Kim ailesinin ne büyük emeklerle kurup var ettiği, baş iki varis paşası tarafından bir aileye mensup yallı omegalarca piç edilmiş adaya iniş yapıyorlar yeniden. Pilota bak nasıl da indi yerleşti, ne bir türbülans ne bir sis dalgası. Junmyeon kaçtığı gece neredeydi yeteneklerin? Yeni hayatıyla beş dakikaya yüzleşecek olan sen değilsin tabi.Yeni alfası Kim Jongin, artık alfası var, ağzında cak cak çevirdiği bir sakız hiç eforsuz kabin boy valizini hostesleri beklemeden çekip indirirken pazılarını biraz fazla göz hizasına sokuyor. ''Düğün hediyesi adayı mı istesek'' diyor arsız arsız, rayban wayfarerlarının üstünden bakıyor, ne zaman taktı bunu gözüne ya. ''Ne dersin?''
Kyungsoo gözlerini deviriyor. ''Boşanınca bana kalacaksa olur'' diyor, annesiyle babasının biraz daha zorlarsa düşüp kalacağını fark edince boğazını temizliyor. ''Her ihtimali düşünmek lazım.'' Damat beyler özel jet kaldırdılar, sabaha karşı dörtte aldı onları Jeju havalimanından. ''Dünyanın binbir türlü hali var.''
''Ne ayıp aşkım'' Jongin genişçe gülüyor. ''Ada sana kurban olsun'' bir tane çaksa nasıl rahatlar var ya. ''Sen yoksan hiçbir şeyin hükmü yok.'' Valizi koltuk arasına ittirirken bir elini beline sarıp diğeriyle yarım reverans eğiliyor. ''Omonim abonnim'' diyor arkada kalan annesiyle babasına. ''Lütfen önden buyrun'' babası homurdanarak iki adımda öne geçiyor. Oğlum sen nasıl bir belasın var ya.
''Ezberledin mi sen bu replikleri'' diyor onun gibi gözlüklerini takarken. Kimsenin zebani gözleriyle meymenetsiz suratını tam okumasına ihtiyacı yok. Tişörtünün üstüne geçirdiği keten gömleğin önlerini çekiştirip teyze gibi kollarını bağlıyor. ''Çalışıyor musun geceleri?''
''Yok içimden geliyor benim'' şu cak cak çevirdiği sakızı yutsa boğulsa keşke. ''Sen de biraz kessen mi somurtmayı'' uçaktan kafasını çıkartınca ilk iş adayı kokluyor. Kollarını açıyor geniş geniş, ciğerlerini dolduruyor. ''Evlenmeye getirdim seni asmaya değil''
''Ben bir şey mi kaçırdım hayırdır'' Kyungsoo son merdivenin önünde elini tutması için bekleyen alfaya gözlerini deviriyor. Yine de tutuyor elini. ''Kafamı taşa vurdum hafızamı filan mı kaybettim,'' 500 metre ileride bekleyen kayınvalidesi ve kayınpederine bakmamak için her yolu deniyor. ''Ne bu neşe hasta edersin adamı''
Jongin elini sıkıca tutarken kıyıda bir şeyleri gösteriyormuş gibi yapıyor. ''Senin bu müstakbel kocan'' diyor yavşak yavşak. ''Sen yokken herkesle tek başına yüzleşip bitirdiği için'' iç çekiyor ve boşta kalan eliyle Kyungsoo'nun burnunun ucunu mıncırıyor, noluyor ya. ''Her şeyi geride bırakmış ve yeni bir savaşa hazır çoktan''
''Bu kadar laubali olmazsak sevinirim yalnız''
''Asistanın sandın sen herhalde beni''
''Zoruna mı gitti''
''Yok da'' diyor Jongin. ''Anın içinde kal biraz, poz kes. Yeterince zor her şey, kasma gerek yok''
''Annen nefret ediyor bu arada benden'' Kyungsoo kadına bakarken yüzünü buruşturmamak için yutkunuyor. Ne kadar annesine benziyor bu oğlan ya. Güzel yaşlanmış kadın ama, en az annesi kadar zengin ve elit. Jongin de böyle yaşlanacaksa okey olabilir. Kim yiyecek seni yaşlanınca ya. Boynundaki izler zonkluyor. ''Şu bakışlara bak''
''Eee kolay değil, ısırdın yedin alfa oğlunu'' Jongin keyifleniyor.
''Sen ne yaptın'' Kyungsoo geriliyor, sırıtıyor bir uçtan öbürüne kurşun gibi. ''Açmayalım o defterleri istersen''
''Çattık ha, trafo'' Jongin sıkılıyor. Ama erekte oldu, feromonlardan anladı. Kendi de bir fena oldu bahsiyle. ''Ömür geçmez yalnız böyle.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARTİ İPTAL
Fanfiction''Biz niye evleniyoruz o zaman?'' Tahmin ediyordu aslında akışı da nereden bilsin bir yol bulur öyle gelir alırlar onu sandı. Yurtdışına kaçırırlar belki? İllegal bir yöntem önerirler? Jongin iç çekiyor. Sıkıldı. ''Çünkü ısırdık ya birbirimizi'' diy...