Bu bölüm yazışmalı bir bölüm değil. Çoğu kişi bir önceki bölümdeki randevu sahnesini istemişti(Creek[CraigXTweek])
^^^^
Tweek//
Bugün saat 8.30 da kalktım. Daha erken kalkmam gerekirdi ancak alarmı kurmayı unutmuşum. Saat 9 da Craig ile olan randevum için BomBom kafeye gideceğim.
Üstüme teyzemden hediye gelen XL gucci tişörtümü giydim. Kolları dirseklerime kadar uzanıyor çok büyük. Altıma tayt şort giydim. Hava sıcaktı zaten. Uzun bir çorap giymek istemedim çünkü yaz mevsimindeyiz.
Telefonumu, cüzdanımı ve anahtarlarımı aldım. Tabii ki Craig'e güzel görünmem gerekiyor o yüzden takı da taktım kolye yüzük gibi. Converselerimi giydiğim gibi koşarak BomBom kafeye ilerledim. Saat 9.25 idi, geç kalıyordum.
BomBom kafenin önüne geldiğimde duraksadım ve kendi kendime bahaneler düşünmeye başladım. Dışımdan konuştuğum için insanlar bana mal mal bakıyordu.
"Pekala Tweek, Craig seni görünce neden geç kaldın diyecektir. Arabanın lastiği patladı- ehliyetin yok ki salak! Babamlar salmadı- Babanlar Londradalar gruba bile yazdın!"
Kendi kendime konuşurken yandan bir ses duydum. "Öhöm Öhöm!"
Craig kafenin balkonuna oturmuş bana bakıyordu. Hemen koşarak içeri girdim ve balkona geçtim. Gülümseyerek masaya geçtim.
"Kusura bakma biraz geç kaldım. Çok beklettim mi?"
"Evet aslında ben saat 8.30 gelmiştim. Baya bir bekledim diyebilirim. Ayrıca ben seni aradım? Neden açmadın?"
"Telefonuma hiç bakmadım ki? Bir alarm çaldı ondan baktım saate."
"Hmm, neyse geldin ya buna şükür."
Gülüşürken garson geldi siparişlerimizi istedi.
"Biz karamel köpüklü latte ve sade kahve alalım.
"Hemen efendim çabucak getireceğiz."
"Teşekkürler."
Craig gülümseyerek bana döndü. Bende geri karşılık verdim.
☆Zaman Aşımı☆
Kahvelerimiz geldi şükür. Ben gelir gelmez kahvemden bir yudum aldım hiç beklemedim. Craig insan gibi yavaş yavaş içince hayvanlık yaptığım farkına vardım ve "nazikçe" fincan tabağına geri koydum. Craig ile sohbet ediyorduk. Bana ailesinin kendisine motor alacağını söyledi. Fotosunu aşağı koyarım şimdi;
Bunu alacaklarmış.
E hayırlı olsun ne diyeyim.
Kahvelerimiz bitmeye yakın kafeden kalktık. Ben kendi kahvemin parasını ödeyecekken Craig engel oldu."Bu seferlik benden olsun, sen git dışarıda bekle hadi."
Kafamı salladım ve cilveli bir bakış attım. Hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi ve önüne döndü. Paraları ödeyince yanıma geldi. Ben Butters ile konuşuyordum. Craig'in geldiğini gördüğüm için telefonu kapatma gereği duydum.
"Butters ben seni daha sonra arayayım mı? Craig geldi."
"Tamam hadi baybay! Dikkatli olun!"
Elveda ile beraber telefonu kapadım. Butters'ın en sevdiğim yanı empati kurabilmesiydi. Gerçekten insanların yerlerine kendini koyardı. Düşünürdü. Sanki ölmüş gibi konuşuyorum ama gerçekten öyle.
Craig'in koluna girdim yürüyeceğimizi düşündüm. Ancak yanılmışım. Craig cebinden bir anahtar çıkardı. Aniden yanımdaki araba açıldı. Çok lüks görünüyordu. Ama en güzel yanı, kapısı yukarı doğru açılıyordu. Craig bana dönerek
"Nasıl? Beğendin mi? Babamdan ödünç aldım. Bugün bu bebek sadece senin için hizmet vericek."
"Oh Craig çok tatlısın. Babanın direkt verdiğine inanamıyorum!" Dedim arabay binerken.
Arabayı çalıştırırken cevap verdi bana.
"Tek seferde istediğim de vermedi. Ona garaj işlerinde yardım ettim. Beraber bodrumu topladık falan. Yanı anlayacağın, o kadar kolay olmadı."
Gülmeye başladım. Ancak ardından mahçup oldum. Bunca işi bunca görevi beni rahat ettirmek için üstlenmesi çok hoş. Yanağına bir öpücük kondurdum ve aniden önüme döndüm. Bana baktığını hissediyordum. Bakıyorduda. Çok şirin bir tipi vardı. Şaşkın ve salak bir yüz. Craig'i cidden çok seviyorum, çok...
Part 2 yapacağım gecenin bir yarısı yazıyorum bu bölümü 500 kelime oldu şu amk metni!! Neyse baybay Colcoliler.👋👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU BASTARDS || South Park | Just Gay Ships
HumorHani boş zamanın olur, wattpadde okuyacak hikaye bulamazsın ya. Hah işte bu hikaye tam ona göre!!