Genç Adam

106 15 5
                                    




Genç adam ağır adımlarla yürüyordu. Havanın yağmurlu olmasına ve şemsiyesinin olmamasına aldırış etmiyordu bile. Günlerin yorgunluğu vardı üzerinde. Evden işe işten eve giden birisiydi sosyal hayatı yok denecek kadar azdı. Hayatı iş olmuştu ve kovulunca boşluğa düşmüştü adeta. Tabi bir de kardeşi Zeliha vardı. Anne ve babalarını Marmara depreminde kaybedince birbirlerine söz vermişlerdi "hiç ayrılmayacağız!" diye ve bütün zorluklardan el ele kurtulmuşlardı ağabey kardeş . Depremden sonra simit satmış hem kendini hem de kardeşini okutmuştu. Üniversite zamanında farklı bir şehre yerleşmişlerdi ve ağabey kardeş aynı okulda farklı bölümlerde okumuştu adam maliye Zehra ise hukuk. Yıllar geçip üniversiteleri bittiğinde tekrar İstanbul'un yolunu tutmuşlardı. İlk iş görüşmesinde işi almıştı ve yıllardır o işte çalışmıştı üç gün önce kovmuştu onu,yürürken kovulmasının nedenini anlamaya çalışıyordu. Ne yapmıştı ki kovulmuştu? Günlerdir aklında bu soru vardı. İşten kovulduğundan beri mahallenin kahvehanesine gidiyor dönüş saati yaklaşınca eve gidiyor böylece kardeşi kovulduğunu farketmiyordu. Eve gittiği sokak tenhaydı. Sokakta bulunanlar bir elin parmağını geçmeyecek kadardı, önüne bakarak ilerliyordu. Önünde siyahlara bürünmüş yirmi beş, otuz yaşlarında kumral bir kadın vardı. Sigarasından son bir kez çektikten sonra gelişi güzel fırlatıp çantasına bir sigara daha almak için uzanmıştı o esnada, Genç adam arkasından aldığı darbeyle yere yıkılmıştı. O şokla gördüğü bir çift eski ayakkabının hızla kadına doğru ilerlediğiydi. Eliyle yerden destek alarak kalktığında kendisini iteni daha iyi görebilmişti. kafasında siyah bere, üzerinde yırtık pırtık penye ve yamalı kırmızı pantalon vardı. Ama asıl ilgi çekici olan adamın eldivenleriydi. Deri ve görünüşe bakılırsa üzerindeki kıyafetlerden daha yeniydi eldivenler. Deri eldivenli adam kumral kadına doğru koşuyordu. Sabahtan beri olan umursamaz tavrı bir anda değişmişti. Deri eldivenli ,kadına iyice yaklaştı ve çantasına elini uzattı. Kadın durumdan habersiz çantasından çıkarttığı ikinci sigarasını içiyordu. Deri eldivenli ,kadının omzundaki çantayı kavradı. Çanta omzundan dirseğine doğru gelmişti kadının .Bunu fark eden kadın çantayı iki eliyle kavradı ve adamla kadın arasında sert bir çekişme başlamış oldu. Bu çekişme adamın cebinden bıçak çıkarmasıyla bitmiş oldu. Kadın bıçağı görünce çantayı bırakmak zorunda kaldı .Ne bir çığlık attı ne de başka bir şey kısık bir sesle" Senin olsun " dedi .Adam birkaç adım attıktan sonra kadın yerden ne çok büyük ne de çok küçük tam ikisinin arası kadar boyutu olan bir taş alıp gerilerek deri eldivenliye doğru fırlattı. Taş büyük bir hızla adamın sırtına geldi ve yere yıkıldı. Genç adam bütün bu olanları şaşkınlıkla izliyordu,düşüncelerine göre kadın çığlık atacak o da yardıma koşacaktı. Kadının çığlık atmamasını anlayabilmişti ama o taş atmayı hiç beklemiyordu. Kadın yere düşen adamın yanına koşarak karnına karnına sivri burunlu ayakkabısıyla vurmaya başladı. Sinirini boşalttıktan sonra adamın elindeki çantayı aldı ve yoluna devam etti. Genç adam da deri eldivenlinin yanına gelip iki üç tekme attı ve yoluna devam etti. Karşıdan simitçi geliyordu cebindeki son parasını da simite verip evin yolunu tuttu. Eve geldiğinde saat sekizi bulmuştu. Kapının önünde duran nakliye kamyonunu fark etti ama fazla önemsemedi komşuluk ilişkilerinde pek iyi değildi. Apartmandaki kimseyi tanımıyordu.Zaten onun için iki şey vardı; biri iş diğeri Zeliha.


Cebindeki anahtarla kapıyı açıp içeri giriyordu ki arkasından seslenen ihtiyarın sesini duydu "Evladım tutar mısın ?" Bu apartman yöneticisi Kamil amcaydı. Onu da aydan aya aidat verirken görüyordu. Kapıyı Kamil amca gelene kadar tuttu sonra beraber içeri girdiler . Kamil amca sohbet açmaya çalıştı ama Genç adam hep kısa cevaplar veriyordu bu da sohbetin ilerlemesini engelliyordu. Kamil amcayla merdiven ile posta kurtlarının kesiştiği yerde ayrılırken Kamil amca genç adama dönüp "Evladım senin adın neydi?" İki yıldır bu apartmanda olmasına rağmen kimse onun adını bilmiyordu ,soğuktu çünkü insanlara karşı,kimseyle selamlaşma dışında sohbeti olmuyordu. Zeliha öyle değildi herkesin tanıdığı, sevdiği, tatlı bir kızdı sohbetine doyum olmuyordu. Posta kutusundan kendisine gelen zarf ve faturaları alan adam yöneticiye döndü "Gazanfer... Bu zamana kadar bilmiyor muydunuz? "dedi. Kamil amca "Hayır" deyip gülümsedi ve oradan ayrıldı. Gazanfer faturaları cüzdanına koyup cebine yerleştirdikten sonra merdivenlerden çıktı.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bana Ne OluyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin