-1-

22 3 10
                                    

Herhangi bir gündü. Tarih belirsizdi. Şehirdeki huzurlu evimizde oturuyorduk. Annem çalışmıyordu, babam ise düşük gelirli bir işteydi. Bu yüzden artık iş aramaya başladı. Koskoca şehirde bir tane bile iş yoktu. En sonunda "karides avlama" işini gördük. Geliri ise gerçekten yeterliydi.
  Babam bu işte çalışmaya karar verdi. Fakat işin bulunduğu şehir ise çok uzaktaydı. Yine de babam taşınmamızı istemedi. Kendisi gidip geliyordu ama birkaç hafta sonra gitmemeye karar verdi. Nedenini sorduğumuzda ise "Lütfen bu konuyu birdaha konuşmayalım" diyordu.
  Annemle ben çok merak etmiştik. Ben çok üstüne gitmesemde annem babama sürekli sorular soruyordu. "Neden suratın asık", "Neden hep evde oturuyorsun" gibi sorular sorarak babama niye böyle yaptığını söyletmeye çalışıyordu ancak babam "Bu olayları geride bıraktım, artık düşünmüyorum bile" diyerek geçiştiriyordu.
  Annem babamın böyle konuşmasına çok sinirlenmişti. Merak etse bile belli etmiyordu ama babam anlayabiliyordu.

Aradan uzun bir süre geçmişti. Babam artık annemin baskılarına dayanamıyordu. Sonunda bizi oraya götürdü. Babamın çok korkmuş bir yüz ifadesi vardı fakat annem ile ben herşeyden habersizdik.Oraya gittiğimizde kimse yoktu. Yani babam burada hep kendi başınaydı. Aslında çok huzurluydu ancak gölün içini görene kadar. Yüzlerce ceset orada, karşımda duruyordu. Ne yapacağımı bilememiş bir halde anneme seslenecekken, birdenbire kayboldular.
  Babamdan bile çok korkmuştum. En azından o arabasıyla yanımıza gelebilmişti ama ben burada kendi başıma kaldım. O huzurlu ortam, aniden cehenneme dönüşmüştü. İyi düşünmeye çalışarak sıralı şekilde dizilmiş onlarca ağacın yanına gittim. Fakat o da ne! Birdenbire çok büyük bir ateş bana doğru geliyordu. Olduğum yerden kurtularak göle doğru koşmaya başladım. Neredeyse düşecektim ama ateş kayboldu. İster istemez gözlerimi göle doğru çevirdim. Annem ile babam oradaydı fakat cansız bir şekilde.O cesetler buraya gelen kişilerin olabilir miydi? Kötü düşünmemeye çalıştım ancak başıma dank etti. Bende onların olduğu yerdeydim. Yakında benim de sonum gelecekti.
  Artık iyi düşünemezdim, psikolojim bozulmuş bir şeklide ağlıyordum. Son çare olarak ateşin başladığı yere gitmeye karar verdim. O tatlı ağaçların sadece ürkütücü dalları kalmıştı. Ama pes etmedim ve sürekli ilerledim...
  En sonunda bambaşka bir yere ulaştım. Kuş sesleri, kediler, küçük gölette ki balıklar insana âdeta huzur veriyordu ancak bunları düşünecek zaman değildi. Sorunun kaynağını araştırdım. Tam hiç birşey bulamamışken karşımda iki tane göz belirdi. Kafası ürkütücü bir şekilde oyulmuş balkabağı, vücudu ise simsiyahtı. Elinde bir tırpan taşıyordu. Korkmuştum çünkü benim neredeyse üç katımdı. Bunların nedeninin o olduğunu anladım.
  Benimle savaştı ve bu esnada bazı zayıf noktalarını buldum. Vücudunun her yeri çok garipti. Dumana benziyordu. Yanmıyor ve etkilenmiyordu. Ancak kafası çok hassastı. En küçük bir darbede etkileniyordu.

KARİDES AVIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin