Yaz,havai fişek festivali, 29 Temmuz.
Rüzgar esintisinde eğlence. Gerçekten büyük bir havai fişek, bir ışık perdesi gibi gözlerimizin önünde genişledi. Yanıma baktığımda, işte oradaydı.
Vücudunu saran ve belinde bir kuşakla tutturulmuş gri bir hanbok giyiyordu. Orada, neredeyse karşımda dimdik duruyordu.
"Chae, senden çok hoşlanıyorum."
Sanki bir okyanusun içindeydim, havai fişeklerin patladığı sessiz bir dünyada, onun boğuk sesini duydum,sadece onun sesini duyabiliyordum.
"Bunu sana itiraf etmek için,anca kendimi toplayabildim"
Ama sonra her şey dondu, hiçbir şey söylemedi, gözleri hala gece gökyüzünde açan havai fişekleri yansıtır gibi parlıyordu ve o anda uykumdan sıçradım.
Şaşkınlıktan kendime geç gelebilmiştim, fildişi rengindeki duvarları görmeye başladım ve bunun benim gerçekliğim olduğunu doğrulamak için gözlerimi tekrar kırptım. Derin bir nefes aldım, işte o an bunun böyle bir rüya olduğunu anladım.
Kalbimin nihayet sakinleşmesiyle birlikte nefesimi yavaşça dışarı verdim. Kendimi yastığa attım ve gözlerimi sertçe kapattım.
"Bu bir öngörü müydü...?" Tabi ki kimse cevap vermese de bir şekilde bunun bir öngörü rüyası olduğuna ikna olduğum için kendime dikkatlice sordum.
Uzun zamandır, özellikle de çocukluğumdan beri, gelecekte ne olacağını tahmin edebiliyordum.
Bunun Tanrı tarafından bir hediye olduğuna inanıyordum ve öyle de davrandım. Bana bir şekilde geleceği gösteriyordu. Benim durumumda, bunu rüyalar şeklinde görürdüm.
Ama bir dünya krizi ya da kendi Iron Man'imize sahip olmamız gibi büyük şeyler değil, ya da Marvel Evreni gibi değildi. Sadece etrafımda olan küçük şeylerdi. Akşam yemeğinde ne var, annem yarın ne tür kıyafetler giyecek ya da biz küçükken ablam en sevdiğim pembe bisikletimden düştü,bu tür şeyler.
Ama bu sefer, birinin itirafının öngörüsüydü.
Benim gibi 17 yaşında bir genç için, bunun bir dünya krizinden daha önemli bir şey olduğunu düşündüm.
Bu kişi Jeon Jungkook'tu. O benim çocukluk arkadaşımdı ve kesinlikle, hiç bu kadar emin olmamıştım, yüzde yüz oydu.
Birçok nedenden dolayı bunu saklasam da, herkesin önünde ona biraz sert davranırdım, bu duyguyu hafifçe hissetmeme bile asla izin vermedim. Benden gerçekten hoşlandığını ya da belki de hala hoşlanmadığını az önceki rüyamdan anladım.
Yana döndüm ve yattığım yerden duvarda asılı duran takvime baktım. Bugün 12 Temmuz'du. Kasabadaki havai fişek festivali ise 29 Temmuz'da yapılacaktı.
"İki buçuk hafta, ha?" Yana kayarken mırıldandım ve merak ettim, bu iki buçuk hafta içinde benden hoşlanmaya başlayabilirdi.
Bunu düşünürken yüzümün kızarmasını engellemem mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dreamer 有 rosékook
FanfictionPark Chaeyoung, çocukluğundan beri geleceğini rüyalar sayesinde görebiliyordu.