1

231 16 7
                                    

...


"D-DOKTOR HASTA GÖZÜNÜ AÇTI..!"

...

Elimi tuttu.
"K-kazuha!"

...



Gözlerimi beyaz bir odada beyaz bir yatağın üstünde yatarken açtım. Etrafıma bakındım. Yanımda ağlayan kahverengi saçlı mavi gözlü bir kadın vardı. Saçlarını topuz yapmış bazı saçları ise öne doğru salık bir şekilde duruyordu. Günlük kıyafetlerini giymişti. Kadın adımı sayıklıyordu. Onun kim veya neden burada olduğunu bilmiyorum. Hareket edemiyorum. Burasının neresi olduğunu da bilmiyorum. Bir beyaz oda bir ben ve yanımda elimi tutarak ağlayan kadın. Kadın benim gözlerimin açıldığını görünce "Doktor!" diye bağırmaya başladı. Sonradan anladım. Ben şu an hastanedeyim.

Doktor kadının bağırdığını görünce içeri girdi ve kadını sakinleştirmeye çalıştı. Kadına dışarı çıkması gerektiğini söyledi ama kadın çıkmadı. Doktor bir iç çekti. Sonra bana döndü ve birkaç soru sordu:
"Buraya nasıl geldiğini hatırlıyor musun, kaedehara?"
"Hayır."
"Ya da önceki herhangi bir şeyi?"
"Ben.. hatırlamıyorum."

Neden hatırlamıyorum ki?

Bir süre düşündüm ve onları izledim. Kahverengi saçlı kadın cevaplarımı duyunca daha kötü oldu. Bir süre böyle devam etti ve en sonunda doktor Kahverengi saçlı kadını sakinleştirmeyi başardı. Kadına artık ağlamanın birşeyi değiştirmeyeceğini söyleyip kadın ile beraber odadan çıktılar. Odadan çıkarken onları izledim. Sonra penceredeki kuşu izlemeye başladım.

Birkaç dakika sonra içeri siyah saçlı bir adam girdi.

Adamın saçları kısa ve siyahtı. Üstünde siyah bir ceket ve beyaz bir tişört vardı. Altına siyah bir pantolon giymişti.

Adam bana bakmaya başladı. Biraz yaklaştı ve kafamdaki yaraya baktı. Sonra geri yerine çekildi ve bir sandalyeye oturdu. Geldiğinden beri tek kelime etmedi.

Sonra, kahverengi saçlı kadın içeriye girdi. Gözyaşları durmuş ve başını öne eğmiş bir şekilde siyah saçlı adamın yanına oturdu.
Siyah saçlı adam konuşmaya başladı.

"Cidden hala ağlıyor musun? Görmüyor musun çocuğa hiçbir bok olmamış."

Kadın tek kelime etmedi. Konuşmadı.

Birkaç dakika sonra yutkundu ve konuşmaya başladı.
Yüzünü kaldırdı ve bana baktı. Gülümsedi.

"Onun hakkında endişelenemez miyim..?"
Kadın bunu adama söyledi ama bana bakıyordu.

"Neden endişeleniyorsun ki? Sonuçta öz oğlun değil."

Adam kadının saçlarından tutup kahverengi saçlı kadının suratını kendine doğru çevirdi.

"Eğer tekrardan sokaklarda yatmak istemiyorsan bu çocuğu göndereceksin."

"A-ama neden. Seni anlamıyorum.. Beidou'nun en yakın arkadaşıydım.. oğlunu arkada bırakıp gitmek istemiyorum."

"Ne? Ne diyorsun be. Git çocuğu Beidou'ya geri ver. Evde velet mi bakacağız?"

"Kei, Beidou öldü."

Sessizlik.

Anladığıma göre Beidou adlı kişi benim annemmiş ve ölmüş. Ben neden onu hatırlayamıyorum?

"Kazuha."

Bana seslenen kahverengi saçlı kadına döndüm.

"3 gün önce Annen Beidou ile parkta geziyordunuz. Sen bir çocukla oynamaya başladın. Çocuk 5 yaşlarındaydı. Çocuğun topu yola kaçtı, sende almaya gittin. O sırada araba son hızla sana doğru geliyordu, sana çarpacaktı. O sırada beidou seni ittirdi ve seni itmesine rağmen sende yaralandın. Başını çok sert çarmıştın. Bayılmıştın.Ben oradan geçiyordum. Seni yerde görünce yanına koştum. Yaşıyordun. Ama Beidou çoktan hayatını kaybetmişti. Seni hastaneye kadar taşıdım. Ben annenin en yakın arkadaşıydım. Kafanı çok sert çarptığın için hafızanı kaybettiğini söylediler."

"Nasıl biriydi..?"

"Ne?"

"Annem. Nasıl biriydi?"

"Çok şakacı ve pozitif bir kişiliği vardı. Seni çok severdi Kazuha."

O an ağlamak istedim. ağlamadım. Çünkü annemi hatırlayamıyordum. Aklıma bir şey takılmıştı, onu sordum.

"Ordan geçerken beni gördüğünüzü söylediniz, ben bayılmadan önceki olayları nereden biliyorsunuz?"

"O anda seni izleyen lacivert saçlı bir çocuk anlattı. Sen bayıldığında onunla beraber seni buraya getirdik. İlk gün başında saatlerce bekledi. Sonra gitti ve daha gelmedi."

Lacivert saçlı çocuk?

"Senin yaşlarında gözüküyordu. Saçları kısaydı. Mavi mor karışımı gözleri vardı."

Denedim. Olmuyor. Hiçbir şey hatırlamıyorum.

"Üzgünüm, hatırlamıyorum."

"Sorun değil.."

Siyah saçlı adam tekrar konuşmaya başladı.

"Onun benim evimde yeri yok."

Adam hızlı adımlarla odadan çıktı.
Biz de konuşmadık. Konuşmak istemiyordum zaten.
Kahverengi saçlı kadın birkaç şey söyledi.
"Yakında buradan çıkacaksın. Yaraların çok ciddi değil." Dedikten sonra o da odadan çıktı.

Tekrardan tek başıma kaldım.

Annemi, o lacivert çocuğu ve kahverengi saçlı kadını çok merak ediyorum..

Keşke hatırlayabilsem.

Tatile gittik cok sıkıldım. Biraz yazayim dedim.

610 kelime

Bizi Eski Günler Hatırlar..  (Kazuscara)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin