Sokaklar bomboştu. Issız ve korkutucu. Fakat yalnızlık bana iyi gelmişti. Kasvetli caddelerde yürürken huzurlu hissediyordum.
Gördüğüm çocuk parkıyla yerimde kaldım. Çocuklar çok mutlu gözüküyordu. Tıpkı benim çocukluğum gibi şen ve mutluydular. Onların yaşında olmayı istemeden edemedim.
Daha fazla çocukları izlemek isterdim fakat abimi gördüğümde eve gitmem gerektiği aklımın ucuna geldi. Abim nefes nefese kalmış bir şekilde bana doğru koşuyordu.
Abim ellerini görebileceğim kadar yakına geldi. Ve bana sitemini belirtti. "Neredesin Melodi. Seni arıyoruz saatlerdir." Evet adım buydu Melodi. Şarkı söyleyemeyen hatta konuşamayan birisi için oldukça acı verici bir ismimdi.
Parmaklarımı oynatarak abime cevap verdim. "Özür dilerim, sadece biraz yalnız kalmak istemiştim." Abimin gözleri parmaklarımdan yüzüme doğru kaydı. "Melodi, yalnız kalmak senin için tehlikeli." Evet bunu biliyordum. Fakat sıkılmıştım artık.
Bir şey söylemedim, zaten abimde dönüp tekrar bana bakmadı. Beni kolumdan tutup ilerletti. Oysa ben yürüyebiliyordum. Neden beni sürüklüyordu ki.
Evimizin ahşap kapısına geldiğimizde abim cebindeki anahtarlığı çıkarttı. Ucunda pembe bir ayıcık asılıydı. Bunu ona ben hediye etmiştim. İlk gördüğünde takmak istemese de ısrarlarım üzerine takmıştı anahtarına.
Kapıyı açtığımızda annem mutfaktan başını çıkarttı. "Eve girmeden elinizi yıkayın." Annemin söylediklerini anlamamıştım. Abime baktığımda bana kısaca açıkladı. "Ellerimizi yıkamamızı istiyor." Anlaşılan o ki abim dışında benim yokluğumu fark eden yoktu.
Minik bir tuvalet ve el yıkamamız için olan musluğu olan tuvalete girip ellerimizi iyice yıkadık. Boyum havluya artık yettiği için abim bana uzatmıyordu. Elimi uzatıp havluya kurulandım. İşimiz bittiğinde abim beni mutfağa yönlendirdi. Masa kurulmuştu. Patates kızartması ve köfte yapmıştı annem.
Bu görüntü sayesinde ellerimi çırptım heyecanla. Abim uzanıp bir dilim patates alacaktı ki annem ona bir şeyler söyledi. "Misafirler gelecek yemeyin." Annemin ağızını okuyamamıştım. Bu sebepten ötürü meraklı gözlerimi abime diktim.
"Misafir gelecekmiş, yemeyin diye uyardı annem." İstediğim cevaba ulaşınca keyifle sırıttım. Kimin geldiğini merak ediyordum. Meraklı üst komşu mu yoksa annemin sürekli gürültü çıkarmalarından yakındığı alt komşu muydu gelen ?
Bir süre abimle el kızartmaca oynadıktan sonra annem aceleyle kapıya doğru ilerledi. Abimse annemi takip etti. Bende merak ettiğim için onları takip ettim.
Gelen babamın arkadaşının eşi ve çocuklarıydı. Daha önce bir misafirlikte karşılaştığımızda abim tanıtmıştı bana onları. Annem güler yüzle misafirleri karşılarken, abim gelen erkek çocuğuyla konuşmaya başlamıştı.
Bu misafirleri hiç sevmemiştim. Çünkü benim yaşıtım kimse yoktu. Bir abla buradaydı fakat açıkça benden büyük duruyordu.
Hoşnutsuzlukla kenarda selamlaşmalarını bekledim. Ardından herkes salona geçti. Annem masanın hazır olmadığını söylediğinde diğer çocukların annesi de onunla beraber kalkmıştı. Bu kadında dikkatimi çeken şey ise dudağının üzerinde bir ben olmasıydı.
Kalan erkek çocuğuyla ise abim bayblade oynuyordu. Karşımda duran abla bana dönüp "Sen nasılsın ufaklık?" dediğini anlamıştım. İnsanların dudaklarını çok hızlı konuşmadıkları sürece okuyabiliyordum. İşaret diliyle "İyiyim, siz ?" dediğimde bana şaşkınca baktı. Anlaşılan o ki konuşamadığımı bilmiyordu.
Onun şaşkın yüz ifadesini görünce kıkırdamadan edemedim. Tam abla bir şey daha söyleyecekti ki annem kapıda belirdi. Herkes ayağa kalktığında onlara ayak uydurdum. Mutfağa ilerleyince masanın hazır olduğunu anladım.
Masaya oturup yemeklerimizi yedik. Annem ve benekli olan teyze mutfağı toplarken biz yeniden salona geçtik.
Bu gün çok sıkılmıştım. Abim bile benimle oynamıyordu. Onunla oynayan erkek çocuğunu kıskandım. Ben abimle çok fazla konuşamazken onlar sürekli sohbet halindelerdi.
Daha fazla dayanamayarak yanlarına oturdum. Çocuk bir tepki vermezken abim beni tanıştırdı. "Kız kardeşim Melodi." Sonra bana dönerek çocuğu tanıttı. "Bak Melodi, bu da Mesih."
Mesih denen çocuk hala bana dik dik bakıyordu. Anlaşılan beni sevmemişti. Tam abime sıkıldığımı söyleyecektim ki hızla kalkıp gitti. Büyük ihtimalle annem seslenmişti.
Karşımdaki çocuğun anlamayacağı umudu ile onunla eğlenmek istedim. Ellerimi oynatarak "Naber Semih, ah hayır Mesih. Ne saçma bir isim" dedim. Fakat Mesih beni şaşırtarak bana cevap verdi.
"Melodi de konuşamayan biri için kırıcı bir isim olmalı." Söylediği şeyleri sabah kendi kendime söylediğimde bu kadar canım yanmamıştı. Gözlerim doldu. Fakat bir şey dememe kalmadan abim geldi.
"Hadi Melodi, sen biraz boyama yap ben daha sonra gelip kontrol edeceğim." Abimin beni kovmasıyla odama gidip yatağıma oturdum.
Ne kaba bir çocuktu yanındaki. Neden onunla konuşuyordu hem ? Burada ben vardım, ben ona yeterdim. Daha fazla düşünmemek adına boyama kitabımı çıkardım. Sayfaları çevirerek kaldığım kedi resmine geldim. Boyama yapmak istemiyordum. Fakat abim kontrol edeceğim demişti.
Sırf bu yüzden bir kaç yer karaladım. Fakat erkek çocuğunun söylediği şey aklımdan çıkmıyordu. Kabullendiğim bu gerçek canımı hiç bu kadar yakmamıştı. Doğru ya ben eksiktim. Ben engelliydim. Ben hem sağır hem dilsizdim.
Gözlerimden bir yaş süzülüp boyama kitabının üzerine aktı. Yaşın ıslattığı yerdeki renkler birbirine karışmıştı. Kendimi daha fazla tutamadan hıçkırmaya başladım. Kendi kendime bilendim erkek çocuğuna. Gösterirdim ama ben ona.
Benim yaşlarım yanağımdan bir bir süzülürken kapım hızla açıldı. Gelen abimdi. "Ne oldu Melodi, bir yerin mi acıyor ?" Kapının önünde ise erkek çocuğu vardı. Onun önünde ağlamak istemesem de beni ağlatan oydu sonuçta.
Kafamı salladım hiddetle. "Neden beni yalnız bıraktın. Hani benim için yalnız kalmak tehlikeliydi." Söylediklerimle abimin gözlerine hüzün oturdu.
"Özür dilerim , seni bir daha hiç yalnız bırakmayacağım." dedi. Oysa ki beni ilk terk eden o olacaktı.
Selamlar!
İlk bölümlerde karakterlerimizin çocukluğunu göreceğiz.
Devamında ise yetişkin hallerini
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Melodi
ChickLitKonuşamayan Lal bir kız. Ve onun yıllar önce intikam almak istediği erkek çocuğunun hikayesi.