Ayten eve gelince duşunu alıp yattı.Gece rüyasında kendisine yeterince kararlı olmadığını söyleyen Zeynep'i görmüştür. Sabah yine uyandı, yıkandı, yıkandı ve Damla ile kahvaltı yaptı, ardından birlikte parkta koşuya çıktılar. Ama onlar başlarken Ayten'in telefonu çaldı.
Ayten: Merhaba...
Murat: Günaydın Ayten! Gelmelisin!
Ayten: Murat, Damla ile koşacaktık - kalp nakli olan bir kadın için spor önemli!
Murat: Üzgünüm Ayten ama buna mecbur! Bir davamız var!
Ayten: Ne davası?
Murat: Ağır! Telefonda konuşamıyorum! Kendiniz göreceksiniz!
Ayten: Tamam, bana adresi söyle! - ve Murat'ın bunu söylemesi üzerine Ayten, Damla'yı evine, spor kıyafetini siyah bir ceket ve kot pantolon olarak değiştirdi ve götürüp arabasına bindi. Olay yeri, İstanbul'un Avrupa yakası yakınlarındaki Boğaz'ın kıyısındaydı. Orada, 3 gün önce bir lunaparkta kaybolan 7 yaşındaki bir kızın cesedini buldular. Boğularak boğularak Boğaz'a atıldığı ortaya çıktı. Ceset iki saat önce kıyıya vurmuştu. Rıza Baba ve Hüsnü de olay yerine geldi. Kısa süre sonra küçük kızın ebeveynleri cesedin kimliğini tespit etmeye geldi. Ve perdeyi kaldırdıklarında gözyaşlarına boğuldular. Kadın, kızının naaşına sarılıp öptü.
Kızın annesi (ağlayarak): Melek... kızım... küçük güzelim... neden bu kadar erken gittin aramızdan? ... Neden ölmedim? ... Sensiz nasıl yaşayacağım? - ve hepsi üzülmüştü ve ne söyleyeceklerini bilmiyorlardı çünkü acılarını anlayamıyorlardı. Ayten bile bir cinayet kurbanının yakınlarıyla ilk kez tanışıyor olması ve maktulün onun kızı olamayacak kadar küçük olması nedeniyle tedirgin olmuştu. Ancak sakinleşti ve psikolojik destek vermeye başladı.
Riza Baba: Başınız sağ olsun. Söyleyebileceğim tek şey bu!
Hüsnü: Başınız sağ olsun. Allah sabır versin!
Kızın babası (ağlayarak): Teşekkürler! - ve kadın sinir krizi geçirdi ve ona güçlü sakinleştiriciler enjekte edilmesi gerekti. Ekip daha sonra öldürülen kızın evine gitti. Burada ailenin akrabaları ve arkadaşları bir araya geldi. Orada ayrıca, kızı arayan polise göre kızın en son canlı görüldüğü teyzesini de gördüler. Ekip tekrar başsağlığı dileklerini iletti ve Ayten ile Murat, halası Fatma'yı sorgulamaya başladı. Yumruklarıyla göğsüne vuruyor ve kendini asla affetmeyeceğini söylüyordu. Ancak Ayten, onu kendisi ve Murat'la birlikte dışarı çıkarmayı başardı ve orada Fatma, eşiyle birlikte iş gezisindeyken birkaç gün ağabeyinin çocuklarına bakması gerektiğini söyledi. Bir noktada çocuklar yakındaki eğlence parkına gitmek istedi ve o da kabul etti. Pamuk şekeri yediler, inişli çıkışlı arabalara bindiler, sonra çarpık aynalı köşklere geldiler. Ve Melek orada ortadan kayboldu. Teyze şüpheli bir şey görmedi. Küçük kız kaybolduğunda önce onun kaçtığını düşünüp lunapark personeli ve diğer ziyaretçilerin yardımıyla onu bulmaya çalıştı ancak başarısız olunca polisi arayıp durumu kardeşine anlattı. İfade bittikten sonra tekrar ağladı.
Ayten, Rıza Baba, Murat ve Ali daha sonra inceleme için lunaparka gitti, Aylin ofise kontroller yaptı, Deniz, Muzo ve Mesut ise psikolojik destek sağlamak üzere ailenin yanında kaldı.
Ekip, Lunapark'ta aynaların bulunduğu pavyonu hızla buldu ve görenlerin olduğundan daha büyük görünmesini sağladı. Ayrıca, kaçıran kişinin kızı saklaması ve kaçırması için en uygun kör nokta ve çalışan tarafından fark edilmeden içeri girip çıkabileceği bir rota da buldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ikinci Hayat
FanfictionZеynep'in kalbi genç bir psikoloğa nakledildi ve birkaç ay sonra Rıza Baba'in ekibine katıldı.
