12-"Sen, benim en güzel yenilgimsin."

1.3K 117 231
                                    

medyadaki fotoğraf çok komik FKWJDLQOWPQLQŞÖSQLLALQALW

bu arada okuyan herkes lütfen buna cevap versin; dershane, babamın rahatsızlığı vs derken buraya aşırı sık uğramam biraz zor oluyor bu yüzden haftada gün vermeden üç bölümde anlaşalım mı? Mesela yarın bölüm yok ama cuma akşamı var.
Olur, olmaz veya şöyle yapsan daha iyi olur gibisinden fikirlerinizi lütfen yazın. Sizin isteklerinize göre yol çizeceğim<3

sarki onerisi: halazia- ateez

pek kontrol etme sansim olmadi iyi okumalar bebisler

#

Jungkook belki de 5 saat bile uyuyamamıştı. Ancak aksine oldukça dinç hissediyordu. Jimin'in yanına gideceği için erkenden kalkmış, duş aldıktan sonra rutin işlerini halletmişti. Şimdiyse arabasında, yolcu koltuğunda Jimin'in en sevdiği çiçekten oluşan bir buketle Taehyung'un evine gidiyordu.

Konuşacaktı. Barışmak için her şeyi deneyecekti. Jimin'in onu dinlemesini istiyordu. Sarışın söz vermişti, dinleyecekti değil mi?

Taehyung'un dairesinin önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Kolundaki saate bakışlarını çevirdi, 10.14. Jimin hiç bir zaman sabah insanı olmamıştı. Uyanmamış olmasını dileyerek zili çaldı ve elindeki çiçeği düzelterek beklemeye başladı.

30 saniye kadar sonra üzerindeki mutfak önlüğüyle Taehyung kapıyı açtı. Sakin bir gülümseme sunarak kapıyı araladı, "Hoş geldin Jungkook." dediğinde Jungkook ayakkabılarını çıkartıp içeri geçti. "Hoş buldum Taehyung-ah! Jimin ne-" derken Taehyung sözünü kesti. "Uyuyor. Yanına geç istersen çok uzun sürmez uyanması." dediğinde Jungkook başını salladı ve dün önünde Jimin'e yalvararak ağladığı odanın kapısını aralayarak içeri girdi.

Odanın ortasında bulunan tek kişilik yatakta Sarışın'ı yan dönmüş bir şekilde uyuyordu. Yüzü ve dudakları uyumaktan şişmiş, küçük bedenini iyice kendisine çekmişti. Jungkook bu görüntüye gülümsedi, elindeki çiçek buketini kapının yanındaki komidine bıraktı ve üzerindeki deri ceketi de çıkartıp komidine yerleştirdi.

Tişörtünün yakalarını düzeltip Jimin'in yanına adımladı. Yatağın ucuna oturdu ve sırtı ona dönük olan Jimin'in arkasına doğru uzandı. Sarışın, rahatsız olmuş olmalı ki pozisyonunu değiştirdi ve bu kez yüzünü Jungkook'un olduğu tarafa çevirdi. Jungkook parmaklarını uzatıp sarı dalgalı saçlarından bir tutamla oynadı. Jimin o kadar tatlıydı ki! Bebek ördeklere benziyordu Jungkook'un elinin altında.

Jimin, Jungkook'a biraz daha yanaştığında kolunu Jungkook'un beline sardı ve iyice yaklaştı. Gözlerini açmadan mırıldandı, "Taehyung-ah, ne zamandır Jungkook'un parfümünü kullanıyorsun?" Jungkook şefkatle gülümsedi. "Hm? Efendim?" diye mırıldandı.

"Taehyung-ah komik değil. Jungkook'u özlüyorum ve sen onun parfümünden mi alıyorsun? Kötü bir arkadaşsın." dediğinde Jungkook iç çekti. Saçlarındaki eli yanağına inip dolgun yanağını okşarken saçlarına küçük bir öpücük bıraktı. "Gözlerini açar mısın bebeğim?"

Jimin homurdanarak yumruklarıyla gözlerini ovuşturdu ve gözlerini araladı. Gözleri Jungkook'un belinden, yüzüne tırmandığında gözlerini bir kez daha ovuşturdu. "Ben hala uyuyor muyum?" dediğinde Jungkook başını olumsuz anlamda salladı ve gülümseyerek saçlarıyla oynamaya devam etti. Jimin elinin altından doğrulup geri çekildiğinde Jungkook yatak başlığından sırtını ayırıp Jimin'in karşısına oturdu.

"Neden geldin?" dedi Jimin kaşlarını çatarak. Jungkook başını eğdi ve derin bir nefes aldı. Jimin, "Konuşmak istemiyo-" diyecekken Jungkook sözünü kesti. "Bana söz verdin Jimin. Ne olursa olsun benden de dinleyeceğini söyledin. Yanlış mıyım?" Jimin yumuşayan tepkisiyle başını olumsuz anlamda salladı.

The Bet ↬JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin