Dolu kadehi ters tut- ıslansınAynı günün devamı, Tuananaz Tiryaki:
"DNAsını siktiğim orospu evladı. O eli bir yerlerine sokmayı bilirdim de dua etsin elimden aldılar puştu." Diye söylene söylene bitiremeyen çağanın sitemlerini en masum hâlimi kuşanarak otumuştum ve dinliyordum.
Sol omzumdaki melek yerinde eşinerek bağıra çağıra kavga etmeyi öne sürsede, kendimi bile şaşırtarak sağ omzumdaki meleği dinleyip edebimle abimizin dediği her şeyi onaylıyordum. Tabii bana patlamasını istemeyiz.
"Haklısın aşkım. " dedim tüm ciddiyetimle.
"Tabii ki de haklıyım. Piçe bak, gördü birde sevgilin olduğunu! Ki diyelim yok bir kadın bunun gibi şeref yoksunlarının derdinden rahat rahat eğlenemeyecek mi?!" Diye emniyet kemeriyle kavga ede ede çekince yardımına yetişip sakince çektim kemeri.
"Doğru, sevgilim." Yandan bana ters bir bakış attı. "Her dediğimi niye onaylıyorsun?!" Göz kırpıştırdım.
"Onaylamayayım mı?"
"Onlayma. Senin şu an bana neden dövdün insan gibi konuşamıyor musun adlı şiirini okuman gerekiyordu? İyi misin?"Kafamı yana yatırdım. "Haklıydın yiğidim. Ne diyeyim ki?" Yüzünü buruşuturdu.
"Deme bir şey Tuana. Bence de Bu zıkkımı giydikten sonra hiç bir şey deme."
Hah, işte orda bir duracaktı. Hızla bakışlarımı ona çevirdim. "Çağan, buna karışamayacağının farkındasın. Değil mi?""Lafı çarpıtma, karıştığım falan yok senin kıyafetine. Ama gece klübüne giderken de böyle giyinilmez ya. Onlarca sarhoş herif var!" Artık gaza biraz daha yüklenmişti. Yüksek hızdan korktuğumu biliyordu oysa.
Ama zaten üzerimdeki elbise çokta açık değildi. Midi boyda askılı hafif dekolte veren bir leopardı.
Kaldı ki buna kimse karışamazdı.
Beğenmiş ve giyinmiştim, memnun olamayanlara soğuk su ikram edebilirdim."Çek sağa konuşalım, kaza yapıcaz."
Dedim bir elim sıkı sıkı emniyet kemerini kavramışken. Biraz daha arttırdı. "Ben ne diyorum sen ne diyorsun!" Dedi bir arabanın önüne kırarak hızına devam etti.
"Çağan, korkuyorum. Yavaş git, konuşuruz. Ya da çek kemara konuşalım.""Herif gelmiş benim sevgilimin dibine kadar giriyor birde el-" derken diğer şeritten bir araba önümüze kırınca kaza yapmamıza ramak vardı. Bir elimle kapı kolunu bir elimle kemeri sıkıca kavramışken gözlerimi kapattım. Ama kaza falan olmadı.
Araba tamamen durunca benim kapım açıldı. Ama pekte bir şey anlamıyordum. Şoka girmiş gibiydim. Elimi tuttuğunda ilk kemerden ayıramamıştı. Eğilip kemeri kavrayan parmaklarımı öptü. Yavaşça elimi okşarken açtı.
"Özür dilerim, özür dilerim." Diye peş peşe aynı cümleyi tekrarlarken bemi sıkıca göğsüne bastırmıştı.
Hıçkırarak ağlamaya başladığımda yakasına tutundum. O ise saçlarımı öpüp, okşuyordu."Naz, bana bak güzelim." Göğsüne yumruğumu geçirdim ama pek işe yaramışa benzemiyordu. "Gerizekali köpek! N'apıyorsun sen?! Delirdin mi! Öldürmek mi istiyordun ikimizi de?!" Derken hala ağlıyordum. Gözyaşlarımı sildi. "Özür dilerim. Özür dilerim." Bir kez daha vurdum.
"Dileme! Dileme, siktir git. Dokunma bana." Ama ne o geri çekildi ne ben onu ittim. Bir kaç dakika sonra geri çekildiğimde alnımdan öptü.
"Gidelim mi?" Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. "Bu şekilde eve gitme istersen. Annene mesaj at seni Ülkülere bırakayım?" Dedi tekrar yola çıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Şarap
FanfictionÇağanın elindeki kadeh duvarda parçalara ayrılırken ifadesizce önümdeydi bakışlarım. "Bu mu senin mükemmel anneliğin?! Hediyeler alırken mi? Ya bu çocuk 5 yaşında! Napsın oyun ko-" Daha fazla dayanamayarak hızla ayağa kalkıp çantamı da aldım. Yanın...