Ofis günlükleri

12 3 16
                                    


Tuna ikinci dersin sonlarına doğru gelmişti. Ama Eslin hâlâ ortalıklarda yoktu.

Okul zili çalıyor

"Tuna?"

"Evet..."

"Eslin nerede"

"O biraz geç gelecekmiş"

"Niye? Gidip kızlardan dedikoduları falan öğrenirdi bari"

"Ya bizde gider öğreniriz onu n'olacak sanki"

Okan göz devirdikden sonra göz ucuyla Tuna'ya baktı.

"Gidin öğrenin Tuna bey biz mi dedik gitme diye?"

"Ne yani beni tek mi gönderiyon gurbete?"

"Ya ne abarttıniz yani gelin bahçeye inelim"

Bahçede herşeyden habersiz öylece dolaşan onlarca öğrenci vardı. Bizde aralarına karışıp boş bir çardak aramaya başladık.

"Şurda boş bir tane var hemen kapalım"

Boş bulduğumuz çardağa oturduktan sonra sesimi azaltarak konuşmaya başladım.

"Acaba bugün ne konuşacağız?"

Tuna şaşkın bir ifadeyle bakarak

"İlk kez seni bu kadar heyecanlı görüyorum"

"Ya önemli bir iş ne de olsa"

Konuşmaya dalmışken yanıma oturana kadar Eslin'i farketmemiştim.

"Selam!"

"Sana da"

Biraz daha konuştuktan sonra zil çaldı ve sınıfa çıktık.

Dersler geçip gitti, evlere dağıldık.

Sözde Liseliler
__________________________

Eslin:Saat kaç gibi geleceğiz

Adem Abi:Saat tam 17:30'da hepiniz ofiste olun.

İfadeler|👍🏻👍👍🏼👍🏽

Saatime baktığımda saatin daha erken olduğunu gördüm, odamda kendimi oyalayacak bişey bulamayınca alt kata indim ve mutfağa doğru yöneldim tam mutfağa girecekken salondan gelen konuşma seslerine kulak misafiri oldum.

"Kerem cidden başına bişey gelirse ne yapacağız, biz onun ebeveynleri olarak hayatta olduğumuz süre boyunca onu korumak zorundayız."

"Evet ama sence de biraz biş bir telaş içinde değil misin? Yani koskocaman çocuk oldu, kendi başının çaresine bakabiliyor."

"Evet doğru söylüyorsun galiba ama ne yapayım o benim gözümde hep küçük ve hep korumasız, dış dünya ona karşı çok zalim olabilir."

Onları dinlerken annemin hâlâ beni küçük bir çocuk olarak görmesine anlam verememiştim.

Tam bunu düşünürken televizyon ışığı ile aydınlanan salona dönmem ve babamın bakişlarıyla karşı karşıya gelmem bir olmuştu.

"Baba..."

Annemde aynı zamanda bana bakmaya başlamıştı.

Babam kendini zorlayarak bana sıcak bir gulumseme sundu.

"Gel içeri oğlum, biraz konuşalım"

Aşırı şekilde gerilmiş durumdaydım ama belli etmemeye çalıştım.

Yavaş adımlaral annem ve babamın oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa oturdum.

Babam konuşmaya başladı.

"Emre, oğlum biliyorsun uzun zamandır staj görüyordun ve çok sıkı çalışıyordun, en sonunda gerçek bir göreve çıkarak ajansın gerçek dedektiflerinden olmaya hak kazandın. Kazandığın zaman ben ve annen gerçekten çok mutlu olmuştuk ama... Ama şimdi sana birşey olacak, başına bişey gelecek diye çok korkuyoruz."

Babamın dediklerini dinlerken o kadar gerilmiştim ki avucuna geçirdiğim tırnaklarının acısını bile farketmemiştim.

"Biliyoruz bu senin için önemli bir görev ne de olsa bu senin kariyerinin ilk görevi."

Derin bir nefes alarak devam etti.

"Ama gerçekten sana bişey olursa kendimizi affedemeyiz, biz senin aileniz seni korumak ve kollamak bizim görevimiz... Lütfen, lütfen dikkatli ol, her adımını dikkatli at, çünkü eğer ki adımını dikkatli atmazsan ayağın kayar ve biz bile seni tutmayız."

Babamın dedikleri beni gerçekten etkilemişti dolan gözlerimde ki yaşları elimin tersiyle silip ayağa kalktım.

"Heyy... Merak etmeyin, ben küçük bir çocuk değilim. Artık kendi başının çaresine bakabilecek kadar büyüdüm, şuana kadar arkamda durduğunuz için teşekkürler ama artık kendimi savunabilirim ve başladığım işi bitirebilirim."

Annem ve babama sarıldıktan sonra gözüm saate takıldı.

16:32

Babam baktığım yöne baktı.

"Demek gitmen gerekiyor."

"Evet."

İkisine de sarıldıktan sonra odama çıktım, bir kaç gün önceden hazırladığım çantamı alıp evden çıktım.

Ofise doğru ilerlerken omzunda bir el hissetmemle kafamı çevirmem bir oldu.

"Ahh... Sen."

"Evett benn, çok heyecanlı Okann."

"Heyecan ha."

"Senn... Ağladın mı? Gözlerim kıpkırmızı."

Önüme döndüm.

"Alerji."

"Aynen baya kötüymüş."

İnanmayacağını biliyordum, sadece şuan konuşmak istememiştim ve o da anlamıştı zaten.

Ofise kadar tek kelime etmedikten sonra ofisin kapısının önünde durduk, ikimizde çok heyecanlıydık.

"Sen tıkla"

"Hayır sen"

"Ya!"

"Aman bee..."

Okan kapıyı tıkladı ve gir komutu ile kapıyı açıp içeri girdik.



Ehhhh 590 kelime


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

•SÜİKASTÇILIK•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin