final

1.5K 169 92
                                    

"Choi Beomgyu, sonunda buradasın."
"Buradayım." Dedi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, sonra yavaş adımları tam Taehyun'ın karşısında bitti. "Üşümedin mi?" Diye sordu Beomgyu, irisleri Taehyun'ın gözlerine çıktığı vakit gördüğü gülümseme afallamasına sebep oldu. Onu gülümserken görmeye alışık değildi.
"Dedim ya beraber ısınırız diye."
"O nasıl olacakmış peki?"
"Böyle." Dedi Taehyun, adımları Beomgyu'ya yaklaştıkça Beomgyu nefesini tuttu; sonra nefesleri burnuna değen tatlı kokuya karıştı. Kang Taehyun ona sımsıkı sarıldı, parmakları Beomgyu'nun belini nazikçe kavrarken burnunu omzuna gömdü ve kısıkça güldü.

"Nasıl? Isındın mı?" Diye sordu Taehyun, kolları arasında duran Beomgyu'dan uzaklaşıp yüzüne bakmaya çalıştı fakat kafasını hafifçe eğdi Beomgyu, kızaran yanaklarını gizlemeye çalışırken omuz silkti. "Bilemedim şimdi." Dedi, Taehyun'ın irisleri Beomgyu'nun yüzünde dolanırken titrek bir nefes verdi; sonra parmakları yavaşça yanaklarına uzandı ve avuçları arasında sıkıştırmadan önce "Çok tatlısın." dedi. Beomgyu kaşlarını çatarken suratındaki elleri iteklemeye çalıştı fakat sonra nefesini kesti karşısında duran oğlan, yaklaşıp büzülen dudaklarına ufak bir buse bıraktıktan sonra uzaklaşıp tekrar Beomgyu'nun yüzüne baktı. "Bu da beni delirtecek kadar tatlı olmanın cezası."
"Kang Taehyun."
"Hım?"

Beomgyu, Taehyun'ın bileklerini kavrayıp indirmeden önce gözlerinin tam içine baktı, ikisi ateş ve su gibilerdi; Güneş ve Ay, siyah ve beyaz fakat birbirini tamamlayan Ying Yang gibi. Bütün bu zıtlıkları düşünürken günlerdir aradığı cesareti buldu ve "Senden çok hoşlanıyorum." dedi Beomgyu. Titrek nefesler ayrılırken dudakları arasından, soğuk havaya karışan buharın arasından baktı hoşlandığı oğlana. Sonra kafasını eğip sımsıkı tuttuğu ellerine baktı, "Geçen yazdan beri." dedi. "Seni okul kampında gördüğümden beri."

Taehyun'ın dudaklarında minik bir tebessüm belirdi, Beomgyu'nun utangaç bir şekilde gözlerini kaçırıp bütün bu sözleri söylemesi onun için çok özeldi. Sıcak elleri Taehyun'ın buz kesen ellerinin arasındayken çok güzeldi. "Madem itiraf ediyoruz," Parmaklarını Beomgyu'nun parmaklarına kenetledi ve arkasına döndü. Caddenin bitişindeki parka doğru yürürken dönüp göz ucuyla baktı Beomgyu'ya, "Senden kucağıma düştüğünden beri çok hoşlanıyorum." dedi. Adımları parka yaklaştığında kıkırdadı Beomgyu, "O gün çok utanmıştım." dedi. Dudağını ısırırken yolun ortasındaki taşlara vurdu ayağının ucuyla, bir eli Taehyun'ın elinin arasındayken gülümsüyordu.

"Ben de sana çaktırmamaya çalışmıştım."
"Hiç de çaktırmadın."
"Havam bozulsun istemedim."
"O yüzden mi peşinden koşturdun beni?" Taehyun, Beomgyu'nun sorduğu soruya kahkaha atarken yetiştikleri parkın tam ortasında durup birbirlerine baktılar. "Hayır, ben sadece berbat bir aşığım." Taehyun, Beomgyu'yu omuzlarından tutup salıncağa oturturken yüzüne baktı; bu gece gökyüzünde onu anlatacağı milyonlarca yıldız vardı, Beomgyu ise önünde diz çöken Taehyun'ın sokak lambasının altında parlayan koyu gözlerine hayranlıkla baktı.

"Ve sen bana sevmeyi öğrettin Beomgyu." Sırt çantasını Beomgyu'nun kucağına bırakırken içinden çıkardığı kahverengi atkıyı hoşlandığı oğlanın boynuna doladı. Beomgyu'nun gözleri büyürken şaşkınca Taehyun'a baktı, dudakları arasından çıkan sözler beklenmedik olsa da boynunda hissettiği sıcaklık tüyler ürperticiydi. "Senin kokun sinmiş üstüne." Derken Beomgyu'nun atkıdaki sıcak elleri önünde diz çöken Taehyun'ın soğuk yanaklarını kavradı. "Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Beni sevdiğin için Taehyun."
"Seni seviyorum."

Yıldızların altında, o gece fısıltısının arasında dizleri üzerinde yükselip Beomgyu'nun yanağına bir öpücük kondurdu Taehyun. Sonra aynı öpücüğü kendi dudaklarında hissetti, bu sefer Beomgyu geri çekilmedi, tatlı kokusu Taehyun'ın nefesine karışırken yanaklarındaki titrek elleri boynuna sarıldı. Su ve ateş, Güneş ve Ay, siyah ve beyaz ama Yin Yang gibi, o gece ikisi birbirini tamamladığında bütün yıldızlar onlar için parladı.

something about you || taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin