1. Bölüm

31 4 2
                                    

Evvel zaman içinde kâlbur zaman içinde dört tane ejderha varmış. Bu dört ejderhada aynı anadan ve babadan gelirmiş. Kırmızı olan Fîrâ, beyaz olan Îcəŷ, mor olan Lîgĥtər ve son olarak sarı olan ise Həîl imiş. Bu ejderhaların birbirinden güçlü özellikleri varmış; Fîrâ ağzından alev püskürtürmüş, Îcəŷ ise ağzından buz püskürtürmüş. En kötü anlaşan iki kardeş bunlarmış. Lîgĥtər ise en büyükleri ve hep arayı yapan ejderha olarak ağzından şimşek çıkartırmış. Həîl'in gücü ise hepsinden farklıymış. O yaraları iyileştirebilirmiş. Bu dört kardeş dengeyi koruyarak mutlu mesut yaşarlarmış ama bir gün fiziksel bedeni olmayan ışıktan bir küre yanlarına gelmiş.

Işık küre: "Ben kadim büyücüyüm. Büyücülerin en büyüğüm. Dünya'da öldüm ve ruhum sizi buldu. Yardım istemek için. Normal insanlar büyücüleri cadı diyip yakıyor, sürekli savaşlar oluyor. Kıtlık başını almış gidiyor. Böyle giderse Dünya yok olacak. Lütfen kadim ejderhalar insanlığa yardım edin."

Fîrâ: "Neden yapalım ki böyle bir şeyi? İnsanlık ve dünya bizi ilgilendirmez. Biz kat be kat güçlü canlılarız. İnsanlık yok olsa ne olacak?"

Həîl: "Öyle deme kardeşim. İnsanlığı kurtarmamız gerekiyor bence. Ben gücümle yaralı olanları iyileştirebilirim."

Lîgĥtər: "Ben gücümle dünyadaki dengenin bozulmamasını sağlayabilirim."

Fîrâ: "O zaman ben de savaşan kötü insanları durdurmak için onları ateşimle küle çevirebilirim."

Îcəŷ: "Ben de kötü insanları dondurabilirim. Yanmaktan daha iyidir."

Böylece ejderhaların hepsi yardım etmeye karar vermiş. Ama nasıl yapacaklarını bilememişler. Dünya'ya inerlerse o koca gövdeleri ile masum insanları da öldürürlermiş.

Kadim büyücü: "Ben nasıl yapacağımızı biliyorum. Lütfen bana kanlarınızdan birer damla verin. Ben sizin isteklerinizi yapmak üzere bu kanı iyi olan insanlara vereyim. Onlar sizin güçlerinizle insanlığı kurtarsın."

Lîgĥtər: "O zaman benim gücümü şu anki dünyayı yöneten yöneticilere ver."

Böylelikle şimşek gücü kraliyet soyuna geçmiş. Kraliyet ailesinin amacı ise tüm dünyadaki dengeyi sağlamak olmuş.

Fîrâ: "Benim gücümü en mêrt ve güçlü aileye ver. Benim gibi olsunlar ve kötüleri külle bir etsinler."

Böylelikle ateş gücü de tamamen kötüleri kül etmek için en güçlü aileye verilmiş.

Həîl: "Benim gücümü asil insanlara verme. Sadece kalbinde iyilik taşıyan ve yaralılara yardım etmek isteyen insanlara rastgele ver."

Böylelikle iyileştirme gücü kalbi temizlikle ve iyilikle dolu olan insanlarda belli bir yaşından sonra ortaya çıkmaya başlamış. Sadece kızlarda bu özellik ortaya çıkmış ve bu özel kızlara insanlar azize demeye başlamış.

Îcəŷ: "Benim gücümü en zeki aileye ver. Eğer kardeşlerimden birisinin ailesi kötü bir şey yaparsa hem zekası hem de gücüm ile onları durdursun."

Böylelikle buz gücü de en zeki aileye gitmiş. Herkes bu anlaşmayı beğenmiş.
İşte günümüzde özel güçler böyle oluşmuş ama zaman içinde aileler bu güçleri nasıl aldıklarını unutmuşlar. Ejderhalara inanmamaya başlamışlar. Sadece köklü ailelerde bu anlatılır olmuş. İnsanların kalbi tekrar kötülükle dolmaya başlamış. Azizelerin sayısı da giderek azalmış. Bu sırada ise akıllı büyücüler kendileri için endişe etmişler. Kendilerine bir kule inşaa edip kendilerini dış dünyaya kapamışlar. En güçlü büyücü ise kulenin efendisi olarak ad koymuşlar. En önemli üç aile vazifesini unutup soylarını güçlendirmekle, zenginlikle ve saygınlıkla uğraşmaya başlamış. Güçleri kaybolmasın ya da azalmasın diye kendi aralarında üremeye başlamışlar. Güçleri az olan fertler aileden dışlanmışlar ama onlar da soylu olduğu için yeni yeni alt kademe soylu aileler oluşmuş.

Baronun KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin