Kahvaltımı yapıp hızlıca evden çıktım. İlk önce kardeşimi okuluna bıraktım sonra dolmuşa binip okula vardım. Sınıfa geçip zil çalana kadar kitap okumayı planlıyordum ama maalesef öyle olmadı. Okulun erkeklik
taslayan tayfası tarafından zorbalığa uğradım her zaman olduğu gibi. Zil çalar çalmaz sınıftan gittiler. Güne mutsuz bir şekilde başladım. Artık günlük rutin haline gelmişti.En sevdiğim hocanın dersiydi. Tüm
sorunlarımı dinleyen ve çözüm bulan nadir kişilerdendi. Dersi severek dinledikten sonra hocayla beraber teneffüste kantine geçip kahve içtik. Dediğim gibi benden çok iyi anlıyor, ‘bir sorunun var mı?’ diye sordu. Bende sabah olanları anlattım ve onlara tutanak tutacağını söyledi. Hocayla konuştuktan sonra sınıfa doğru gitmeye başladım. Sınıfın kapısının önünde esmer bir kız duruyordu. Çok güzel bir kız. Sanırım aşık oldum, o bakışları gülüşleri beni benden aldı. Bu sorunlarımın içerisinde aşık olamam pek doğru değildi.Sınıfta konuştuğum çok fazla kişi yoktu. Toplasan üç bilemedin dört kişi. Arkadaşlarımla kitaplar hakkında konuşmaya bayılırız. Bir de Songül hoca
katıldığında sohbet daha da güzel oluyordu.Boş dersimizde en son okuduğumuz kitap hakkında konuşmak için okulun kantininde buluştuk. Hepimiz aynı kitabı okumuştuk, hep beraber tartışmaya başladık. Sabah olanlar yüzünden tartışmaya pek fazla katılmadım. Tartışma bitince hoca aramızdan ayrıldı. Arkadaşlarla okul çıkışı bir kafeye gitmeyi planlıyorduk. Dışarıya fazla çıkmayı sevmediğimi biliyorlardı ona rağmen sık sık beni dışarı çıkarmaya çalışıyorlardı. Onları kırmamak için hayır diyemiyordum.
Okulun karşısına çok güzel bir kafe açıldığını söylediler. Oraya gittik, yanımıza da kitaplarımızı aldık. Yanımızdan hiç eksik etmezdik. Kahvelerimi alıp bir masaya geçip kahvelerimi yudumlarken kitap okumaya başladık.
Kitap okurken zaman çok hızlı geçmişti. Hava kararmadan evlere dağıldık. Eyvah! Anneme haber vermeyi unutmuştum. Telefona baktığımızda annemden beş cevapsız çağırı. Evden içeri girdiğimde baya bir azar işittim. Neyse azar işitmeyi de atlattım. O da geçip biraz dinlendim.
Dinlendikten sonra masaya geçip biraz ders çalıştım. Saat dokuzu geçiyordu. Gizli numaradan birisi aradı. Açsam mı açmasam mı çok kararsız kaldım. En sonunda açtım ve sessize aldım. Karşı taraftan değişik bir sesle ‘çok az kaldı’ diye bir ses geldi. Dört beş kere bunu tekrarladı. Bu saatte bu eşek şakasını yapan kimdi ki. İçime bir ürperdi girdi. Kim olabilirdi ki? Arkadaşlarım kesin değildi.Çok fazla takmadım bu konuyu. Kitap okumaya başladım. Yeni bir kitaba başlamıştım. Güzel sürükleyici bir kitap. Kitap okurken telefonuma bir bildirim geldi. Çok az kaldı yazıyordu. Neye az kalmıştı? Ne oluyor? Kim benimle uğraşıyor? Telefonu alıp babamın yanına gitmek istedim ama
babamla aram pek iyi değildi. Telefonu kapatıp yatağa geçtim ve düşünmeye başladım. Benimle bu kadar acaba kim uğraşıyordu? Bunları düşünürken uykuya çoktan dalmıştım.Sabah uyandığımda telefonuma bildirim geldiğini gördüm. Korkuyordum yine aynı mesajı görmekten. Açtım, mesaj arkadaşımdan gelmiş. Derin bir oh çektim. Okula geç kalmışım, arkadaşım nerde kaldın diye yazmış. Hemen hazırlanıp evden çıktım. Okula vardığımda herkes
dersteydi. Kapıyı çalıp içeri girdim ve sırama geçtim.Zil çalar çalmaz Önder’in yanına gidip dün akşam olanları anlattım. Şaşkınlıkla beni dinledi. Olanları ailene söylemen lazım dedi ama söyleyemezdim. Söylesem bile beni umursamazlardı.
Şuan gözlerim çok doldu. Herkes sınıfta ağlayamıyor da. Az daha sabrettikten sonra okulun arka bahçesine gidip ağlamaya başladım. Kimse beni sevmiyordu. Ailem benden nefret ediyordu, hiçbir zaman
sevmeyecekler. Hep yalnız kalacağım hep olduğu gibi.Birden Songül hoca geldi yanıma. Bahçede nöbetçi sanırım yoksa burada olduğunu nerden bilecekti ki. Niye ağlıyorsun diye sordu. Cevabını söyledim ve beraber müdür yardımcısının odasına gitti. Olanları ona da
anlattım. Telefonumu alıp incelediler. Bana hiç bir şey demediler. Telefonu verip beni sınıfa gönderdiler ve onlar bir şeyler konuşamaya başladılar.Hocam bir şey yapmamız lazım. Çocuğa tehtid mesajları geliyor. Hangi çocuğa böyle mesajlar gelir hocam? Bur an önce bir şey yapmamız lazım.
Polisi arayıp olanları onlara da anlatmışlar. Okul dağıldıktan sonra okula polis geldi ve olayları bir kere daha benim ağzımdan dinlediler. Ailemi arayacaklarını söylediler ben hemen karşı çıktım. Çünkü beni
umursamıyorlardı. Annemi aradılar ve okula geldi. Söylene söylene odaya girdi. Songül hoca ile biz dışarıda bekledik annem ile polisler konuşana kadar.Konuşmalarını bitirdikten sonra annem yanıma gelip bana sarıldı. Şaşkın bir şekilde Songül hocanın yüzüne bakıyordum. Bir süre sonra canım oğlum dedi annem. Olanlardan sonra annemin bana böyle bir tepki vereceğini hiç beklemiyordum. Eve gittik annem babamı arayıp olanları
ona da anlattı. Babam hemen işten çıkıp eve geldi. Ondan da annemin verdiği gibi bir tepki bekliyordum ama tam tersi oldu. Yüzüme iki kere vurduktan sonra elimden telefon alıp odama kilitledi. Annem karşı
çıkmaya çalıştı ama boşunaydı çünkü babam dinlemedi onu.Hayatımda ne olup bittiğini bilmiyordum. Her gün farklı bir olay ile karşılaşıyordum. Her şey çok berbat...
Sabah oldu normalde okula gitmem lazımdı ama babam hâlâ kapım açmamıştı. Sanırım okula göndermeyecek. Annem Songül hoca’yı aradı ve olanları anlattı. Songül hoca müdür yardımcısı ile evimize gelip babam ile konuştular. Başta çok kararlıydı okula göndermemeye sonra ise kararı değişti ve hocaların sözünü dinledi. Kapımı açtı. Hemen Songül hocaya sarıldım ve kulağına “beni buradan götürür müsün” hocam dedim. Çantamı alıp okula gittik. Olan olaylardan okulun haberi yoktu. Olmasın da bir zahmet...
Sınıftaki boş duvarlara bakıp hayat sorgulamaya başladım. Her şey daha
çok kötü oluyordu. Ölmeye karar verdim ama yapamazdım. Tam bunları düşünürken sınıfa zorba çocuklar geldi. Yine alay etmeye başladılar. Bağırıp çağırıp ve alay ettikten sonra gittiler.Buralardan gitmek istiyordum, çok uzaklara... Kimsenin olmadığı, doğa ile iç içe küçük bir evde ömrümü geçirmek istiyordum. Hayalini bile kurmak çok güzeldi. Umarım hayatta kalırsam gerçekleşir.
2 yıl sonra...
12. sınıfın başı. Okulun ilk günü ve biraz heyecanlıydım. Nedense içimde bir burukluk vardı. Umarım bu sene güzel geçer tek temennim bu. Üstümü giydim ve okula doğru yol aldım. Yolda giderken başım dönmeye başladı ve nedenini bilmediğim bir şekilde ansızın yere düşüverdim. Aslında hasta da değildim. En sonunda yerde bayıldım...
Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Bayıldığımı görünce insanlar ambulans çağırmışlar. Annemin doktorla konuşmalarını kulak misafiri oldum, doktor kötü bir hastalığa yakalandığımı söylüyordu. Benim uyandığımı görünce her ikisi de sustu.
Yanıma gelip “nasılsın” diye sordular. Başım çok ağrıyordu. Kesin kötü bir şey vardı ama bana söylemiyorlar.
Hastaneden taburcu olup eve gittik. Annem birkaç gün evde bana bakacaktı. Hiç söylenmiyordu. Bu beni çok şaşırtıyor ve bir yandan da mutlu ediyordu. “Canım oğlum, bir tanem gibi laflar havada uçuşuyordu.
Songül hoca hastaneye kaldırıldığımı duyar duymaz bizim eve geldi. Biraz konuştuk, sohbet ettik. Annem ile diğer odada bir şeyler konuştular. Sanırım hastalığımdan bahsediyor, başka ne hakkında konuşacaklar ki. Acaba hastalığımı benden niye gizliyorlar?
![](https://img.wattpad.com/cover/344932974-288-k566965.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
Teen FictionSevilmeyen, zorbalığa uğrayan, nefret duyulan birisi olacağım. Ben bu azabı çekmek istemiyorum. Yardım eli uzatacak kimsem yok... Bu savaşı kaybedeceğim.