Bölüm 3

13 2 0
                                    

11 güne kadar taç giyme töreni olacaktı. Kongrede hala karar aşamasında olsada seçilecek kişi Joseph'ti. Şuan masanın başında Aaron Hill oturuyordu. Cadıların beklediği yine bir Hill olmasıydı çünkü Hill soyu asırlar boyu kongrede liderlik yapmıştı.

İki veliaht kardeş vardı. Jacob , Joseph'in geçeceğini biliyordu. Çözümü onu kılıç müsabakasına çağırarak buldu ama Joseph ondan daha iyi dövüştüğü için Jacob hile yapacaktı.

Kimin masanın başına geçtiği umrumda değildi. Sonuçta o masayı yıkacaktım fakat gelecek kralın bana borçlu olucak olması işime yarardı.

Hala ulaşamadığım kitaplar vardı. Hill'er köklü soylarının yanında adaleti sağlayan , mahkemeleri yöneten aileydi. En detaylı tarih kitapları onlarda bulunmalıydı. Kütüphane'nin gizli bir bölümü vardı buna eminim. Sorun şurda ki nerede?

Sarayın haritasında bir umut yine baktım tabikide çizilmemişti. Borç kısmı burda devreye girmeliydi. Joseph'ten bunun hakkında kitap bulmasını isteyemezdim ama eğer istediğim gibi kullanabilecek bol vaktim olursa bulabilirim.

Bu süreç içinde Bert'i çağırıp plan yapmalı ve Jacob'ın rövanş ilan etmesini beklemeliyim. Rövanş ilan ettikten sonra ona ulaşacak ve onu uyaracaktım. Kral olma söz konusu olduğu için bu sayede ödülendirilecektim.

Bir de okul konusu vardı. 20 yaşıma kadar büyü yapmayı  bana babam ,büyük büyücü , öğretmişti. Aslında damarlarımızda büyüyle , büyü yapma yeteneğiyle doğduğumuzdan bu gücü nasıl kullanacağımızı , kontrol edeceğimizi ve güçlü , emek sarf eden büyüler vardı. Bu büyüler ayrı bir kabiliyet gerektiriyordu. 

Ben 15 yaşıma kadar gücümü kontrol etmeyi öğrendim. İçimdeki karanlık belirsizdi.  Kimliğimi gizlemek zorundaydım. İnsanlar bilinmeyenden korkar , ben bilinmeyendim. Ben bile kim olduğumu bilmiyordum. Hayatım boyunca bu karanlığın başlangıcı , nedeni ve yalnız olup olmadığım soruları ile boğuştum. Belkide bunca çabam buydu. Ne olduğumu ve koskoca dünyada yalnız olmadığımı bilmek.

Nefretim ise olduğum şey yüzünden beni annemden ayırmaları. Benim annem beni öldü biliyor. Babamın varlığımdan haberi olduğuna şüpheliyim. Dediğim gibi 15 yaşıma kadar insanlardan , cadılardan uzak yaşadım. Sonunu bilmediğim bir yolda tek yürüyorum. Büyük büyücü benden hep birşeyler saklıyor. Onu seviyorum, minnettarım ama güvenmiyorum.

Düşüncelerim zannettiğimden daha çok canımı yakmıştı. Toparlanıp üniversite için iki yarıyıl izin almam lazımdı. Üniversiteye devam edecektim ama tıp seçmiştim. İkisini aynı anda yürütemezdim. Şimdilik çare üniversiteyi dondurmaktı.

Dilekçe yazıp birkaç resmî evrak temin ettim. Babamla bu konuyu daha konuşmamıştım. Sorgulasada karışacağını zannetmiyorum. Konuşmak için Bert'i aradım.

"Günaydın erkenciyiz bakıyorum."

"Günaydın. Direk konuya geçicem kitabı bulamadım."

"Dikkatli baktığına emin misin?"

"Cadı tarihine , kara büyüler kitabına baktım yok."

"Belkide önce ne aradığımıza bakmalıyız. Hangi kitabın bundan bahsettiğini bulalım."

Bert doğru söylüyordu. Cadılar asırlardır kara büyüyle iç dışlı olmuşlardı. Şimdi ise herhangi gerekli bir nedenin olmadan yapamıyordun. Tabi biri şikayete bulunmadığı sürece sıkıntı olmuyordu.

"Okula gidelim orda araştırma yapmak için kaynaklar var. Bide kayıt yaptırıcam."

"Büyük büyücüye bundan bahsettin mi?"

Karanlığın VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin