2. Bölüm

124 15 8
                                    

Eda, eve gidip Ceren'i arar.

Eda: Ceren! Serkan Bolat yan evde! Ve ben az önce onun kafasını yardım, Kaan'la da anlaşma yaptım terfiyi kaçıran istifa edecek o yüzden her şeyi bırakıp buraya geliyorsun tamam mı? Alacakların var ben sana yazıcam.

Eda telefonu kapatır.
Serkan, Ferit'in mekanındadır.

Ferit: Bir şey dicem şimdi kızın teki geldi senin o senelerin kıymetli kaskını aldı, cama fırlattı öyle mi? (güler) Sen de gittin kaskı aldın kıza verdin. Bana bile vermediğin kaskı gittin kıza verdin öyle mi? O da gelip senin kafanı kırdı, o kadar iyi yapmış ki ellerine sağlık bu kızın var ya.
Serkan: Ferit!
Ferit: Bir şey diyim mi? Kız kesin yerden göğe kadar haklıdır. Senin bazen ağzından çıkanı kulağın duymuyor. Lüzumsuz yere yükseliyorsun her şeye.
Serkan: Daha önce yükselmediklerime saysın.
Ferit: O ne demek şimdi?
Serkan:...
Ferit: Bir dakika oğlum bu kız... O kızla tanışacağım biliyorsun dimi? Vay vay vay vay...

Ceren, Assos'a gelmiştir. Eda olanları anlatır.

Ceren: Ya valla ben üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Mevzu iyice karışmış. Eda: O fotoğrafı sergide gördüğüm an anlamalıydım o olduğunu. O kayık... Ceren: Hangi kayık?
Eda: Sen bırak şimdi kayığı falan ya o benim problemim. (iç çeker) Biz ne yapacağız? Serkan'ı iyi tanırım ben. Kincidir, hayatta
affetmez.
Ceren: Yani tamam da onca sene geçmiş dimi yani? Mutlaka değişmiştir. Eda: İnsanın kalbi değişmez Ceren. Affetmezse röportajı da yapamayız.

Ertesi sabah erkenden Eda, Ceren'i uyandırır.

Eda: Günaydın! Günaydın, günaydın! Hadi kalk! Kalk, kalk, kalk! Başlıyoruz hadi!
Ceren: Ay Eda bizim için bile erken bir saat bu ya. Nolur bir saat daha uyuyalım. Bir saat.
Eda: Ya saçmalama. Kalk hadi. Daha alışverişe gideceğiz, hadi. Hadi kalk!
Ceren: Canım, bak burası yazlık bir yer ya. Bu saatte açık market mi olur, sen delirdin mi? Nolur bir saatçik ya.

Eda'nın telefonu çalar. Dışarı çıkıp telefonlar konuşur. O sırada Aliye'yi görür.

Eda: Günaydın Aliye teyzeciğim.
Aliye: Günaydın kızım günaydın.
Eda: Ee.. Ben düşündüm ki belki hep birlikte kahvaltı yaparız. Hem dünkü gerginliği biraz yumuşatırız hem de ben sizden tekrar özür dilerim. Tabii siz de isterseniz.
Aliye: Tabii kızım. Tabii, tabii.
Eda: Tamam o zaman süper. Ben bir anneanneme bakayım.

Eda içeri girer.

Eda: Ağustos kapağının peşinde koşarken temmuz kapağında patlamak üzereyiz Ceren. Niye söylemiyorsun. Yani Mert'in soruları iyi ama çekim sıkıntılı, yenilenmesi gerek.
Ceren: Sana da günaydın canım.

Çiçek gelir.

Çiçek: Günaydın kızlar.
Ceren: Günaydın.
Çiçek: Ne yapsak sizin ofisi buraya mı taşısak? Hı? Mert kim? O da gelseydi keşke.
Ceren: Ee Çiçeğim birilerinin de bu ayın kapağı için çalışması gerekiyor İstanbul'da dimi? E o zaman ben bir çay demleyeyim kahvaltıya.
Çiçek: Ben sana yardım edeyim.
Eda: (durdurur) Çiçeğim günaydın. Sen nereye? Hı?
Çiçek: Yardım edeceğim.
Eda: Yok. Ben Aliye teyzeleri kahvaltıya çağırdım. Ceren çayı koyarken biz de seninle ben yana yakıla Serkan Bolat'ı ararken neden sessizce beni izlediğini bir konuşalım, olur mu?
Çiçek: E ne olacaktı söyleseydim? Gidip tepesine binecektin çocuğun zebani gibi. Bezdireceksin çocuğu. Önce aralarını düzeltsinler sonra da konuşurlar zaten dedim.
Eda: Ha çok iyi demişsin. Çok iyi demişsin gerçekten de peki nasıl? İstediğin gibi oldu mu? Hı?
Çiçek: Ben mi dedim çocuğum kafasını kır diye?
Ceren: Çay nerde Çiçeğim ya?
Çiçek: Geldim kızım ben. Ay kafamı karıştırma benim öf!

Kahvaltıyı hazırlarlar. Ceren, Eda ve Çiçek masada bekliyorlardır. O sırada Aysel gelir.

Aysel: Börek de geldii..
Çiçek: Serkan nerde? Uyanmadı mı daha?
Aysel: Serkan eve gece gelmemiş.
Eda: (oflar)

Serkan gece Ferit'te kalmıştır. Serkan uyanmış salonda oturuyordur. Ferit de uyanır ve gelir.

Serkan: Günaydın. Kahve al.
Ferit: Ben bunu niye çok güzel bir kadın yerine senden duyuyorum sabah sabah?
Serkan: Valla herkes bahtına düşene razı olacak kardeşim.
Ferit: Bir şey diyeceğim. Hadi kalk Aysel Sultan'ın evine gidelim, güzel bir kahvaltı edelim. Bütün gün seninle kahve içio günümü bok etmek istemiyorum.
Serkan: Bu saatte kahvaltı mı kalır orda? Delirdin herhalde.
Ferit: Oğlum, kahvaltı uyanında yapılır saate göre değil. Tamam gelme istemiyorsan ya sen bilirsin.
Serkan: İyi tamam be. Hadi.

Serkan ve Ferit motorla gelir. Ceren ve Eda bahçede oturuyordur.

Ceren: Bu ne be? Hangisi Serkan?
Eda: Gülümseme kasları çalışmayan.
Ceren: Hoş adam ama. Ama çektiği fotoğraflar kendisinden daha etkileyici.
Eda: Bir kareye o kadar yoğun duyguları sığdırabilen adamın dünyanın en uyuz adam olması. (iç çeker)

Serkan ve Ferit, Aysel'de kahvaltı sofrasına oturur.

Aysel: Akşam eve beraber gelseydiniz ya. Bahçeye çok güzel bir sofra kurduk. Kaçırdınız.
Ferit: Hepsi bu huysuz torunun yüzünden. Ben dedim "Aysel Sultan beni özlemiştir, gidelim"dedim ama getirmiyor beni sana, kıskanıyor. Bir de komşunun kızına kızmış. Huysuz.
Serkan: Bak börek çok güzel. Börek yesene sen biraz ya. (Ferit'in ağzına tıkar)
Ferit: Oğlum ne yapıyorsun ya?
Ferit:(Aysel'e) Seni çok seviyorum. (börek tabağını alır) Ben bahçede biraz börek yiyeyim.
Serkan: Nereye gidiyorsun? Bırak böreği!
Ferit: Ne oğlum? Hayır bırak.
Serkan: (tabaktan börek alır) Git, nereye gidiyorsan git.
Ferit:(gider)
Aysel: (güler) Çocukluktan hiç vazgeçmeyeceksinizz
Serkan: (güler) Ona daha az bıraktım.

Ferit, Edaların yanında oturuyordur. Serkan da gelir.

Ferit: O zaman siz çocukluk arkadaşısınız doğru mu?
Eda: Sayılır.
Serkan: Sayılmaz. Arkadaş falan değildik. Hatta en az olduğumuz şey arkadaştı.
Ferit: Bir şey soracağım. Sizin birbirinizle alıp veremediğiniz ne?
Serkan: Hadi afiyet olsun. (gitmeye yeltenir)
Eda: Serkan. Bir saniye bekler misin? Geliyorum.

Eda içerden bir hediye paketi getirir.

Serkan: Ne bu şimdi?
Eda: Seninkinin yerine. Gerçi onu da niye kullanmadığını anlamadım ama. Neyse.. Özür için işte. Ceren'den rica ettim gelirken getirdi sağ olsun.
Serkan: (paketi açar ve alaycı bir şekilde güler)

Kask:

Eda ve Ceren çıkan kaska şaşırır.

Ceren: Ay.. Ay ben.. Ben.. Ya ben arayarak sipariş ettiğim için herhalde onlar da ben istiyorum zannetti. Ay ben çok özür dilerim ya gerçekten.
Serkan: Hiç özür dilemene gerek yok Cerenciğim. Kask almana da gerek yoktu. İncelik yapmışsın. Teşekkür ederim.
Eda: (sinir olur)
Ceren: Yani.. Gerçekten hiç böyle olmaması gerekiyordu.
Ferit: Bence renkleri gayet güzel bu arada yani.
Serkan: Evet, renkleri güzel ama öbürünün anısı vardı işte. Gerçi biliyoruz Eda Hanım'ın güzel anıları mahvetmektedir başarısını. O yüzden senlik bir durum yok yani Cerenciğim. Aysel Sultan bahçeye saksı arıyordu ama. Bundan güzel saksı olur. Sağ ol. (gider)
Ferit: Huysuz. (gider)
Eda: Kaan'la çalışmak istiyorsan söyle Ceren, boşuna uğraşmayalım.

Eda eve girip duşa girer. Duştan çıktığında odasında Ceren onu bekliyordur.

Ceren: Evet, Truva Atı operasyonunu başlatıyorum.
Eda:..?
Ceren: E, Ferit! Serkan'a giden yoldaki Truva Atımız. Bize arkadaşının bütün zevklerini, zaaflarını, nereye gider, ne içer, kimlerle takılır.. Yani bütün rutinlerini o söyleyecek.
Eda: Hıı.. Anladım. Anladım da o tam olarak nasıl olacak acaba?
Ceren: Aynen böyle olacak. (Ferit'in instagram hesabını gösterir.)
Eda:...?

Sizce Ceren'in planı ne?
3. Bölümün bir an önce gelmesi için destek vermeyi unutmayın!! 🩷
Sınır: 20 vote
            20 yorum

YA ÇOK SEVERSEN..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin