2.BÖLÜM

20 1 1
                                    

Bölümü okurken bizim çocukların şarkısını bizim çocuklarla dinlemek istemez misiniz? Bölümü okurken üstteki şarkıyı açın, açın ki sizde bu bölüme ortak olun..

Okula vardığımızda her yer çok şık bir şekilde süslenmişti. Bir mahalle okulundan beklenmeyecek bir şıklıktı bu. Bizim okulu bilmiyorsunuz tabii. Bizim okul; okul bitsin de gidelim diye dua eden, bizi başından salmak ve geçiştirmek için cümleler kuran bir yer. Bu yerden de böyle bir şıklık ve düzen beklemezsiniz öyle değil mi? Bu şıklığı gördüğümüzde ağzımız açık bir şekilde arabadan iniyorduk. Cenk dayanamadı tabii. Hemen lafa atıldı:

"Burası Bizim mahalle okulu yanlış hatırlamıyorum değil mi?"

Mert de ağzı açık bir şekilde bu şıklığa bakarken Cenk'e katılmak için:

"Vallahi ben de inanamadım ama burası gerçekten de bizim okul ve çok şık."dedi.

O sırada aklımdan bu okulun bizim için bu kadar güzel şeyler yapması tuhaf olduğu için kesin bu işin içinden bir şey çıkacak diye düşünürken aynı zamanda "Bu akşam çıkar kokusu." diye geçirdim.

İremde adeta beynimi okurcasına kendisinin de bu şekilde düşündüğünü söyledi ve "Bu akşam çıkar kokusu."dedi.

Düşündüklerimin aynısını söyleyince İrem'e gülümsedim ve daha çok böyle bakmaktansa içeri geçmenin zamanı geldiğini söyledim. İçeri geçtiğimizde müdürümüz konuşma yapmak için hazırlanıyordu ve konuşmasına başladı bütün öğrencilerin maruz kaldığı giriş konuşmasını yaptıktan sonra,

"Bu akşam partimizi kontrole müfettişler gelecek tek bir sıkıntı istemiyorum."dedi.

Tüm bu şıklığın ve partinin amacı belli olmuştu. Bizi ise sabahın köründe buraya müfettişlere ne konuşması yapacağız diye hazırlamaya, hazırlanma bitince de kalan işlere yardım etmemiz için getirmişti. Yapmayacağımız konuşmaya hazırlandıktan sonra kalan işlere yardım ettik ve payımıza düşeni bitirdikten sonra yeni bir iş kitlenmesin diye okuldan küçük bir kaçamak yaptık. Okuldan kaçmak artık o kadar zor bir şey değildi bizim için çünkü ne bizi umursayan, kaçmayalım diye bekleyen nöbetçiler vardı okulda ne de peşimizden koşturan. Okuldan sonra bizim mahalleye yaklaşınca herkes "Akşam görüşürüz." diyerek eve dağıldı. Eve gelince günün yorgunluğundan biraz kestirmek istedim. Uyandığımda saat 6'ydı. Gerçekten de o partiye gitmek hiç istemiyordum. İrem'in de aynen bu şekilde düşündüğüne yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Derken Cenk aradı.

Telefonu açtığımda o heyecanlı sesiyle:

"Ege hadi hazır mısın? Nolur geç kalmayalım. Bizimkiler size gelecek, biz de hepinizi sizden alıcaz haberin olsun."dedi.

Bir çocuk gibi heyecanlanıyor, heyecanına hakim olamıyordu. Bizim Cenk işte çocuk ruhlu. Neyse heyecanından daha yarım saat dolmadan kapımda bitti. Allahtan hemen arkalarından Mertle İrem de geldiler. Rıfat abi de bir yandan bu heyecanından dolayı Cenk'e kızıyordu. Neyse çok beklemeden atladık arabaya. İçimde çok kötü bir his vardı. Ne olduğunu bilmiyor ama çok korkuyordum. Mertle İrem bunu anlamış olacaklar ki İrem elimi tutup gülümsedi hemen ardından da Mert sarıldı. Mert sarılınca kalbim sızladı. Neden olduğunu anlamadım ama çok korktum. Yolda giderken Mert'e hep sarıldım, hep elinden tuttum. Sanki her an onu benden alacaklar gibi hissettim. Hiç bırakmak istemedim ama partiye gelmiştik ve arabadan inmemiz gerekiyordu. Partiye giriş yaptığımızda kendimize bir masa bulduk, bulduğumuz gibi de İremle oraya yerleştik. Mertle Cenk ise heyecanlarına hakim olamadıkları için bir o masada bir bu masada bitiyorlardı. İremle onlara bakınca sanki kendi çocuklarımız gibi gülümsüyorduk. Bizimkisi bir başka arkadaşlıktı. Arkadaşlıkta değildi; dostluktu, kardeşlikti, kardeşlikten fazlasıydı.. O kadar birbirimize bağlıydık ki oturup bunları yazsam 5-6 sayfa sürerdi. Gülümsemeyi bırakıp müziğe odaklandık. Bizim şarkımız çalıyordu.

"Dünya Tek Biz İkimiz - Model"

Müziği duyunca hemen Mertle Cenk yanımıza geldiler ve beraber şarkıya eşlik ettik.

"Hayat korkutmaz beni

Yanımda sen varsın

Düşersem sen kaldırırsın

Ağlarsam ilk sen duyarsın"

Şarkı bittikten sonra ise sıkıca, kocaman sarıldık ve birbirimizi hiç bırakmayacağımıza dair söz verdik. Biraz geçtikten sonra bizim çocukların hiçbirini göremeyince partinin ortasında sıkılıp biraz gezmeye çıktım. Okulu turluyordum öylesine. Böylesine bir okulu bile bizimkilerle beraber ne kadar neşeli hale dönüştürdüğümüzü düşündüm. Okulun her ayrıntısında anımız vardı. Gülümsememe mani olamıyordum derken elimi yüzümü yıkamak için tuvalete doğru gittim. Tuvalette gördüğümle yüzümdeki gülümseme şaşkınlık, çaresizlik ve üzüntüye dönüştü. Bu gördüğüm gerçek miydi? Ne? Bu nasıl olabilirdi?



(Ve bölüm sonu sorumuz - Sizce Ege'nin tuvalette gördüğü ve Ege'yi bu kadar etkileyen şey ne?)

SUÇSUZ SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin