Siyah , bağcıklı botlarımın karda bıraktığı izleri izleyerek yavaş yavaş , karın tadını çıkara çıkara ilerliyordum. Atkımı takmadığıma lanet ettim. Soğuktan -her ne kadar ceplerime koysam da - ellerim buz tutmuştu. Burnum tıkalı olduğu için ağzımdan nefes alıyordum. Ve bu da her seferinde ağzımda duman çıkmasına vesile oluyordu. Kumral - sarı saçlarım tamamıyla karla kaplanmıştı.
Ama olsun du. Bu karın tadını çıkarmaya değer di. Biraz kafa dağıtmak amacıyla D&R ye gidiyordum. Her ay çalıştığım Kafe'den aldığım maaşın bir kısmını kitap için biriktiriyordum. Kitaplar benim için çoğu şeyden önemliydi.Ben kitapları diğer insanlar gibi okumuyordum. Hissederek ve yaşayarak okuyordum. Düşünsenize, kitap okumayan bi insan ; kitabın sonuna gelmekten korkamaz, okumaktan gözleri ağrıyamaz, uykusundan olamazdı. Kitap bittikten sonra başını arkaya yaslayarak olayları gözden geçirirken hissettiğimiz duygu karmaşasını hissedemezdi. Şimdi düşündüm de, kitap okumayan insan hayattan nasıl zevk alırdı ki?
Soğuktan üşüyen minik ellerime ağzımla hoh yaptım.
Arkamda bir karaltı hissettim.Sizin de öyle olmuyor muydu? Yolda yalnız başınıza ilerlerken izlendiğiniz hissine kapılmıyor muydunuz? Bu hissi geçiştirerek , karı hissetmek adına dokunmak için eldivenlerimi çıkardım. Yere çömelip eldivenlerimi kucağıma koydum. Ellerimi kara uzatıp , bir avuç kar aldım. Allahım, bu ne guzel bir histi böyle!
Parmaklarımla kara dokunurken , bir yandan da ablam Enver'i düşünüyordum. Ben ona 'Evren' derdim. Çünkü benim ondan başka hiçbir şeyim yoktu. Hiç kimsem yoktu. O benim annem , ablam , abim, babam kısacası o benim herşeyim di. Annem ben doğduktan kısa bir süre sonra bizi terk etmişti. Annem' in ismini bilmiyordum. Amcam la zaten konuşmadığınızdan öğrenememiştim. Ablam a sorduğum da ise amcamın ona çok kızacağını söylediğinde bu konuyu fazla üstelememiştim. Amcam , nam-ı diğer Babam' ın ise bana neden böyle davrandığını bilmiyordum. Benimle hiçbir zaman , hiçbir konuda muhattap olmazdı. Zaten neredeyse hiç görmüyordum. Ben okula giderken o uyuyor olur , okuldan döndüğümde işte olurdu. Kafe'den çok geç saatte döndüğümden o çoktan uyumuş olurdu.
Birden yan tarafımda bir hareketlilik hissettiğimde kafamı hızla çevirdim. Ama o silüet eldivenlerimi kucağımdan hızlıca alıp , gözden kaybolmuştu. Allah aşkına , bunun aklından zoru mu vardı? Arkasından az da olsa seçebildiğim kadarıyla erkekti. Kız eldiveniyle -üstelik ellerime uymak zorunda olduğundan minikti- ne yapacak tı? Arkasından bağırsam da nafileydi. Ellerimin donmasına rağmen az da olsa fayda görüyordum. Ayrıca o eldivenler benimki. Ne hakla alırdı? Sinirle soludum.
Eldivenlerimi kaybedemezdim. Çünkü her ne olursa olsun, ne kadar ucuz ve değersiz bir şey olursa olsun kimsenin başkasının eşyasını almaya hakkı yoktu.Hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Önce sağ, sonra sol ve sonra yine sola döndüğümde arkasını dönük bir adam gördüm. Yapılı bir adama benziyordu. Arkasından gizlice yaklaşıp elinde ne olduğunu görmeye çalıştım. Ama fayda etmiyordu.
Biraz fazla ses çıkarmış olacaktım ki adam arkasını döndü. Beni görmesiyle ileriye fırlaması bir oldu. Kahretsin, yüzünü görememiştim.O koşuyordu ben kovalıyordum. Ah ,bir eldiven için nelere katlanıyordum. Ama benim eşyamdı. Ne hakla alırdı?
Hızla koşarken yerdeki bir taşı görmeyip takıldım. Takılmamla yeri boylamam bir oldu. Başımı yere çarpmıştım. Şimdi ise sızlıyordu. Normalde acıyı çok hissetmeyen biriydim. Hatta bir keresinde elim demir kapıya sıkışmıştı. Ben acısını duymadığım için yoluma devam etmiştim. Eğer ablam, çığlık atarak kanadığını söylemese yerdeki kanları da görmeyecektim. Sağlık Ocağı'na gittiğimizde tam 6 adet dikiş atmışlardı. İşte böyle hissizdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN
Teen FictionAşka inanmayan biri için, ne kadar umut vardır ki? Bunu başarabilecek insan var mıdır? Aşka inanmayan biri, düşüncelerini değiştirebilir mi? Öğrenelim..