nocturne.91

oprah, don't read jeon.

JERNUISE
uyarman hiçbir sikime yaramamış.

VASKLEIN
çünkü bu sefer onu kullanın dedim.
uyarımı geri çektim.

JERNUISE
kullanın?
kullanın öyle mi?
neyin hıncını çıkarıyorsun taehyung sen?
ne battı yine, neyi hazmedemedi miden?

VASKLEIN
alnındaki damar patlayacak.
alyuvarlarından tarantino değil, kubrick taşıyor.
ne bu deli dolu öfke?
hepsi binmedi ya arabana.

JERNUISE
beni görüyorsun.
seni göremiyorum ama sen beni görüyorsun ve eminim ki zevkten kafayı yiyorsundur.

VASKLEIN
olabilir.
olmayabilir.
ikisi de mümkün.

JERNUISE
arkadaşlarından, şımarık hareketlerinden, para dolu olgun adam arayışlarından bıktım.
en çok da neden bıktım biliyor musun?
senin bana karşı bir zırha sahip olup, oprah'la yakınlaştıkça benim aksimi yapmandan.

kaç yaşındasın sen?

VASKLEIN
sakın yaştan vurmaya kalkma.
vurduğun yerde bitirirsin.

seen

JERNUISE
beni hiç bitirmemişsin gibi.

seen

VASKLEIN
oprah'ı artık babam olarak göremiyorum.
ve sen onunla güldükçe neden oprah değilim ki diyorum.
neden yosemine değilim.
neden fraud değilim.
neden taehyung'um.
neden sadece taehyung'um.
neden sadece oprah'ın oğluyum.

neden benden bahsedilirken taehyung denmiyor da oprah geliyor hitabımın başına.

JERNUISE
taehyung.
ben seni yalın bırakmadım.

VASKLEIN
bırakacaktın.
bırakmadığın için buradayız.

JERNUISE
burası neresi?
burası hangi kent?
hangi bulvarlar ardındayız?

ben sana söyleyeyim.
burası beni kabul etmediğin bir yer.
beni toksik madde olarak bildiğin bir yer.

oprah'a olan öfkenden beni sorumlu tutuyorsun.
suçlamak kolay diyen sendin.
oprah'ı bu hale getiren benmişçesine.

evinizin içinde kemanlar çalıyor, melekler ağlıyor.
ve bunlardan bile ben sorumluyum.
beni melek yaptığın zamanlardan melekleri ağlatışıma uzanan yol.

VASKLEIN
hiçbir zaman olmadın.
toksiklikten, işine olan takıntından gerçek bir sanatçı oluşunu göremedin.

JERNUISE
benim eserim misin?
gerçek sanatçı oluşum bunu görmemden geçiyorsa emin ol, en gerçek eserimi nü halinde her ayrıntısına dek bir nakış gibi işledim.

"kıvranıyorsun.
uzaksın ten sahteciliğinden.
ademine dayanan sülf,
boylu boyunca iniyor kemiklerinden.
bensiz kaldığın her küf,
sadece bohemden.

çağlıyorsun.
yanıyor ıslaklık bileklerinden.
ufuk dayanılmaz bir sörf,
omurgana dek köpüklenirken.
bensiz kaldığın her örf,
sadece bohemden."

bunu yedi dakikada, sana bakarak yazdım.
yedinin rengindeki çarşafında uzanıyordun.
bordo perdeli ikinci gün.

beni titanik'teki o yeni yetme oğlan yaptın.
gerçekten jack'tim senin için.
ama sen hiçbir zaman rose olmadın.
olamazdın.

biz o gemide değiliz.
o okyanusta da değiliz.
çoktan battık ama yer kabuğunda.
seninle ilk izlediğim filmi bende batırdın.
her anlamda.
anlamıyorum'lara sığınma diye söylüyorum şeffaf şeffaf.

beni şiirle.
o filmi izledikten sonra bana dediğin ilk şey buydu.

seni şiirledim.

seni o kadar güzel şiirledim ki taehyung.
ve inan bu iki kıta yalnızca bir kısmıydı.

ben o günün devamını getirdim.
derin sularda boğulmak için.
cameron'ın alabora olmuş, güya o tanrı'nın bile batıramadığı gemide beni bulmasını istediğim için.

senin beni toprakla boğmanı kaldıramadım.
tüm ekosistemi ciğerlerime tıktın.
sigara içince ölmüyorlar.
öldüremiyorum.

beni değil, o motoru boğacaktın.
harley boğulmaya hevesli bir kızdı.
seni acıtmazdı, büyük bir istekle gömülürdü basınç dolu diplere.

ama sen beni harley yaptın.

seen

bu senin en akıl almaz tabağın.
konsolosluğa bildir.
beni götür, tattır harley oluşumu.
acı tatlı bitirici son servisim de.
başlangıç tabağım olmaktan çok uzak de.

hiçbir zaman michelin yıldızlı en genç şef oluşunu karşılıklı konuşmamıza taşımadım.
taşımazdım da.
ta ki bugüne dek.
çünkü eğer mesleğinin içerisine duyguların girerse aksarsın, her yeni işinde onu anarsın.

ben beni gör istemedim.
beni yarat ve sun istemedim.
seni gölgelemek ve michelin yıldızını almak istemedim.

seen

ancak sen.
sen her zaman kelimelerimi zehirli buldun, sayfalarıma radyoaktif madde levhasını filigran olarak yerleştirdin.
oprah'a jeon'u okuma dedin.
senin uğruna yazdıklarımı bile bordo perdeler arasında gördüm.

ve bordo perdeler çoktan arizona'da.
kanyonlar arasında.

her şeye rağmen ben göz alıcı ara sıcak tabaklarından uzak kaldım.
şık sunumlarını damağımda seviştirme imkanım varken yalnızca harley'den sonraki aracımın debriyajlarını yaktım.

mühim değil.
mühimsiz.

seen

birini şiirlersen taehyung.
birini şiirlersen kendini fısıldamak için kulaklarını çarmıha germek zorunda kalırsın.

seen

______________

𓆞𓅒