Nihayetinde zil sesiyle gözlerimi araladım. Kısaca sınıfa göz gezdirdim. İsagi ve bachira kendi köşelerine çekilmiş sohbet ediyorlardı. Aryu isa chigiriyi bir köşeye kıstırmış saçlarıyla oynayıp hangi bakım ürünlerini kullandığını öğrenmeye çalışıyordu.
Arka sıra ise tam bir karmaşa içindeydi. Rin shidouyu gırtlaklıyordu. Tokimitsu ise endişeyle onları ayırmaya çabalıyordu.
Sınıfı süzerken gözü önünde oturan mor saçlı çocuğa takıldı. Dalgın bir şekilde kendi tırnağını dişliyordu ve elleri titriyordu. Zor nefes alıyor gibi bir hâli vardı.
Nagi dayanamayıp reoyu arkadan ufakca dürttü. Mor saçlı çocuk arkasına dönmedi bile.
Ne kaba..diye geçirdi içinden nagi. Ve ona bakmak için sırasından kalktı ona baktığında Reo nun anksiyete geçirdiğini gördü. Onu hemen elinden tutup sınıftan çıkarttı ve lavaboya götürdü mor saçlı çocuk o kadar streslenmişti ki hangi ara lavaboya geldiğini bile anlayamadı . Nagi onun yüzüne su çarptı ama nafileydi bir işe yaramıyordu. Naginin aklına annesinin ona küçükken streslendiğinde sakinleştirmek için kullandığı taktik geldi. Denemeye değer diye düşündü ve reoyu kendine çekip sarıldı ve o sözleri mırıldandı.
Gök gürültüleri dinecek.uluyan kurtlar mağarasına dönecek. Ve gök yüzü açıldığında güneş seni selamlayacak. Kuşlar sana şarkı söyliyecek ve serin rüzgar seni rahatlatacak...
Evet anlamsız sözlerdi ama işe yaradı. Reo öncesine göre daha düzgün nefes alıyordu ve ellerinin titremesi geçmişti.
Nagi ise reo nun o parfüm kokusuna dalmıştı. Tamamen ne amaçla sarıldığını unutmuş parfümü kokluyordu ve fark etmeden yüzünü reonun boynuna gömmüştü. Ama reo nun geri çekilmesiyle gerçek dünyaya dönmesi bir oldu.
S-sen.. beni mi kokladın..-? Sapık falan mısın?!
Nagi aniden kendine geldi.
Hayır sana yardım etmeye çalışıuordum. Anksiyete atağı geçiriyordun.
Peki ettin ve bitti.
Reo hızlıca naginin eline para tutuşturup lavabodan fırlayıp gitti. Nagi ise arkasından bakakaldı ve sonrasında elindeki para tomarına baktı.
Neticesinde oda bir züppe. Herşeyi parayla çözebilceğine mi inanıyor?
Sonrasında nagide lavabodan çıktı ve ona bakan meraklı gözlere aldırmadan bahçedeki favori alanına gitti.
Onun favori alanı tabiikide kimsenin gitmediği bahçenin en ücra yeriydi. Her yanı ağaçlarla kaplıydı yaprakların arasından ufak ufak güneş ışınları geçiyordu sessiz ve sakindi. Tam oyun oynamalık bir alandı. Nagide öyle yaptı oturup oyununu oynamaya başladı.
Bir süre sonra hışırtı sesleri duydu ve merak edip kalkıp baktı. O reoydu. Ve tabii karşıdında yine bir kız vardı. Bir aptal bile 4 kilometre öteden aşk tirafı olduğunu anlardı. Ve kız red edilince ağlayarak uzaklaştı reo kendi saçlarını karıştırdı o sırada nagi de yapmaması gereken bir şey yaptı. Bir dala bastı.
Ani hareketle irkilip geriye bakan reo beyaz saçlı çocuğu görünce gözlerini devirdi.
Şimdi de beni mi takip ediyorsun? Gerçekten sapık falan mısın? Bende sana nazik demiştim.
Ben sapı değilim, seni de takip etmiyorum..benim yerim burası. Burada oyun oynuyordum. Ve kulak misafiri oldum.
Tabii ki yalan söylüyordu. Nagi küçüklüğünden beri Reoya hayrandı. O her konuda iyidi ve herkesle anlaşabiliyordu ama bir yandan hayran duysa da Bir yanından da Reodan nefret ediyordu. Çünkü onu kendini çok beğenmiş görüyordu. Zengin birinin oğlu sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~°•Purple haired boy•°~
Romantizmbu benim ilk Nagireo kurgum olucak farklı birşeyler yapmaya çalışacağım hadi bakalım! 😂🤣