Merhaba arkadaşlar. 😆
Yeni bir hikayeyle buradayım. Uzum bir aradan sonra artık yazmak istediğim hikayeyi yazıyorum. Bu hikaye benim için özel. 🪷🪷
Yorum ve oy vermeyi unutmayın lütfen. Yorumlarınız benim için önemli.. 🤗🤗🪷*Tiamat: Dünyanın eski adı.
....
"Çok öfkeliydiler." dedi beyaz saçları beline uzanan kişi. "İlk kez öfkeyi keşfetmiş gibi hareket ediyorlardı."
Sanki şu an o ana gitmiş gibi gözleri uzaklara dalmıştı. Kim bilir belki de şimdi orada bulunuyor ve o anı görüyor da olabilirdi. Beyaz saçlı kızın hangi zamanda yaşadığı hiç kimse tarafından bilinmiyordu. Birazdan buradan gidip başka bir zamanda ortaya çıkabilirdi. Kız buna çoktan alışmıştı. Şu anda bulundukları yer iki katlı bir evdi. Ev uzun ağaçların çevrelediği bir ormanın içindeydi. Kuş seslerine karışan diğer hayvanların sesleri buradaki duyulabilen tek sesti.
Bu evde üç kişi yaşıyordu. Beyaz saçlı kız, yeşil saçlarının ne zaman hangi renge bürüneceğini bilemediğiniz kız ve her zaman yeni bir şey sormak için etrafta dolaştığını düşüneceğiniz mavi saçlı kız. Bugün yine ona bir soru sormuştu ve beyaz saçlı kız balkona geçerek sorduğu soruyu yanıtlamaya başlamıştı. Balkonun tırabzanına yaslanmış karşıya bakarken mavi saçlı kız onun şu an olduğu yerde bulunduğunu düşünmüyordu.
"Kimdi onlar?" dedi mavi saçlı kız.
"Işık kendini parçaladığında ortaya çıkıp benlik kazanan ışık parçalarıydı. Sen onlara ilk tanrılar da diyebilirsin." dedi beyaz saçlı kız. "Güneşin rahminden doğan Tiamat da istekleri, hayal ettikleri her şeyi yaratan ışık parçaları enerjiyle oynuyorlardı. İlk başta her şey sevgiden kaynaklanmıştı. Herkes istediği yere istediği tapınağı istediği taşı dikebiliyor ve onunla istediği gibi oynayabiliyordu."
"Sonra ne oldu da savaştılar?"
"Sonra Tiamat üzerindeki bütün yerler tutuldu ve kendi yapmak istediği şeyi yapacak yeri olmayan tanrı öfkeyi keşfetti. Öfkesi bir yıldırım olup diğer tanrının yaptığı tapınağı yok ettiğinde diğerleri bunu ilk kez görüyordu. Herkes bu enerji patlamasının nasıl olduğunu merak etti ve öfke ışık parçaları arasında ilk kez öğrenildi. Tapınağı yok edilen tanrı buna çok sinirlendi ve diğerinin yarattığı dağı yok etti. Gökyüzünü saran kara bulutlar Tiamatı sardığında tanrılar birbirini hedef almaya başlamıştı."
"Ve sonra bir ses yankılandı semada. Bir kadın ağlıyordu." diyerek içeriye giren kız yeşil saçlı olandı.
"Sende orda mıydın?" dedi mavi saçlı kız. Çok meraklı görünüyor ve bu konuyu ciddi ciddi merak ediyor gibiydi.
Yeşil saçlı olan kafasını salladı. "Hayır, o sırada başka bir yerdeydim."
Mavi saçlı olan kaşlarını çattı ve devam etmesi için diğer kıza baktı. Beyaz saçlı olan gülümseyerek devam etti. "Işık parçası bütün bu olanları gördüğünde gözlerinden yaşlar boşalmış ve acı, acı ağlamaya başlamıştı. O kadar çok ağlıyordu ki tanrılar işte o zaman üzüntüyü keşfettiler. Işık parçasının haykırışları tüm Tiamatta yankılanırken var olan bütün dağ ve yapılar yıkılmaya başladı. Tanrılar duydukları sesle hüznün içine doğru çekildi ve ne yaptıklarını o zaman fark ettiler."
"Her şey düzelttiler mi?"
"Hayır, oradan gittiler." dedi yeşil saçlı kız. "Birinin Tiamata geri döndüğünü duymuştum."
Beyaz saçlı kız tırabzana yaslanmayı bırakıp doğruldu. "Şimdiki ismiyle dünyada, bizimle."
Mavi saçlı kız kaşlarını çattı. İki yanına baktı. "Siz..."
Kafasına yediği tokatla birlikte beyaz saçlı kıza döndü. "Biz değiliz."
Eli kafasına giderken gülümsedi mavi saçlı kız. "Peki, onu görebilecek miyiz?"
Beyaz saçlı kız omuzlarını kaldırıp indirdi ve kapıya doğru ilerledi. Yeşil saçlı kız gülümsedi.
"Başka bir şey söylemeyecek." dedi manidar bir şekilde kafasını sallayarak.
Sanki daha önce ona da aynısı yapmış gibiydi. Bu anı çok iyi biliyor gibi davranıyordu. Saniyeler içinde tahtadan yapılmış gibi görünen ev hareket etmeye başladığında yer ayaklarının altından çekilmeye başladı. Yeşil saçlı kız bir anda havaya fırladı ve diğer kızın kolundan tutarak onun yere düşmesini engelledi.
"Az daha gidiyordum." diyen kız diğerinin kolunu sıkıca tuttu. "Neler oluyor?"
"Sana bulutların üzerinde yürümeyi öğrenmeni kaç defa söylemem gerekiyor." dedi yeşil saçlı kız. "Evi açılmaya hazırlıyor."
Mavi saçlı kız havada asılı kaldığını bir anda unuttu ve gözleri heyecanla parladı. "İnsanların arasına mı karışacağız?"
"Hayır." dedi yeşil saçlı kız. "Onlar buraya gelecek."
Ev değişirken tahtaların sesi ormanda yankılanıyor ve kuşlar gürültünün verdiği rahatsızlıkla ağaçların arasından uçarak kaçıyorlardı. Kayaların birbirinden ayrılma sesi geldi ve büyük bir su sesi çevreyi sardı. Ağaçlar kıpırdadı ve yer değiştirdi. Ev bölündü ve ormanda daha fazla yer kapladı. Evden yayılan rüzgâr tüm ormanı salladı. Ev değişmeyi bitirdiğinde iki katlı ev artık eskisine göre daha büyüktü. Yeşil saçlı kız havada kolundan tuttuğu kızla aşağı doğru süzüldü ve yere indi. Mavi saçlı kızı bıraktı ve yüzündeki gururla eve baktı. Evin değişimi aşağıdan daha iyi görünüyordu. Birinci katında önünde büyük bir balkon vardı. Balkonda masalar ve sandalyeler sıralanmıştı. Evin arkasındaki küçük dere büyümüştü ve ev derenin kenarında kayalara sabitlenmiş bir şekilde duruyordu. Suyun sesi kulaklarına daha gür gelmeye başlamıştı. Balkonda asılı duran ziller ise esen rüzgârda ses çıkarıyor ve eve mistik bir hava katıyordu. Birinci katın girişinde, kapının tam üstünde ise evin ismi yazıyordu.
"LOTUS'UN EVİ."
....
🪷🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı Irkı-1; Işığın Şarkısı
Fantasyİlk ışık parçalandı. Parçalar etrafa saçıldı. Saçılan parçalar benlik kazandı. Ve ilk tanrılar doğdu. İlk tanrılar savaşı öğrendiğinde, Güneşin doğurduğu tiamat yıkıldı. İlk tanrılar üzüntüyü öğrendiğinde, İlk yas evrenin öteki ucundan duyuldu. Ve i...