33.bölüm

5.4K 487 56
                                    



Ölüm.. İki hece tek kelime.
Eğer ölen senin da canın değilse ne kadar kolay gelir söylemesi, 'ahh yazık yakınlarına' der geçersin.
Kimse anlayamaz senin ne hissettiğini yüreğinin nasıl kavrulduğunu.
Senin de ölmek isteyişini ama ölemeyişini..

Peki şu an hissettiğim neydi?
Bomboş gözlerle yoğun bakım kapısında bekliyordum.
Filmlerlede ki gibi camın arkasından falan göremiyorsun içerde ki canını, en az iki kapıdan geçiyor doktorlar hemşireler.
Ve ben şu an ne görebiliyorum ne sarılabiliyorum.

Gözlerimde yaş kalmadı ağlamaktan, ellerim sema da dilimden sürekli aynı kelime düşüyor.
" Allahım lütfen alma babamı yanına"
Şu an sadece babama ihtiyacım vardı.
Oradan çıkıp tekrar güzel bebeğim diyerek saçlarımdan öpsün istiyorum.
Oradan çıksın da isterse yine kavga edelim ilk tanıştığımız zamanlarda ki gibi karışsın her şeye ama çıksın oradan.

O lanet olası haberleri gördükten sonra tüm algım kapanmıştı.
Dayım babamın iyi olduğunu söylesede inanmamıştım.
Çocuk yoktu karşısında.
Apar topar evden çıkmıştık dayımla, dedemler de gelmek istemişti ama keskin bir dille reddettim.
"ölse de kurtulsak dediğin adama gelip iyileşsin diye dua edeceğini sanmıyorum lütfen gelme dede" demiştim.
Cevabını beklemeden çıkmıştık evden.
Bir buçuk saat sonra hastaneye geldiğimizde ilk abimi görmüştüm.

Abim de benim gibi bitik haldeydi, birbirimize sarılıp ne kadar ağladık bilmiyorum.
Etrafımız ne kadar kalabalık olursa olsun ikimiz yalnızdık şu an.
Aynı acıyı paylaşıyorduk, ikimizde babasız kalmaktan korkuyorduk.

Şimdiyse abim adliyeye gitmişti babama saldırı düzenleyen adamların en ağır cezayı alması için zaman kaybetmek istemiyordu.
Onun intikam alma şeklide böyleydi.
Babannem dün bayıldığı için bir odada kalıyordu dede bey yanındaydı.
Amcam doktor arkadaşlarının yanına çıkmıştı en azından içeri benim iki dakika olsa da girmem için.
Dayım bir şeyler yemem gerektiğini söylüyordu kantine inmişti ama canım istemiyordu.

İçeri her girip çıkan doktor ve hemşirelere babamı soruyordum aldığım tek cevap durumunun stabil olduğuydu.
Burada beklememe gerek olmadığını söylüyorlardı.
Durumunda değişim olunca onlar haber verirmiş.
Gitmezdim ki gidemezdim, babam uyanana kadar burada kalacaktım.
Hissederdi belki onu beklediğimi bırakmazdı beni.

Elinde tost ve meyve suyuyla gelen dayım yanıma oturdu.
Elindekilerini bana uzattığında olumsuzca başımı salladım.

"hadi güzelim çok az da olsa ye, bak Kenan abi uyanınca kafamı kırar yoksa sana iyi bakmadım diye" dediğinde gülümsedim.
Buruk bir gülümsemeydi.

"uyanır demi dayı" diye sordum.
Birilerinden bunu duymaya ihtiyacım vardı.

"uyanır tabi uyanır uyanmazda çok üzülür seni böyle görürse" diyerek tekrar uzattı elindekileri.

Elindekileri alıp küçük ısırıklarla yemeye başladığım da küçük çocuklar gibi kandırılıp avutulduğumu hissediyordum..
Elimde ki tostun yarısını yiyip geri bırakmıştım midem almıyordu ki.
Amcamın geldiğini görünce ayağa kalkıp yanına doğru gittim.

"amca nolur gireyim içeri" diye yalvarmaya başlamıştım bile.

"güzelim, normalde bu yasak ama en fazla 5 dakika girmen için izin aldık, ama kimseye söylemek yok dediğinde amcama sıkıca sarıldım.
Bir hemşire gelip beni içeri almıştı, içeride bir oda da önlük, bone ve maske takıp ellerimi dezenfekte etmişlerdi.
Yoğun bakımın asıl kapısına gelince kalbim çok hızlı atmaya başladı.

"sadece 5 dakika lütfen bizi zora sokmayın 3 nolu bölüm" diyen hemşireyi başımla onayladığım da kapı açıldı.
İçerisi bölüm bölüm ayrılmıştı.
Dediği yere gelince gözlerimde yaş aktı.

İçeriye girdiğimde bağıra bağıra ağlamamak için dudaklarımı ısırdım.
Adını bilmediğim bir sürü makinelere bağlıydı babam.
Yüzü solmuştu.
Üst bölgesi çıplaktı beline kadar örtü vardı üzerinde.
Kalbinin hemen altında gördüğüm sarılı yarayla göz yaşlarım hızlandı.
Yarasının nerede olduğunu bilmiyordum.
Yanına yaklaşıp elini tuttum soğuktu.

"baba, babacığım ben geldim sen çok özledim diyince dayanamadım bak" diyip güldüm sanki beni duyuyormuş gibi.

"lütfen beni ve abimi bırakma baba, sana çok ihtiyacımız var seni çok seviyoruz, abim seni vuranların peşinde merak etme.
Seni seven herkes burada baba bizi üzme ve uyan lütfen"diyip yutkundum.

"sen gidersen küçük fırtınan nefessiz kalır baba, lütfen uyan söz artık üzmeyeceğim seni, şimdi çıkmam lazım hepimiz seni bekliyoruz uyan ve kalk kahramanım seni seviyorum" diyerek elini öptüm.
Elimi son kez yüzünde ve kirpiklerinde gezdirip çıktım.
Üzerimdekileri çıkarıp attıktan sonra tamamen çıktım yoğun bakımdan.

Amcam yine gözükmüyordu ortalarda, babamla ilgilenmek için izin almaya çalışıyordu ama yasaktı.
Abim gelmişti ve dayım elinde ki tostu zorla abimin ağzına sokuyordu.

"ye şunu sarışın savcım uyanınca sizi kötü görürse üç gün adliyede ağırlar beni şerefsizim" diyip tekrar soktu bir parça tost.

"tamam yeter bu kadar çek şunu artık" diye elinden kurtulan abim başını çevirdiğinde göz göze geldik.
Dolu gözleriyle ayağa kalkıp yanıma geldi.

"abim iyi mi babamız" diyip sarmaladı beni.

"elleri çok soğuktu abi, kalbinin altından vurmuşlar acımadan" diyip sarıldım.
Bunları demem onu da üzüyordu ama elimde değildi.

"şşş tamam incitanem ağlama iyi olacak babam bak gör aslan gibi o aslan" diyip benimle oturdu kalktığı yere.

"kurt bakışlım o benim bir kere" diyerek burnumu çekip güldüm.

Abim saçlarımı severek eve gidip dinlenmem gerektiğini söylüyordu ama ikna edemeyeceğini farkedince vazgeçti.
Şu an yoğun bakım ünitesinin kapısında abimle omuz omuza bekliyorduk.
Babannem biraz daha iyi olunca onlarda gelmişti buraya tekrar.
Eve gitseler iyi olurdu yaşlı insanlardı sonuçta ama onlara da hak veriyorum.
Hangi anne, baba çocuğunu bu durumda bırakır gider ki.

İçeriden telaşla çıkan hemşireyi görünce ayaklandım içimi korku kapladı ne olmuştu ki.
Ya babamsa.
İki doktor koşturarak gelip içeri girmişti hızla.
Abimlerde benim gibi korkmuştu.
Babamın doktoru da içeri girmişti ama sadece babamın doktoru değildir demi.
Yarım saat sonra doktor çıktığında yanına koştum.
Dilim tutulmuştu, yada alacağım cevaptan korkuyorum.

"Kenan bey" der demez ağlamaya başladım öyle bir ağlıyordum ki hıçkırarak.

"beni bırakmayacağını söylemişti" diyebildim sadece o ağlamanın arasında.
Diğerleri de doktora bir şeyler soruyordu ama uğultu gibi geliyordu bana.
Doktor yüzde buruk bir gülümsemeyle bana baktı.

"doğru söylemiş küçük hanım babanız sizi bırakmadı, uyandı tüm tetkikler yapıldıktan sonra normal oda ya alacağız" dediğinde koridorun köşesine gidip yere oturarak başımı dizlerime yasladım.
Diğerleri sorular sorarken ben içim çıkana kadar ağlıyordum.
Beni, bizi bırakmamıştı.

Abim gelip sarıldığında birazda onunla ağladık ama mutluluktandı bu sefer.
Rahatlamış hissediyordum kendendimi.

Yarım saat kadar sonra babamın alındığı odanın önüne gelip göz yaşlarımı sildim kapıyı açar açmaz babamın bakışları, bakışlarımı buldu.
Hasret kaldığım sesini duyunca Gözümden tek bir damla yaş aktı.

"küçük fırtınam"



















Bu kadar dram yeter aşko uyansın artık Kenan.

Ah Vira'm güzel bebeğim ne üzüldün be.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

V İ R AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin