antilatte88
Nasılsın?
Dün konuşurken durgun gibiydin. Bugüne iyi olduğunu bilerek güne devam etmek istiyorum
Berbat haldeydi, biraz önce dahil oldukları kavga ve sanki lisedelermiş gibi aldıkları duvar boyama cezası iyice sinirlenirini bozmuşken tek bir mesajla yüzü gülümsemişti Jisung'un.
Onunla birkaç haftadır konuşuyorlardı. Başta basit bir flört uygulaması olduğunu sansa da sonradan indirdiği için hiç kendine teşekkür etmişti. Ruh eşlerini bulup eşleştiren bu uygulamanın amacı, fiziksel özellikler fark etmeksizin tamamen ruhun, karakterin ön planda olmasıydı. Bir kere bile yüzünü görmediği sesini dahi duymamış olduğu kişiye fazlasıyla alıştığı gerçeğini inkar edemezdi.
J.One
İyi olup olmadığımdan endişe duyan tek kişisin antilatteYine hissetmiş olmalısın, berbat haldeyim
antilatte88
Şarkı konusu değil mi?
Bu gece de beraber sabahlayalım
Söz yazma konusunda sana yardım etmeye çalışacağım
J.One
Teşekkür ederim Bay AmericanoCidden
Hayatımdaki her şey bok gibi gitse bile
Sen varsın
"Bütün işi biz yapmayacağız herhalde?"
Han Jisung duyduğu sesle başını kaldırıp Chan'a baktı.
Telefonunu cebine koydu."Sizinki de bir saattir lavaboda, ona ne demeli?"
Bunu der demez aralarına dönen Minho dakikalar önce bırakmış olduğu fırçasını eline aldı."Geldim, bir dahaki sefere bu kadar özleme."
"Komiksin gerçekten."
Dört dört ayrılan grubun kalanları ise başka bir cezanın kurbanı olmuştu. Disipline gitmektense bunu yapmayı yeğlerlerdi. Kaçıncı defa ihtiyacı bitmeyen okulun işlerini yaptıklarını bilmiyorlardı. Sebebi ise açıldığı günden beri sayısız kez kavgaya tutuşmuş olmalarıydı.
"Sen gediğine göre biz gidiyoruz tuvalete."
Seungmin'in söylediği şeyden sonra Jisung'un kaşları havalandı. "Siz?"
"Biz değil. Ayrı ayrı. Aynı anda denk geldi sadece."
Chan alelacele onu düzeltti."Aynen. Çoğu işi yaptık zaten bitirmek size kaldı. Geç kalma Jisung akşama Changbinlere gidiyoruz."
Söyledikleri şeylerden sonra ortadan kayboldu Chan ve Seungmin.
Aynı ortamda baş başa kalmaları bile hafif dalgalı saçlının sinirlerini germeye başlamıştı bile. Bir an önce duvarın kalan kısmını halletmek için hızlı hızlı yapmaya başladı. Göz ucuyla yanındakine baktığında yüksek kısımlara uzanamadığını gördü. Kolunu tutuyordu eli. Ağrıyor olmalıydı.
"Hayvan gibi geçirmişsin yine." dedi Minho.
"Benim patlayan dudağıma ne demeli? Hep aynı şeyi yapıyorsun şu dudakla alıp veremediğin ne senin acaba?"
Minho boya dolu fırçasını Jisung'un yüzüne değdirecekmiş gibi ona doğru salladı. "Sadece çok sinirimi bozuyor. Ayrıca dansçı olduğumuzu biliyorsunuz değil mi? Gerçi bu sizin için hiç önemli olmadı ama tıpkı sizin gibi festival için dar bir vakitte yetiştirmemiz gereken tonlarca iş var."
Söylenen şeyle birkaç saniye düşündü Jisung. Onlar için önemli olmasa da günlerce pratik yapacak insanlar için herhangi en ufak yaralanma, ağrı bile büyük bir sorundu.
Ona karşı elini uzattı. İçinden kendine bunu okul için yaptığını söyleyip rahatlatırken.
"Anlaşma yapalım o zaman. İki hafta içinde festivale kadar bir daha iki grup arasında kavga dövüş yok. Saatleri ayarlarız ona göre odayı sırayla kullanırız. Performans sergilerken saçma sapan hallere girip okulumuzu rezil etmemeniz için sadece. Başka şeyler düşünme. "
Yaptığı şeyi en doğru ve kusursuz şekilde yapmayı isteyen bir insandı Minho. Kabul etmekten başka seçeneği yoktu. Onların yüzlerini görmeye bile katlanamasa da okul için yapabilirdi. Geçmişe baktığında bu süre onların birbirlerine bulaşma aralıkları için fazla uzun olsa da iki grubun da artık yetiştirilmesi gereken işleri vardı. En azından iki hafta sadece festivale odaklanabilirlerdi.
Minho anlaşma için kendisine karşı uzatılan ele baktı, ardından Jisung'un gözlerine. "Gerçekten mi?"
Anında elini çeken Jisung'un yüzü sert bir ifade takındı. "Hayır tabii ki. Refleks. Kalanını sen yap elli saattir tuvaletteydin bütün işi bize kitledin zaten."
Söylediği şeylerden sonra fırçasını bırakıp aceleyle oradan ayrılan Jisung'un arkasından bakarak kendi kendine güldü Minho. Utanınca ayrı bir agresif oluyordu.
Önüne döndüğünde ise şaşırmıştı. Biraz önce uzanmayı deneyip ağrıyan kolu yüzünden yetişmediği kısımların kaşla göz arasında yanındaki tarafından boyanmış olduğunu fark etti.
Bu ona eskileri hatırlattı. Bir zamanlar birbirlerine gözü gibi bakarlar, en ufak bir zarar gelmesinden sakınırlardı. Şimdi ise zarar vermekten asla çekinmeyen düşmanlara dönüşmüşlerdi.
Zaman herkesten çok onları değiştirmişti.
Flashback
"Ben bakarım Jisung bu gece de kalmana gerek yok."
Uykusuz gözlerle Bayan Lee'ye döndü küçük çocuk.
"Hayır, onun iyileştiğini görene kadar yanından ayrılmak istemiyorum."Günlerdir hasta oğlunun başında ona bakarak bütün ihtiyaçlarını halletmeye çalışan, sabırla iyileşmesini bekleyen çocuğu kırmadan odadan ayrıldı genç kadın.
Elindeki ıslak bezi ateşli olanın alnına koydu yanı başından ayrılmayan Jisung." Sanırım ateşin düşüyor Minho. Dans yarışmasına kadar iyileşeceksin ve en iyi dansçı sen olacaksın! Seni iyileştireceğim."
Zar zor gülümseyerek konuşmaya çalıştı yataktaki küçük çocuk. "Doktor musun sen?"
Önündeki sehpaya ona verilmesi gereken tüm ilaçların kutularını sıralayan diğer çocuk güldü. "Olacağım gelecekte. Böylece sen hasta olduğunda hemen iyileştirebilirim seni. Birkaç yıl daha bekle sadece."
Parmakları ile tek tek yılları saydı. "Sanırım on yıl?" hayır hayır on beş yılcık daha bekle Minho! Emin olamadım şu an. Doktorlar kaç yıl eğitim alıyor ki? "
Kendisinin bu hallerine gülen ağrı içindeki çocuğu görünce hiç susmadan onu güldürmek için tüm gece aklına gelen tüm komik masalları anlatmış, içten içe iyileşmesi için dualar etmişti sekiz yaşındaki Han Jisung.
________________________._________________________
Dizi izliyormuş gibi yazıyorum bir şeyler umarım canlanır kafanızda. Oy vermeyi unutmayın lütfen, güzel günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daylight | Minsung
FanficLiseden beri düşmanları olduğu grupla karşılaştıkları her anda kavgaya tutuşmalarından bıkan Han Jisung ruh eşi uygulaması denen yerde tanıştığı çocuğun nefret ettiği eski arkadaşının ta kendisi olduğundan habersizdir.