ᥫ᭡¹

9 2 9
                                    

Airplane pt. 2
-Bangtan Sonyeondan

🌻
Lee Haneul

Kuşlar tüm güzelliğiyle ötüyorlardı bu sıcak günde. Güneş herkesi kavurmaya yetiyordu. Birileri eliyle kendine yelpaze yapmaya çalışıyor, birileri ise gölgelik yer arıyordu. Gördüğüm liseli grubu ise birbirinin kafasından aşağı su döküyordu.

Sokaktakiler ne hissediyor bilmiyordum. Tek bildiğim şey kimsenin üzgün görünmediğiydi. Herkes mutlu gibiydi. En azından kafenin penceresinden gördüğüm bununla sınırlıydı.

Nedense ben mutsuzken herkes mutluymuş gibi hissediyordum.

Bu hissi içimden bir an önce atmak için bakışlarımı boş olan kafeye çevirdim. Patron gelmediği için kapalıydı ve Felix de konuşmak için beni buraya çağırmıştı. Daha doğrusu ben, o beni aradığında telefonu ağlayarak açmıştım. Ona ihtiyacım olduğu için nerede olduğunu sormuştum ve o da bana kafede olduğunu söylemişti.

Şimdi ise ahşap tezgahın arkasında tabakları diziyordu. Az sonra işinin bitmesini umuyordum.

Ona baktığımı anlayınca gözlerini bana çevirdi. Yüzündeki tedirgin ifade bir süreliğine gitti ve bana hafifçe bir gülümseme sundu. Ben de zorlukla ona gülümsedim. Boğazımdaki sihirli ipler birbirine girmişti. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Gözlerim yanıyordu.

Hâlâ ben ona bakarken gözünü benden ayırdı ve son porselen tabağı da yerleştirdi tezgahın üzerindeki sepete.

Hızlı adımlarla yanıma geldi. Yüzündeki ifade endişe ve hüzün doluydu. O, her zaman olduğu gibi benim için endişeleniyordu aynı benim onun için endişelemem gibi. Karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu. Üzerinde çalışma önlüğü yoktu kafe kapalı olduğu için. Onun yerine beyaz bir tişort ve altına da siyah bir eşofman giymişti. Tarzını seviyordum.

Bana merak dolu gözlerle bakıyordu. Konunun ne olduğunu az çok biliyordu.

"Haneul, sen iyi misin?"

Kalın ve boğuk sesinden endişe akıyordu.

Cümlesinden sonra kendimi tutamadım. Duygularım altüst olmuştu. Kimsenin önünde ağlamayı sevmezdim. Bu benim en büyük korkularımdan biriydi. Rezil olacağımı düşünürdüm. Ama karşımdaki yedi yıllık arkadaşım olunca utanma duygusu kalmıyordu.

Göz yaşlarım bunca zamandır kendimi tuttuğum için isyan etti ve yanaklarımdan aşağı düştü bir bir. Felix ağladığımı görünce bunu bekliyormuş gibi hemen yanımdaki sandalyeye oturdu. Kollarını şefkatle bana doladı. Başımı nazik bir hareketle boynuna çekti. Diğer eli de saçıma ulaşmıştı bile. Göz yaşlarım onun beyaz tişörtünü ıslatıyordu. Kendimi rahatlamış hissediyordum.

"Şşt, geçecek güzelim, bu da geçecek. "

Elleri saçımı okşarken huzurluydum ama bu kalbimin acısının geçmesini sağlamıyordu.

"Ne zaman geçecek peki?"

Sesim ağladığım için boğuk çıkmıştı. Saçıma ufak bir buse kondurdu. Mayıştığımı hissediyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

No More | hoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin