2

9 4 0
                                    

Pf

_______

Dükkana çoktan herkesten önce gelmiş, kalabalığı yoklamıştım.

Jin hyungun dediği gibi fazla kalabalıktı, ama ben hyungumu çoktan görüp yanına adımlamıştım bile. "Seokjin hyung!" anında bana dönüp gülümsemişti."

"Naber, nasıl gidiyor?" dediğinde üzgün görünmeye çalışarak "Sen sürekli abine yardım ediyorsun, iyice bizimle zaman geçirmemeye başladın.." diye söylenince aklına girmeyi başarmıştım.

Ama cidden artık abisine yardım ettiği için bizi yok sayıyordu. "bilerek yapmadığımı biliyorsun, hem bu son zaten sonra sizinleyim!" demişti.

"Söz mü?" eee, söz vermesi şarttı. Bunun için elimi kaldırıp söz vermesi için beklemiştim ki hemen de yapmıştı.
Zaten sonrasında diğerleri de gelmiş birlikte bir masaya oturarak konuşup eğlenmeye başlamıştık.

____

Herkes dağılmıştı.

Yani dükkan iyice azalmış, abisi de evde çocuk olduğu için anahtarı Seokjin hyunga bırakıp gitmişti.

"Hyung?" diye bir şey sormak ister gibi konuşmuştu jimjim, "efendim? Bu arada bir şey içelim derdim ama sonra araba süremezsiniz diye sormuyorum" demişti.

Haklıydı! Hoseok hyung olmayan aşk hayatı için efkar yapıyordu sürekli! Bezmiştim cidden.

"Hyung şu.. Kasadaki çocuğun adı neydi?" bana diyordular ama jimin hyung benden beterdi..

Böyle kısaca anlatacağıma hızlıca bizden bahsetsem iyi olur sanırım...

Seokjin hyung aramızdaki en büyüğümüzdü, ve gerektiği zaman çok ciddi kalabiliyordu!
Şuan olduğumuz dükkan, kafe ama daha da açık hali düşünün abisinin yanında yaşıyordu.

Hoseok hyung ise..

Hayatımda gördüğüm en dramatik biri olabilirdi, kendi kendine rüyalar görür, depresyona girer, her içtiğinde ise içli içli ağlardı.. 'beni neden sevmiyor' derdi ama diyeceği bir kişi bile yoktu!

Jin hyung arada kafasına vururdu, şuan olduğu gibi...

Jimjim mi?

Bir insan her gördüğünde yan yan mı bakar küçük kardeşine ya! Sürekli benimle kavga eder ama yine de ilk o anlardı beni. Kavgamız genelde ben büyüğüm ben uzunum meselesi olurdu.

Kısacası üçünü de çok seviyordum, ailemden çok ailem onlardı.

Ben ise, sıradan bir insandım kendimce.
Çok sıkıntım olurdu, bazen içimde tutardım bazen de hyunglarıma anlatırdım.

Genelde insanlarla takılarak sıkıntılarımı unutmaya çalışırdım, aşk? İnanmazdım.

Hoş, inanan mı kaldı mı?
İnsanlar gibi platonik takılmak peki?

Asla.

Kabus görürdüm çok, karanlık sevmezdim, uyurken bile bir şeye sarılmam şarttır.

Böyleydim işte, kabuslarım, hyunglarım ve ben.

Kabuslarım annemden oluşurdu, babam destek olurdu öyleydi işte.

Bay Jeon, hyunglarımın favorisi..

Bu kadardı benim hayatımda işte, "ulan mal Jungkook daldın yine" demişti jimjim. "Tanıtım yapıyordum bir türlü susmadınız!" kollarımı birleştirip dudak büzmüştüm.

"Ne tanıtımı lan?", "Sen ne anlarsın yaşlı bozuntusu, git gazete çöz sen" dil çıkartmam son darbe olmuş olacak ki üşenmeden ayakkabısını çıkartıp bana atmıştı..

Acıdı ulan!

"Acıdı!" dediğime güldü her zamanki gibi..

Biraz daha takılıp dağılmıştık, babam bekliyordu... Zaten annemle baş başa bırakmak istediğim de söylenemezdi.

_____

Düz yazı yazamıyorum üzgünüm.

secrètement |tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin