Aynalar ve resimler
Bazen hayat küçükken korkarak izlediğim korku filmlerine benziyor. Canavarlar, masumlar ve kilitli bina. Bu hikâyede ben masumdum başka bir hikâyede ise canavar. Masumsam ölüyor canavarken öldürüyordum. Şuan bulunduğum hikâyede masumdum canavar ise annemdi kitli kaldığım bina ise zihnimdi. Canavardan kaçıyordum, saklanıyordum.
Bazen ise yüzleşmem gereken canavarın ta kendisi oluşumdu, sanki iki değil tek bir hikâye varmış ve canavar benmişim gibi her şeyin suçlusu benmişim gibi katil benmişim gibi. Annem ile kalıyordum odamı o tasarlamıştı, her yerde ayna vardı sanki yüzleşmem gerekiyormuş gibi.
Küçük ve cahil bir köyde yaşıyorduk. Annem buradan gitmek istiyordu ve benden uzaklaşmak çünkü beni her gördüğünde aklına oğlu geliyordu. Onu ben öldürmüştüm. Annem katil olduğumu anlamam için ayna koymuştu her yere. Şuan ceza odasındaydım. Kötü bir şey yaptığımda bu odada bir gün geçirirdim. Yine olmuştu, ben bir şey yapmamıştım ama herkes beni cadı diye biliyordu. Annem beni bu odaya kilitlemek için her türlü sebep bulup odaya kilitliyordu. Oda abimin asıldığı fotoğraflar ile doluydu ağacın dalına asılmış ve altında ateş yakılmıştı, benim yüzümdendi. Canavar bendim annem ise doktordu, öldürdüğüm insan ile yüzleşmem gerekliydi.
Küçük bir çocuk olduğum zamanlarda böyleydi yüzümdeki gül ile dalga geçerlerdi. Bu onları mutlu ederdi. Çoğunlukla okula giderken fondöten ile yüzümdeki kapatırdım, hocalar kızardı çünkü okulda makyaja izin verilmezdi. Çokça disipline giderdim. Bu annemi daha fazla kızdırırdı, abim bazen korumaya çalışırdı annem ise ona da ceza verirdi. Benim yüzümden abim genellikle ya ceza yer ya da azar işitirdi. Annem bazen onun yerine benim ölmem gerektiğini söylerdi.
Geceleri kendi yatağımda uyuyordum annem bundan rahatsız olup geceleri de deli olduğumu düşünüp beni bu odaya kitlerdi.Şuan mutluydum çünkü buradan taşınıyoruz. Annem benden dolayı rezil olduğunu ve daha fazla adını kirletemeyeceğimi söylemişti. Benim mutluluğum hem buradan kurtuldum hem de artık bu oda durmayacağındandı.
Korktuğum aynalara tekrar baktım kızıl ve kıvırcık saçlarım her zamanki gibi dağınıktı, gözlerim ise kahverengiydi kilom ise normaldi gözlüklüydüm gözlerimin numarası çok büyük değildi yine de gözlük takmayı seviyordum. Üzerime siyah bir kapüşonlu giymiştim oysaki hava gayet sıcaktı ama annem tanınmamak için giydirmişti bununla da sınırlı kalmadı güneş gözlüğü ve maske takmıştı bana altıma ise şalvar gibi siyah bol bir şey giydirmişti işte şimdi dışarı çıkabilirim diye düşünürken annem birden arkasını döndü maskemi ve gözlüğümü çıkarıp yüzümdeki lekeyi fondötenle kapattı daha sonra makyaj çantasını çıkarıp gerçekten ağır bir makyaj yapmıştı, maskemi ve güneş gözlüğümü taktı, işte şimdi hazırdım.
Tam çıkacaktım ki çantamı unuttuğumu fark ettim hemen içeri girdim ve çantamı aramaya başladım 5-6 dakika sonra annem bana bağırmaya başladı.
“YETİ HADİ, SENİ BURADA BEKLEMEYECEĞİM”“Geldim”
Saat gece yarısını çoktan geçmişti hiç kimse bizi görmesin diye yaptığına emindim, içimde hem korku hem de heyecan vardı. Annem beni yanında götürmeyecek bu sayede annemin adı kirlenmeyecekti. Ben İstanbul’da Annem ise bilmediğim bir şehre gidecekti Türkiye içinde olacağını söylemişti ama ben ona inanmıyordum.
“Ya hemen buraya gelirsin ya da seni buraya terk ederim “
Hızlıca aşağı indim az kalsın düşüyordum. Aşağı indiğimde annem cenazeye gidiyor gibi hazırlanmıştı, bana benziyordu.
Arabaya bindim cam kenarında oturdum, elime telefonumu aldım ve yeni hattımı taktım. İlk yaptığım şey instagram’ı yüklemek olmuştu, kullanıcı adımı yazarken annem bir kimlik uzattı elinden kimlik kartını aldım ve incelemeye başladım isim kısmında benim adım yani Yeliz yazıyordu ama soyadımda kaya yazıyordu doğum tarihim 1 yıl küçülmüştü normalde 3 Ocak 2004 iken kimlikte 3 Aralık 2003 yazıyordu normalde 1 ay sonra 19 yaşında olacaktım ama bu kimliğe göre 1 ay sonra 18 yaşına giriyordum.