old hope of love| taekook

beni kendinden uzaklaştır| drive me away

yavaş adımlar eşliğinde önümde bir kaç basamak önde giden "Edebiyat öğretmenimin" arkasından ilerliyordum.

Okula geldiğimi haber vermek adına Jimin veya Namjoona bir mesaj yazmamıştım, Taehyung'un odasının bulunduğu kat bizim bir üst katımız olduğundan sınıfımın bulunduğu kattan geçerken Jimin ve Namjoon ile karşılaşmıştım. Normalınde neden geç kalıcağımı sorgulamaları gerekirken Namjoon bedenime göre yavaş olucak bir şekilde kolumda çekerek duvar kenarına tutturmuştu

"Tanrı aşkına kook bu herif seni aldattı, ne işin varda ondan çıkıyorsun?"

Joon odası çıkışımızı anlıcak kadar zeki bir kişiliğe sahipmiş ama onu affetmiceğimi bilmeceği kadar da salak demek toplulukları. Cümleye devam konuşması sıra maydonoz gelecek gibi jimin atılmıştı.

''salak mısın, jungkook?''

konuşmaya izin vermezken namjoon söze girdiğinden dolayı konuşma hakkını alamadım.

''izin verinde konusayım artık...beni sadece odasına çağırdı bende gidiyorum. Öğretmen-öğrenci olarak''

Jimin biraz yumuşamış gibi baksa da Namjoon'un geçmiş(?) olan durumu dile getiriceğinden emindim. Ve de öyle oldu.

"Öğretmen-öğrenci ilişkinizde seni aldatmadığı manasına gelmiyor."

baskın bir yapı ile söylediği her şeyi umursamaz gibi göstersemde umurumdaydı. Bakışlarımı Taehyung'a çevirdiğimde bana olan bakışlarında hüzün dudağında ise tebbesüm vardı. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyor? Hem aldattı hem de bakışları hüzün dolu. Sadece duygusal boşluklarını doldurmak için benimle sevgiliydi yüksek ihtimalle. Bu düşüncelerden uzaklaşıp Taehyungun yanına adım atmıştım. Elini omuzuma atıcağı sıra vaz geçerek geri çekilmişti...Girdiğimiz odaya zaman gözlerimizle dolduğu bariz belliydi. İlk bu odada yakınlaşmıştık, ilk burada öpmüştü beni burada kucağına oturmuştum. Her şeyin ilkini bu odada yaşamıştık, gözlerim dolarken belli olmaması amaçlı ellimin tersi ile hızlıca silmiştim. Hem bu odada kalmak istiyordum hemde kaçmak. Ellerimi ilk odasına geldiğim zamanki gibi karnımın belirli bir yerinde birleştirmiştim. Eskiden utançtan izleyemediğim bedenini şimdi bakmak istesem bile bakamıyordum.

"otursana"

*masanın önündeki deri yaygan koltuğu gösterdiğinde başımı olumsuzca sallamıştım.*

"sadece geç kalma sebebimi sorucaktınız ardından çıkacağım."

"kook bebeğim, n'olursun yapma böyle beni sensiz mahrum bırakma."

*asıl amacı belli olduğunda yüzümü ciddi bir ruh haline büründürerek konuşmuştum*

"sizinle olan ilişkimiz öğretmen-öğrenci Bay Kim. Ayriyetten geçmiş vakitte de siz beni kendinizden mahrum bırakarak başka kollarda cinsel arzuyu aradınız."

*Kendi söylediğim cümlelere şaşırırken yanıma doğru adımlayan bedene bakmıştım.*

"küçüğüm, sana kısa süre içerisinde açıklayacağım inan bana."

"nasıl aldattığını mı açıklayacaksın?"

*hafif bir şekilde alaycı gülüş yaparken gözlerimin dolmaması adına kendimi sıkarken Taehyungun derin nefesi ile ona odaklanmıştım.*

"Jungkook, sadece bekle. Tekrardan eski biz olucaz"

"eski biz adına hiç bir şey kalmadı, Bay Kim."

Odadan hızlı bir şekilde çıkarak göz yaşlarımın akmasına izin vermiştim. Arkamdan gelmediğini anladığımda sınıfa hızlı bir şekilde adımlamıştım.

Sıramın yanında oturan Yejunu gördüğümde garip bakışlarıma maruz kalmıştı. Elinde tuttuğu şey en sevdiğim içeceklerden birisiydi, şuan bunu nasıl öğrenmiş umurumda değildi. Tek isteğim onun neden burada olduğunu öğrenmek. Ben sorgulayıcı bakışlar atarken anlamış gibi bir tepki vererek dudaklarını aralamıştı.*

"Şey Jungkook, sinirli ve üzgün gördüm seni. Seviyormuşsun da bunu gel beraber içelim."

mutlu olmuştum, o kadar olayın sonucunda beni mutlu etmişti bu cümleler. Hafif tebbesüm ederek uzattığı sütü almıştım, pipetini çıkartıp heyecan ile pakete bastırırken aptal anılar aklıma gelmişti. Gözlerimi sıkıca kapatıp açmıştım, Yejun kollarının arasına bedenimi alırken şaşkınlığım devam etmişti.*

"rahatsız mı oldun? Ben iyi gelir diye düşünmüştüm."

bedenini geri çekerken, kendi bedenimi ona daha çok yaklaştırmıştım. Bebek gibi vücudumu ona yaklaştırırken mırıldanmıştım.

"hayır, rahatsız değilim."

bedenime sarılan yejun ile ders zili çalmıştı, dudağımı hafifçe büzerken ders zili çalar çalmaz sınıfa giren taehyung ile bakışmıştım. Yejuna ve taehyunga sırayla bakarken neden bu kadar hızlı geldiğini düşünüyordum, iri çıkan ses tonu ile yejun ve benim sarılan bedenime bakarak kaşlarını çatmıştı.

"sınıftaki yabancılar çıksın, önemli bir konu anlatacağım ardından sınav yapacağım."

sınıfta bulunan herkes şaşkın bakışlar ile bakarken yejun ellerimi elleri arasına alarak küçük bir öpücük bırakmıştı. Bu samimiyet nereden geliyordu, anlamıyordum. Sınıftan hızlıca çıkarken bakışlarımı Yejunda tutmak yerine Taehyunga doğru çevirmiştim.

[...]

sınıf toplaşmış, taehyung konuyu anlatmaya başlamıştı. Edebiyat dersinin "sevgi, aldatmak, pişmanlık." konuyla ne alakası vardı bilmiyorum. Ama sesini dinlemek istiyordum, eskiden yüzünü de incelerdim ama artık yüzümü sıraya gömmerek sesini dinliyordum. Duyduğum ses ile kızarmış yüzümü kaldırmıştım.

"jungkook, anlattığım şeyler hakkında bir şey eklemek ister misin?"

az önce kurduğu cümleleri zihnime getirmeye çalışırken ayağa kalkma gereğinde bulunmayarak gözlerimi kırpıştırmıştım.

"Seven insan sevgiyi başkasında bulmaya çalışmaz. Seven insan eğer ki sevdiği kişi de kusur buluyor ise asıl sen kusurlusundur. Sen sevdiğinden dolayı o kişi özeldir, senin adına. Herkesten kıskanırsın onu, senin kalbin onun adına haykırır. Ne başkasının üzerinde terk erken haykırır, ne de başkasının elini tutarken sadece onu düşlerken kalbin ısınır,çarpar. Sen gidip ne bir cinsel arzu ne de başka bir sebepten dolayı başkasına gitmemelisin."

imalı sözlerim ile tekrardan otururken Taehyung'un bakışları umurumda değildi, sınıfta ki alkış sesleri kısa süreli de gelse gülümseyip tekrardan kafamı sıraya gömmüştüm.

gelecek bölüm:

"bu nasıl sınav?... Bu sınav değil. Taehyung neler olduğunu anlatmaya çalışmış."

çok üzgünüm, hayalet okurlarım🤍
Bu bölüm kötü yazmak durumunda kaldım ve uzun zamandır bölüm atamıyordum eğer yazım yanlışı filân var ise üzgünüm
İYİ UYKULARR