Yeşil gözler büyük camdan dışarıyı dahası gökyüzüne baktı. Sanki hava onun içiydi. Fırtına yoktu ama ikide bir gök gürlüyor ve aralıklarla şimşek çakıyordu. Her an patlamaya hazırdı aynı Harry gibi.
Harry mahkemeden sonra yoldaşlığın toplandığı eve getirilmişti. Weasley ailesi buradaydı, Tonks , Lupin ve arkadaşları. Ama harry geldiğinden beri kimse ile konuşmaya karar bile vermemişti. Ron konuşmak istemiş ama annesi onu durdurmuştu. Harry'i yalnız bırakmak için herkes odadan çıkmıştı.
Ne kadar seçilmiş kişi olsa da unutmamaları gereken şey onun bir çocuk olduğuydu. Arkadaşlarıyla eğlenmeli , ders çalışmalı, gezip tozmalıydı ama hayır onun hayatını bir adam mahvetmiş ve çocukluğunu da mahvediyordu.
Harry gözlerini kapatıp başını pencereye yasladı. Birkaç gündür gözüne uyku girmiyordu. Ne zaman gözünü kapatsa Cedric aklına gelip çığlıklar içinde kalkıyordu. Sabahlara kadar Voldemort için beddua ediyor ve akmasını istemediği yaşları tutmaya çalışacaktı.
Birkaç dakika sonra odaya vaftiz babası geldi. Harry sesle hemen gözlerini açtı. Sirius her zaman ki asil halindeydi. Harry vaftiz babası ona yaklaşınca hemen sıkıca sarıldı. Artık gözlerindeki yaşlar durmuyordu. Tutmaya ne gücü ne de dermanı kalmıştı.
"Harry..."
" İyiyim."
Sirius ona sıkıca sarıldı. Bir şey konuşulmadı ki zaten konuşmalarına da gerek yoktu. Sessizlik her şeyi anlatıyordu. Harry gözlerini kapatıp sadece sarıldı. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama dışarı da ki havanın sesi durulmuş ve hafif bir yağmur başlamıştı. Harry ne kadar içinde fırtınalar kopsa da arkadaşlarının ve ailesinin yanında olduğunu biliyordu. Molly sahneyi bozmak istemeden kapıdan izliyordu. Ama yemek saatiydi bu yüzden herkesi toplaması gerekiyordu. İçi el vermeyerek kapıyı tıklattı. İkisi de ayrıldı . Molly mahcup bir şekilde gülümsedi.
"Yemek saati. Güçlenmeniz için yemelisiniz"
"Ben yemekten kilo aldım Molly" Sirius isyan ederek yemek odasına gitti. Molly Harry'e döndü ve gülümseyip başından öptü.
"Ne olursa olsun yanındayız Harry. Asla kendini suçlama ve üzülme." Harry güldü. "Eğer üzülmeye devam edersen gidip o bakanlığı basacağım ve hepsini büyüleyeceğim " Harry'nin yanaklarını sıktı.
"Bayan Weasley yanaklarım acıyor " Harry gülerek söyledi ve yemek odasına kaçtı. Molly peşinden güldü. Kasvetli hava az da olsa gitmişti.
"Fred yeter " Ron saçını bozan abisine bağırdı ama o sadece gülüyordu.
"Ben Fred değilim"
"O zaman hanginizseniz yeter " Ron yemeğini yerken alttan abisinin ayağına tekme attı ama bu annesinin kafasına tokat atmasını sağlamıştı." Owww"
"Uslu durun" Fred ve George'un da kafasına bir tane vurmuştu.
"Anne ya" ikisi de bir ağızdan uyumla söyledi ve yemeğe başladılar. Harry herkesin mutlu olmasına sevinmişti. Kendisi de gülerek sohbete katıldı.
Yarım saate yakın bir süre sonra Lupin gülümseyerek içeri geldi.
"Ne oldu yüzünde güller açıyor " Sirius yakın arkadaşına sordu.
"Harika haberlerim var. Kızım Lamia buraya geliyor "
Harry içtiği su , ron da yediği yemek ile boğulup öksürmeye başladı. Hermoine şaşırsa da diğer ikisi gibi tepkiler vermemişti. Sirius da şaşırmıştı. Arkadaşı hep ondan bahsederdi ama ne onu görmüştü ne de ziyarete gelmişti. Tabi Sirius'un görmesi son 2 yıla kadar imkansızdı. Hapisaneye bir çocuk getirmek zordu sonuçta. Sadece bebekken görmüştü. Daha sonra Remus'un getirmesini istemişti ama karanlık lord olayları daha da artmıştı ve Remus güvenlik için getirmemeyi seçmişti. Kız o zamanlar 7 aylık olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vengeance
Fanfictionİntikam arayan bir Black, Kardeşi gibi gördüğü çocuğu korumak isteyen bir Lupin. İkisinin farklı istekleri ve görevleri var fakat bu yolda birbirlerine destek olabilecekler mi? Yoksa acımasız bir kara büyücünün hedefi mi olacaklar. Eşcinsellik vardı...