14. BÖLÜM: SÖNMÜŞ ATEŞ

3 3 0
                                    

Tedbirlerin hafifletilmesi Özgür’ün kulağına birkaç gün sonra gelebildi. Oduncuların kendi aralarındaki konuşmalarından öğrenmişti. Bu sırada Özgür’ün ormanda olduğu haberi isyancı liderler arasında yayılıyordu. Sonunda Özgür’ün yanına ilk gelen isim Kaan oldu. Ormanda uzun bir süre Özgür’ü aradıktan sonra bulabilmişti. Özgür bitap duruyordu. Fazlasıyla zayıflamıştı, neredeyse kemikleri sayılıyordu. Saçı, sakalı uzamış, karmakarışık olmuştu. Gözleri kıpkırmızıydı, göz altlarıysa mordan siyaha dönmeye başlamıştı. Yüzündeki kemikler seçilebiliyordu. Ayrıca oldukça uzun bir süre duş almadığı için de kokusu fazlasıyla berbattı. Uzaktan biri görse yabani bir hayvan sanabilirdi. Ormanda bu kadar süre boyunca tek kaldığı için delirmiş gibi davranıyordu. Kendi kendine konuşuyor, kızıyor, söyleniyordu. Kendisiyle hararetli biçimde tartışıyor gibiydi. Kaan yanında iki kişiyle gelmişti. Bu söylentinin yalan çıkıp da gelenlerin yakalanma ihtimaline karşın tedbirli davranıyordu. Özgür’e dikkatlice yaklaştı, selam verdi:

- Özgür, sen misin?

+ E-evet benim, sen kimsin?

- Ben Kaan, seni bulmaya geldim.

+ Sonunda, biri beni buldu! Sonunda! Ortalık nasıl, isyan ne durumda, kaç kişiyi astılar, herkesi asmış olamazlar değil mi,Mustafa ve Simay ne oldu peki, asıldılar mı, neredeler...

- Sakin ol dostum, her şeyi anlatacak vaktimiz olacak. Burada olduğunu bir süre önce öğrendim. Mustafa’ya ne olduğunu bildiğin söyleniyor. Ne oldu ona, sen nasıl kurtuldun?

+ Evet biliyorum. Mustafa ve diğerlerini biliyorum. Sarayda zindandalar. Ben, beni Selin kurtardı. Onları çıkaracak anahtar yoktu orada, onlar içeride kaldı. Selin hepsini kurtaracağını söylemişti. Henüz kurtarmadı mı?

- Selin mi? Hani şu diktatörün kardeşi Selin? İyi de seni neden kurtarsın ki? Haydi diyelim seni kurtardı, diğerlerini neden kurtarmasın? Anlayamıyorum, işin içinde bir şeyler var ama çözemiyorum.

+ Cidden dediğim gibi oldu. Beni ayrı bir zindana koydular, diğerlerinin yanında farklı bir zindana. Selin kurtarırken diğerlerinin kapısını açacak anahtar yoktu, onlar içeride kaldı.

- Bana mantıksız geliyor hepsi. Büyük bir oyun döndüğünü hissediyorum. Umarım sen bu oyunun içinde yoksundur.

+ Ben mi? Laflarına dikkat et! Kız kardeşim orada, onu bırakıp hiçbir yere gitmem ben. Kurtaracağım hepsini. Haftalardır bunun için çalışıyorum. Bana sakın ajan muamelesi yapma yoksa canını yakarım!

- Tamam tamam anladık. Sakin ol şimdi. Onların son durumu hakkında bilgin var mı, nasıl kurtaracaksın?

+ Selin’den haber bekliyorum. Ben bir plan yaptım ama isyancılara ihtiyacım var, tek başıma yapamam. Hem Selin bana haber vereceğini söyledi. O bir şey demeden harekete geçmek çok riskli.

- Selin’e güvenmiyorum, hiç kimse güvenmeyecek. Tuzak olma ihtimali çok yüksek, zaten pek çok adamım yakalandı kalanlar da korkuyor. Böyle bir plana kimse uymaz.

+ Uymak zorundalar. Mustafa isyan için çok önemli. Eğer adamların Yüce liderden korkuyorsa o zaman isyandan çıksınlar. Korkakların isyanda işi yok. Her şeyi kaybetmeyi göze alamayan kimse hiçbir şeyi değiştirecek gücü bulamaz. Savaş, korkaklarla kazanılmaz.

- Kimin gidip kimin kalacağına ben karar veririm, adamlarım hakkında doğru konuş. Kimsenin korkaklık yaptığı yok. Sadece güvenmedikleri birinin lafıyla, bir hiç uğruna ölmeyi kabul etmek ahmaklık olur. Kimse ahmak değil Özgür, senin haricinde. Ortada bilmediğimiz bir şeyşer dönüyor. Selin güvenilir bir kaynak değil. Onun lafıyla hareket etmek bize büyük zarar verebilir. Amacını öğrenmeden, güvenmeden Selin’le hareket etmeyceğim. Sen de aklını topla, sevdiklerin orada diye düşmana sarılıyorsun. Ne kadar seviyor olursan ol, Selin bir müttefik değil. O diktatörün kardeşi. Bunu göremiyor gibisin Özgür. Kendine gel, sen nasıl ordunun seçkin subayıydın anlayamıyorum. Böyle basit bir şeyi bile göremiyorsun. Aklın fazla bulanmış, olanlara at gözlüğüyle bakar gibisin.

SON UMUDUN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin