Tehtit

301 47 32
                                    

"Ne dedin Hannie? Cevap ver sevgilim. Ne dedin bu piçe?"

Cevap vermek istemiyordum. Çünkü her ne dediysem tehtit zoruyla söylemiştim.

"Han'ın cevap vereceği yok. Ben söyleyeyim. Altıma girmek ve senden ayrılmak istiyor."

"Han? Doğru mu bu dediklerin. Yalvarırım yanlış de."

"SENİ PİSLİK! SİLAH ZORUYLA SÖYLETTİN BANA!"

"Han, utanma ama. Doğruyu söyle."

Cebindeki bıçağın birazını gösterince yutkundum. Resmen gözler önüne tehtit ediliyordum. Hemde kaçıncı kez...

"E-evet doğru."

Dedikten sonra ağlayarak yanlarından ayrıldım. Koşa koşa tuvalete gittim. Minho'yu çok seviyordum ama bu pislik yüzünden yalan söylemek zorunda kalmıştım.
Kendi kendime söylenirken Beomgyu'nun içeri girdiğini gördüm.

"Bakıyorum da şizofren olmuşsun."

"Git buradan."

"Ne o, babanın malı mı? Kullanamaz mıyım?"

"Senin amacın beni kullanmak tuvaleti değil! Rahat bırak beni."

Tam gidecekken omzumdan itip duvarla kendi arasına aldı. Yüzümü okşuyordu.

"Nereye sincap? Konuşacaklarımız var."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında bir anda yere düştü. Beyinciğinden darbe almıştı ve bayılmıştı.

"M-minho?"

"Yürü gidiyoruz."

Kimseye görünmeden okulun deposuna indik.

"Spor salonunda dediklerin doğru muydu? Benden ayrılmak mı istiyorsun?"

"Hayır! Ben sana söz verdim. Hepsini söylerken tehtit altındaydım. Yemin ederim."

"Yemin etmene gerek yok, Jisung. Ben sana inanıyorum. Nasıl oldu bu olay?"

"Odamda yatıyordum. Kapının açıldığını duydum. Gelen Beomgyu'ydu. Belinden silah çıkarıp alnıma dayadı. Eğer karşımda onun altına gireceğimi ve senden ayrılacağımızı söylemezsem ikimizi de öldüreceğini söyledi. Çok özür dilerim Lee!"

"Senin bir suçun yok."

"MİNHO ARKANDA!"

Beomgyu ayılıp gelmişti. Minho'ya silah doğrultmuştu. Bir türlü kurtulamıyoruz musallat oldu.

"NE İSTİYORSUN BENDEN PİÇ KURUSU?"

"Seni değil, Han'ı istiyorum."

"RÜYANDA İSTERSİN! İNDİR O SİLAHI ÇABUK."

Beomgyu tam Minho'yu vuracakken arkadan bir silah sesi gelmişti. Birisi Beomgyu'yu omzundan vurmuştu.

"ABİ!"

İstesem de istemesem de gidip sarıldım ona. Şuan hem kızgındım hem de minnettardım ona. Göz yaşlarım tişörtünü ıslatırken konuşmaya başladı.

"Sakin ol."

"Abi teşek..kür e..derim."

Minho da abimin yanına gelmişti.

"Chan, hayatımı kurtardın. Bunu nasıl ödeyebilirim?"

"Hiçbir şeyle. Benim şuan gitmem gerek."

Hâla ağlıyordum. Sadece dinlenmeye ihtiyacım vardı. Az daha sevdiğim adam gözlerimin önünde ölüp gidecekti. Bana olan ona da olacaktı. Ama abim sevgilimin hayatını kurtarmıştı. Ona minnettardım. Şimdi gidip uyumalıydım. Çünkü yarın abimi bulup konuşmam gerekecekti.

YouTube: felixqw (flxqw)

Yalancı/minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin