Hayat Hikayem 2

5 0 0
                                    

Liseye geçince o çalışkan kız olmak istiyordum. Hayalim para kazanmaktı.
Neyse ne. Parası iyi olsun.
Lisede dışlandım desem ayıp olur. Kimse görmedi beni, şeffafım sanırım. Benim için gayette iyi bir şey bu, ben görülmemek istiyorum, arka plana atılmak istiyorum. Buyum ben. Ön plandan nefret eden bir kişiyim ben.
Sadece kenara çekilip, hiçbir şeye katılamayan ve çoğunlukla uyuyandım. Varlığımla yokluğum aynı. 2 arkadaşım ve 1 sanal arkadaşımla eğlenceli birisiyim. Diğerleri için ise ceza gibiydim. Herkesin yani dolu, benim boş. Sınıfta 40 kişiye yetecek yer var. Sınıfın mevcudu 39, işte tek başına oturan o kişi bendim. Hocalar çok konuşanı cezalandırmak için yanıma gönderiyorlardı. Yanım ceza yeriydi. Kimse burayı istemiyor. Gelmemek için yalvarıyordu.
"Söz hocam son kez bu."
"Hocam ben konuşmuyordum lütfen ya!"
"Hocam.. Başka yere koyabilir misiniz?" Korkunç muyum? Nasıl görüyorlar beni? Bende yanlış bir şey mi var?
İnkâr etmiyorum kötü bakıyor olabilirim elimde de değil, aslında sadece ciddi bir şekilde bakıyorum. Ciddi bir insan olduğumdan bütün bunları çektim. Belki yüzlerine iki gram tebessüm etseydim böyle olmayacaktı. Ama yapamadım, arkadaşlık yapmak dünyanın en saçma işi olmuştu benim için. "İlla bir gün birimiz kaybedeceğiz, bu yüzden hiç olmayalım." Her yere yazıyorum bunu, hayatımın kuralı bu. Sahip olmadığın şeyi kaybedemezsin düşüncesi ile yaşıyorum. Hayatımda hiçkimseye aşık olmadım. Eminim kimse de bana olmadı.
Karşı cinsle aramda çok büyük bir taş koydum.
Çok konuştuğu için yanıma atılan erkekler ne sorsa verdiğim maksimum cevaplar: "Sana ne?" ya da
"Boş konuşma."
Aynı sebepten yanıma atılan kızlar ise denemiyordu bile. Nasılsın sorularına "iyiyim sen?" Demek bazen zor oluyor.
Sadece "iyiyim" demekle yetiniyorum. "Ya sen?" Diyince ne olacağını biliyorum çünkü. O bitmez sohbet ve sorular başlayacaktı. Saçma. Değil mi?
Matematik hocası bir keresinde sesimi bilmediğini söylemişti. Sınıf hocası arada yanına çağırıyor, "sınıfta kimseyle arkadaş olabildin mi?" Sorusuyla karşılaşıyordum.
Beni görmemelerini istiyorken hocaların ilgisini çektim salak gibi. Belki özürlü olduğumu sandılar, şaşırmam.
Nefret ediyordum okuldan. Günlük tutuyordum. Günlüğe okulda yazıyorum genelde. Her anda kafanızda birisini hissedeceğiniz için de günlüğümü inglizce tutuyordum. Hâlâ inglizcede yazıyorum. Şu an dönüp okuduğumda çoğunlukla önümde gördüğüm manzaralara ve yaratıklara duyduğum nefreti anlatma çabalarıydı. Kalanlar da Jennie'ye olan sevgimi anlatıyor, ve bir sürü dakika ve saniye hesapladığım matematiksel işlemlerdi. Eve gitmek için kaç saniye kaldı, kaç dakika kaldı. Hepsi tekrar tekrar hesaplandı.
5 dakika = 300 saniye
10 dakika = 600 saniye
1 ders = 35 dakika = 2,100 saniye
Teneffüslerde harcanan saniye sayısı=
300×7= 2,100= 35 dakika
"1500 saniye sonra veee eve gidiyorumm"
"Lanet olsun, birinci dersteyim ve eve gitmek istiyorum şimdiden.."
Ders kitaplarının boş yerlerinde, günlükte, hep hesaplama yapardım. İşte benim için okul bundan fazla değil. Derslerin bitme süresini derslerden daha iyi biliyordum.
Bir keresinde dersteyken bir bağırma sesleri duydum. Sanki birisi yukarıdan düşerken bağırıyor gibiydi. Sonra yüksek çarpma sesi duydum. Yere yapıştı gibi. Panikle etrafıma baktım farkettiler mi diye ama kimse farketmemişti. Herkes normal normal ders işliyordu.
"Bu ne? Bunu sadece ben mi duydum?"
Bir kıza sorduğumu hatırlıyorum. O da bir şey duymadığını söylemişti. Ben o sesi hayal mı ettim? Gerçeklik algısını mı yitirdim? Neydi bu?
O lisede bir dönem okudim. Sonra nakil aldım. Bir kız lisesine.
İki okulda da en çok aldığım soru "neden kimseye yaklaşmıyorsun asosyalsın?"
Sorusuydu.
"Sebebi yok" demekten bıkmıştım.
"Neden arkadaş yapmıyorsun"
"Sebebi yok"

Az konuşuyorum. Çok yazıyorum. Tüm yıl konuşamadıklarımı da o 2 arkadaşımla görüşünce konuşuyorum.
Yazmak benim için konuşmaktan çok daha kolay. Bu lisede de günlük tutuyorum. Arkadaş olmaya gelen bir sürü kız çok geçmeden yerine dönüyorlardı. Gerektiğinden fazla konuşmuyorum. Arkadaş olmaya meraklı birisi gibi soru sormuyorum. Daha ne kadar berbat birisi olabilirim ki?
Ekstra harcadığım bir emek yok. Sadece buyum ben, kişiliğim böyle.

Suyu kırmızıya boyayınca kan olmuyor. Yüzüne sahte bir gülüş koyunca mutlu olmuyorsun.

İnsanların beni yanlış anlamasına izin veriyorum bazen. Tek sebebi konuşmak istemediğim. Açıklamak istemiyorum. Beni nasıl göreceklerse görebilirler. Açıklasam hiçbir şey değişmez. Ben kendimi yanlış anlamayayım yeter...

İnsanlarla göz teması asla yapamadığımı fark ettim. Bakışlarımı yanlış anlamaları benim için bir facia. Göz teması yapmadan cevap verince de önemsemiyor gibi oluyorum.
Ne yapsam.
(Part 3 olacak)

-To Be Continued-
-Devam Edecektir-

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Born & Die AloneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin