Güneş ufuktan doğarken,ilk ışıklarının odamdan içeriye sürülmesine izin veriyordu.Saatin kaç olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu.Gözlerimden yaşlar süzülürken güneş ışıklarının aydınlatmaya başladığı odamda göz gezdirdim.Annemin sırf kraliçe olmak için kralın eşi öldükten sonra kral ile evlenmesiyle bu hayata sürüklenmiştim.Henüz 8 yaşındayken kız kardeşim kaybolmuş,birdahada ondan haber alamamıştım.Hâlen izini bulamadığım kardeşimin kaybolusunun ardından ona çok bağlı olan babam kalp krizi geçirerek ölmüştü.Annem krallığın servetine sahip olması için kralla evlenmişti.Kral Cyrus'tan nefret ettiği belliydi.Kapiya doğru gelen ayak sesleriyle tüm düşüncelerimden sıyrıldım.Ellerimin üstüyle gözyaşlarımı sildim.Kapi aniden açıldı.Kral Cyrus'un oğlu Lord Lowell içeriye daldı ve ardından kapıyı sertçe kapattı."Uyanmışsin ufaklık" Alaycı sesinden yine egosu belli oluyordu.Benden yanlızca 4 yaş büyüktü ama egosu bana ufaklık demesi için yeterliydi."Erkencisin bugün,uyku tutmadım?"Elleri cebinde yatağıma doğru yürüyordu.Mavi gözlerini bana dikmiş Aralık olan pencereden gelen hafif meltem sarı saçlarını savuruyordu.Gozlerimi kısarak onu izlemeye devam ettim.Hafifçe oturduğum yataktan doğruldum."Neden geldin?" dedim homurdanarak.Bir süre sessiz kaldı ve bana dahada yaklaştı."Seni görmek için güzelim"sesinde arzulayici bir ton vardı.Derin bir nefes aldı."Çıkar mısın?" sakinligim benimde şaşırtmıştı."Çıkmıyorum"dedi bağırarak.Şaşkın gözlerle onu izliyordum.Yatagimda yanıma oturdu ve üzerime eğildi.İtirazin mı var?"Konuşmak için dudaklarımı araladım ama fırsat bilip dudağıma yapıştı.Gözleri beni arzuluyordu.Eli yavaşça üzerimdeki beyaz elbisenin eteklerine doğru gitti.Dizlerimde biten elbisemin eteğini yavaşça kaldırıp elini altına götürdü.Ellerim göğsünü ittiriyordu ama Lowell kıpırdamıyordu bile.Bir anda tüm gücünü toplayıp onu ittirdim.Yatagimin kenarında duran kılıcımi alıp hızlıca odadan çıktım.Lowell afallamış bana bakıyordu.Aldirmadan koşmaya başladım.
-
Sarayin merdivenlerinden koşarak inerken arkamdan geldiğini gördüm.Hizimi dahada arttirdim ama yorulmaya başlamıştım.Plan yapmak ve sakinleşmek için sarayın kütüphanesine doğru ilerledim, kütüphane pek kullanılmazdi.Ama bu kadar az kullanılmasına rağmen devasaydi. Ağır demir kapıları büyük bir gürültüyle araladım ve içeriye daldım.Giristeki büyük saat sabahın beşini gösteriyordu.Tavana kadar uzanan büyük raflar arasında saklanabilecegimi düşündüm.Ne zaman kendimi kötü hissetmem buraya sığınırdim.Bu sebeple kütüphaneyi avucumun içi gibi biliyordum.Ama kütüphanede saklanacak pek bi' yer yoktu.Büyük şöminenin ve koltukların olduğu salon gözüme çarptı.Burası kütüphane ile birleşik bir salondu,koltukları geniş ve büyüktü.Rafların arasında Lowell'a baktım.Henüz kapıdan yeni girmiş, olduğum yere en uzak mesafede beni arıyordu.Fırsat bilerek oturma salonuna doğru hızlıca koştum.Sakinlesmeye çalıştim ve plan yapmaya başladım.
-
Lowell bana yaklaşmıştı.Her zamanki gibi beni tehtid etmeye başladı."Lora!Çocuk gibi davranmayı kes!"Sesi korkunç geliyordu. Ama asla ödün vermedim.Dikkatini başka bir tarafa çekmem gerekiyordu.Sehpanin üzerinde duran vazoyu elime aldım.Koltuğun yanında olması büyük avantajdi.Vazoyu sıkıca kavradım.Lowell'ın görüş açısında olmayan bir duvara, sertçe fırlattım.Lowell dahada sinirlenmişti."Sen benimle oyun mu oynuyorsun?"Yüzünü sesin geldiği tarafa çevirdiği için arka kapıya koştum.Ama kapı açılmadı.Kapiyi zorlarken Lowell arkamdan korkutucu bir sakinlikle yürüyordu.Hicbir şey söylemedi.Eli sol elimdeki kılıcıma gitti."Nasıl olsa kaybedeceksin ve bana mahkûm olacaksın Lora"Buz kesmiştim.Sağ elim kapının kolunda öylece donup kalmıştım.Bende sarhoşluk hissi bırakıyordu.Beni kaç kez taciz ettiğini bilmiyordum.O benim kanayan yaramdi.Kralliğa geldiğim ilk günden beri onu seviyordum.Aci verse bile.Ne olursa olsun onu sevicektim.Ama yaptiklarina bir bedel ödemek zorundaydi.Ve bende seve seve ona bu bedeli odedicektim.
Kendimi hızlıca toparlayarak elimi çektim.Kapiya asılarak zorda olsa açtım.Kapı sarayın bahçesine açılıyordu ve bahçenin devamında ıssız bir orman vardı.Eğer ormanın derinliklerine ilerlersem işimi rahatça halledebilirdim.Kosarak ormana doğru ilerledim.Lowell'ın arkamdan geldiğini hissediyordum.Bu yüzden arkama dâhi bakmadım.
-
Ormanın neredeyse en derinlerindeydim.Nefesim daraliyordu.Arkami döndüm Lowell da berbat haldeydi.Ve bu benim lehimeydi.
"Lora benimle oyun oynamayı kes!"O sinirlendikçe ben dahada mutlu oluyordum.Birazdan öleceğini bilseydi keşke.Yavaşça ona doğru yürüdüm.Kılıcımı daha sıkı kavradım.Dahada yaklaştım.Aramizda çok az bir mesafe vardı.Nefesini hissediyordum.Sasirmis gibi görünüyordu.O Lora'dan ,benden, bunu beklemezdi.Bende kendimden beklemezdim açıkçası.Ama kendi istedi.O ölümü diledi,bende dileğini gerçekleştireceğim.
"Ölecek olman ne acı Lowell" ona Lord dememem onda şaşkınlık uyandırmıştı.Onun yerinde olsam bende tuhaf davranirdim.Çünkü şuan kendimi dahi taniyamiyordum."Lora saçmalıyorsun" dedi tereddütle.
"Saçmalıyor muyum? Ben mi? Asıl sacmaliyan sensin vasıfsız Lord"
Gözleri sinirle parladı.Ama umrumda değildi.Geri çekildim ve kılıcı göğsüne dayadım.
"Yolun sonu Lowell,iyi uykular"
Kılıcı sapladim.Lowell biraz can çekişse de yere yığıldı."Lora bunu neden yaptın?" "Lora değil Kraliçe Lora" Tekrar kılıcı kaldırdım ve bir kez daha sapladim.Lowell saniyeler içerisinde nefesi kesildi.Aşık olduğum adamın cansız bedeni ve ben ormanın ortasında öylece kaldık.------------------------------------------
Bölüm SonuNasil buldunuz??
Bilin ki bu hikayeyi sadece aklımdan çıkması için yazdım
İlham kaynağım bu şarkı 🎀
Evet bölüm biraz kısaydı ama ben uzun bölümlerden pek hoşlanmam.
Mantık hatalarım,yazım hatalarım v.b varsa kusura bakmayın düzeltmeye calisicam
2.Bolumu en yakın zamanda aticamHikayenin playlisti Spotify hesabımda var ulaşabilirsiniz
Spotify=UNNIESOYA
Şimdilik görüşürüz❤️🩹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇE
Fantasy"O ölümü diledi bende dileğini gerçekleştirdim." Krallığa sahip olmak isteyen bir katilin hikayesi~