En arka sıranın bir önünde oturuyordu. Sessizdi, her zaman olduğu gibi.. çünkü konuşacak kimsesi yoktu, genel olarak herkes ondan uzaklaşırdı.
O gün de her zamanki gibi bir gündü ama sanki güneş bi farklı ışıldıyordu. Dersin sonunda kapı tıklandı ve içeriye önce müdür, daha sonra çocuğun hayatında gördüğü en güzel insan girdi.
Bu zamana kadar olan tüm yaşamına o gün binlerce kez şükretti, yıllardır bu güzelliği görmek için bekliyormuşum diye geçirdi içinden.
Müdür yeni öğrenciyle ilgili bir şeyler söyledi daha sonra da çocuk nazik gülümsemesiyle ismini söyledi "Balder, ismim Balder herkese merhaba."
Yüce tanrı veya tanrılar hangisi varsa hepsi böyle bir güzelliği yaratmak için çok uğraşmış olmalıydılar.
Balder tek boş yer olan çocuğun yanına yavaşça yerleşip oturdu ve dudaklarında gülümsemesiyle, ışıl ışıl bakışlarıyla çocuğa döndü "Merhaba Balder ben, senin adın ne?"
Sesi düşündüğünden daha kalındı ama sert bir kalınlığa sahip değildi ,ona çok yakışmıştı ve ilahi bir karakteristiği vardı. Kendi adını söyledi "Sirius""Ah inanmıyorum Harry Potter serisinde ki gibi mi?"
"Aslında komşumuzun köpeğinin adı, annem oradan duyup koymuş."
"Önemli olan nasıl konduğu değildir ki ne anlam yüklendiğidir, benim sana baktığımda aklıma gelen sirius yıldızı oluyor."
"O kadar parlak olduğumu düşünmüyorum, o yıldız sen olmalısın belki de"
Balder beklenmedik iltifat karşısında utanmış şekilde gülümsedi. Beyaz teninde yanakları pembeleşti. Sirius "acaba daha ne kadar güzelleşebilir" diye düşündü içinden.
"Senin adının anlamı ne, daha önce duymamıştım."
"İskandinav tanrısı Balder'in ismi ışık, güzellik ve barış tanrısıymış."
"Sana daha çok uyan başka bir isim olamazdı zaten."
Ve bir daha hiç konuşmadılar...