Çocuklar, ben geldim."
"Hoşgeldin Lix."
"Hoşbuldum Chang, diğerleri nerede?"
"İçerde uyuyorlar, gelsene. Kahve veriyim sanada. Konuşalım biraz."
"Olur aslında, hava baya soğuk."
"Daha yeni, kar yağdığı için olmasın? Sobanın önündeki minderlere geç, geliyorum ben."
Changbin elinde iki fincan kahveyle sonanın yanındaki minderlere yaklaşmıştı.
"Hayat çok değişik değil mi?"
Felix gözlerini sobanın ateşinden alıp Changbin'in gözlerine dikmişti.
"Değişik, çok değişik." Felix kahvesinden bir yudum almış ve konuşmaya devam etmişti. "İki yıldır burada yaşıyoruz..Halbuki hiç anlaşamazdık."
"O kısımlar çokta önemli değil sanki? Sonuçta şu an hepimizin bizden başka kimsesi yok. Birbirimizin ailesiyiz biz. Altı kişilik kocaman bir aile."
Felix Changbin'in dediğiyle gülümsemişti. "Kocaman bir aile.."
Changbin kahvesinin son yudumunu içmişti. "Lix yatıyorum ben, sende çok oturma. Uykusuz kalıyorsun sonra."
"Yatarım birazdan merak etme."
"O zaman iyi geceler."
"İyi geceler Chang."
Felix sobayı söndürüp, ısıtıcıyı açmıştı. Sonuçta kimse kontrolsüz bir ateş istemez değil mi?
...
"Günaydın."
"Günaydın Lixie."
"Günaydın sevgilim." Hyunjin Felix'in yanına yaklaşıp yanağından bir makas almıştı. "Kırmızı açmış seni, yakışmış."
"Bundan sonra daha çok kırmızı giyineceğim desene." Bununla beraber Hyunjin kahkaha atmıştı. "Sana her renk yakışıyor güzelim."
"Aşk pıtırcıkları gelin buraya hadi kahvaltı hazır!"
"Minho hyung uyanmadı mı hala?"
"Hakikaten, ben Minho'ya bakıp geliyorum siz başlayın." Jisung merdivenlerden hızlıca çıkıp odalarına gelmişti.
"Sevgilim, uyuyor musun hala?" Jisung Minho'nun dudak büzmüş şekilde uyumasına gülmüştü. "Çok tatlısın.."
Jisung gidip Minho'nun dudağına bir buse kondurmuştu. "Uyan bakalım uykucu."
"Her gün böyle uyandıracaksan her gün daha geç kalkarım o zaman."
"Fırsatçı şey seni. Hadi kalk kahvaltı hazır."
"İn sen geliyorum ben hemen."
"Tekrar yatmak yok bak." Minho ufak bir kahkaha atmıştı Jisung'un dediğine. "Yok, yok."
Jisung aşağı inmiş peşindende Minho aşağı inmişti. "Günaydınlaar."
"Seda Sayan mısın sen? Sabah programına giriş yapıyor sanki, gonoydonlor."
"Lix çok espirilisin bugün."
"Doğal halim canım."
"Doğol holom conom."
Felix telefonunun çalmasıyla sofradan kalkmıştı.
——
"Alo, Lee Felix?""Benim."
"Beni tanımamış olman üzücü, Yongbok."
"Adım Felix, Fe-lix, F-E-L-İ-X!"
"Anladım Yongbok, anladım. Her neyse depoya uğrarsın diye düşünüyorum."
"Neden? Ne istiyorsun?"
"Bırakmayacaktın beni Felix? Hani ben senin ilk ve son ailendim?"
"O aile o geceden sonra yıkıldı Tae."
"Miniğim lütfen affet beni."
"Tae, bitti. Bizim ailemiz yıkıldı. Biz bittik Tae. Sen bitirdin bizi."
"Felix-"
"Daha fazla dinlemek istemiyorum Tae. Depoya bugün son kez gelirim ve biter."
——"Güzelim kimmiş?"
"Tae, depoya çağırdı beni. Bende son kez gideceğimi ve sonra her şeyin biteceğini söyledim."
"Bende seninle geleceğim güzelim."
"Gere-"
"Hyunjin haklı Felix, hatta bizde gelelim. İtiraz kabul edilmemektedir."
"Of Jisung."
"Hiç oflama bana, atarım terliği götüne görürsün."
"Atıyorsun sen, sustum."
...
"Tae?"
"Felix! Hoşgeldin."
"Ne diyeceksen de, gideceğim."
Tae Felix'in ellerini avuçları arasına alıp konuşmaya başlamıştı. "Miniğim affet beni, lütfen."
Felix hızla ellerini geri çekmişti. "Seni affetmiyorum Tae. Ben sana ailem dedim, ailem! Ben annemden, babamdan, abimden görmediğim sevgiyi senden gördüm sandım ben halbuki sende onlar gibi beni hiç sevmemişsin. Sende onlar gibisin, hepiniz beni psikolojik olarakta öldürdünüz yetmezmiş gibi fiziksel olarak öldürmeye çalıştınız. Tae sen beni öldürmeye çalıştın, annemler gibi."
"Sen çok olmaya başladın."
"Doğruları söylüyorum Taehyung."
"Kes sesini Yongbok."
Taehyung Felix'e karşı silah doğrultmuştu ama bilmiyorduki arkada onları izleyen beş çocuk daha var ve o beş çocuğunda bilmediği bir şey var. Kenarda onları izleyen iki köstebek.
"Gene aynısını yapıyorsun Tae, gene beni öldürmek istiyorsun."
Taehyung tam sıkacağı sırada elinden silahın alınmasıyla kalakalmıştı.
"Sevgilimi öldürmeye çok meraklısın bakıyorum."
"Lixie iyi misin?" Jisung ve Jeongin hızla Felix'in yanına gittiklerinde aynı anda demişlerdi bunu. "İyiyim, iyiyim merak etmeyin."
"Senide öldürürüm sorun yok."
"Birilerini öldürmeye çok meraklısın bakıyorumda."
Taehyung karşısındaki bedenin üzerine doğru elindeki bıçakla yürümeye başlamıştı. Hyunjin kendini korumaya çalışıyor, Taehyung ise elindeki bıçakla onu öldürmeye çalışıyordu. Diğerleri donakalmışlardı.
Tabii Felix artık korkudan dayanamayıp Hyunjin'in elindeki silahı alıp Taehyung'a sıkmıştı.
Sıktığı gibi Taehyung'un yere yığılmasısını yere düşen silahın yankılanan sesi dahada korkunç kılmıştı."Yapmak zorundaydım TaeTae..!" Ağlıyordu Felix, her ne kadar onu öldürmeye çalışsada Taehyung ile geçirdiği çok güzel anlarıda vardı fakat Felix o anları yaşadığı kişiyi elleriyle öldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinayet | hyunlix
Fanfiction•Tüm Dünya'da konuşulan bir cinayet. 8 çocuk, peşlerindeki 4 kız ve iki köstebek.. "Yalanlarla dolu bu Dünya'da sizi buldum ben, daha ne olsun?" "Halbuki sizde yalanmışsınız." •Hyunlix, Minsung, Changin, Jeongbin •Aldatma, açık (kirli) konuşmalar, p...